Bölüm 40

23.4K 1.8K 450
                                    


........

"Kate?"

Şaşkınlıktan gözlerim yuvalarından çıkacak gibiydi. Neden gelmişti? Bu öfkesi hiç iyiye işaret değildi.

"Seni fare. Ne cürretle yardımcımı ve ekipmanlarımı almama müsaade etmezsin?"

Senaryo direk aklımda kurulmuştu.

Kate binaya gider ve girmek ister. Lohga benim iznim olmadan giremeyeceğini söyleyince deliye döner. Bana lanetler okurken öfkeli bir biçimde beni öldürmenin planlarını kurar. Ardından beni bulur ve.....

Gereksiz senaryoyu aklımdan atarken Kate'in öfkeli tavrına sakince cevap veriyordum.

"Üslubuna dikkat et. Hangi cürretle olduğunu söyleyeyim. Sizi dirilten özel olmanın cürretiyle. Bana böyle bir hak verildi."

Bu sakin tavrımın karşısında Kate daha da fazla öfkelenmişti. Onun yüzü mü değişiyordu? Ekipmanları olmadığına göre maskenin altında kalan yüzünü görebilecek miydim? Çok korkunç olduğu için mi saklıyordu? Bu onun işine yarardı aslında.

"Lohgaya binaya giriş iznini verdiğini söyleyeceksin. Yoksa..."

"Yoksa ne Kate? Ben seni daha akıllı biri zannetmiştim. Böyle karşıma çıkabilmen büyük bir cesaret. Yardımcımla tanışmak ister misin?"

İmalı tehditime karşılık bir müddet bekledi. Ardından sert bir şekilde 'görüşeceğiz' dedi ve arkasını dönerek uzaklaştı. Aslında bu hiç iyi olmamıştı. Kate'in hırsı rakip buldukça güçleniyordu. Şimdi beni görmüş ve tanımıştı. Peşimi bırakmayacaktı. Erastus elimden tutarak kendine çevirdi ve 'bu kadın cidden manyak' dedi. Söylediği cümleye gülerken halâ elimi tutuyordu. Bunu fark ettiğimde elimi çektim. Burun kıvırsa da bir şey demedi.

"Evet nerede kalmıştık? Hıh...Sana bir şey verecektim."

"Evet heyecanla bekliyorum."

Erastus cebinden çıkardığı kolyeyi avuç içinde sallandırdı. Aklım Kate'de kalsa da ana odaklanmaya çalışıyordum.

"Bu senin için."

Kolye parıl parıl parlıyordu. Bu zarif görüntüsü hayranlıkla bakmama neden oluyordu. Erastus'un bu kolyeyi bana hediye ediyor oluş yüzümün kızarmasına neden olmuştu.

"Bu çok güzel."

"Hadi kaldır saçlarını."

Elimle saçlarımı havalandırırken Erastus arkama geçerek kolyeyi boynuma taktı. Bu kolye şu an benim için çok anlamlıydı.

"Bunu boynundan hiç çıkarma Despina. Hissettiğin zaman da aklına ben geleyim."

Gülerken başımla onaylıyordum.

"Söz veriyorum çıkarmayacağım. Teşekkür ederim."

Erastusa sarılırken birden bunun doğru olmadığını düşünerek geri çekildim. Erastus da neye uğradığını şaşırmıştı zaten. Böyle hareketlerde bulunmamalıydım.

Kate durumu canımı sıkmıştı biraz. Bunu önemsememeye çalışsam da ondaki saf kötülük ve azim beni bir nebze korkutuyordu. Bunu inkar edemezdim.

Erastus ile eve dönerken sohbet etmiş aramızdaki dağları yıkmıştık. Ona Corentin ile iyi geçinmeye çalışması hakkında nasihatler verirken sürekli oflamış ve zorla söz verdirtmiştim. Corentine ılımlı yaklaşacaktı. Tabii söylemesine göre ılımlı yaklaşım tabiri kişiden kişiye değişiyordu. Bu yüzden beklediğim sonucu alamayabilirmişim. Bu çocuğun inadı beni bazen cidden delirtiyordu.

ATALANTE | [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin