Bölüm 36

24.1K 2K 178
                                    

Bölümler nasıl gidiyor? Hepinize iyi okumalar. 🖤

.........

Oturduğum yerde bir müddet düşüncelere daldım. Corentin'in söylediği şey aklımda yankılanırken bunun doğru olmamasını umut ettim.

Oturduğum yerden kalktıktan sonra eve yöneldim. Bu konuyu detaylı bir şekilde hem Corentin ile hem de Erastus ile konuşacaktım. Ama önceliğimiz büyücülerdi. Bu kadar önemli bir konuya yoğunlaşmışken şu yaşadığımız şey fazlasıyla sinirimi bozuyordu. Bir konuya odaklanamıyordum çünkü sürekli yeni olaylar ekleniyordu gündemime. Şimdi planı aklımda oluşturmalıydım.

Kosip dağına Fiona, Azrail, Okka, Shelley ve ekibi, Kevin ve ben gidecektik. Kevin kendini her şeyden soyutlamış olsa da bu teklifime hayır dememişti. Yardım edeceğini söylemişti. Bizimle kalıyor olması bizimle hareket etmesi demekti. Hermia bizimle gelmek istediğinde bunu kabul etmedim. Diğerleri zaten ortalıkta yoktu. Onlar da gelmeyecekti. Salonda herkesi beklemeye başladım. Azrail Shelley ve ekibini almaya gitmişti. Döndüklerinde Fiona ve Okka da gelmişti. Artık planı gerçekleştirme vaktiydi.

Esyayı dirildiğinden beri görmemiştim. Açıkçası nerede ne yaptığını merak ediyordum. Bu gece ikizi Şaya dirilecekti. İkisi birlikteyken ikna edilmeleri daha kolay olurdu. Umarım Esya ekipmanlarını almak için binaya gitmemiştir. Eğer binaya girmeye çalıştıysa ve giremediyse bu aramızdaki dağları daha da yüceltirdi.

Kosip dağı yolculuğu için gerekli hazırlığı yapmış ve artık yola koyulmuştuk. Bu yolculuk boyunca planın tekrar üzerinden geçecek ve ihtimalleri değerlendirecektik. Azrail benim için bir tılsım ayarlamıştı. Büyülere karşı direnç göstermem için işe yarayacaktı. Çok kişi değildik belki ama iki özel ve iki yardımcı bir aradaydık. Ne kadar cin bize karşı koyarsa koysun yeneceğimizi düşünüyordum. Belki uzun sürecekti ama sonucumuz galibiyet olacaktı.

Saatlerce süren yolculuğun ardından Azrail bizi bölgeye direkt götürme talebinde bulunsa bile konuşulacak ihtimaller çok fazlaydı. Bu yüzden yürümeyi tercih ettik. Kosip dağı artık görüş alanımızdaydı. Yamacına ulaşmak için bir kaç saat daha ilerlememiz yeterliydi. Tabi bu süre zarfında Fiona Okkayı büyüye boğmuştu. Zarar görmesini istemiyordu. Kimsenin zarar görmesini istemiyorduk. Shelley ve arkadaşları bu günü beklemişlerdi. Biraz tedirginlerdi ama bunun bir önemi yoktu. Her zaman biraz korku duygusu barındırırdık. Kevin ise sessizdi. İhanet ettiği için miydi bu durgunluk bilmiyordum. Yine de bildiğim bir şey varsa büyük kabile cinlerine düşman olduğuydu. Tarafı pek hoşuna gitmese de bizimle birlikteydi. En azından onu koruyorduk.

Kosip dağına geldiğimizde etraf sessizdi. Herhangi biri veya birileri görünmüyordu.

"İçindeki mağaralarda olmalılar."

Fiona sözüne devam etti.

"Bu dağda yüzlerce mağara var. Hepsini tek tek aramak günlerimizi alır. Başka bir şey yapmalıyız."

"Dağı patlatalım."

Shelley'in bu sözüne karşılık ilk önce şaşırmış sonra ise karşı çıkmıştık.

"Patlama bir çok kişiye zarar verebilir."

"Hayır öyle değil. Büyücülerin acil durumlara karşı anlaşmalı bir uyarısı vardır."

Shelley'in ekibi Shelleyi onaylarken bunu ilk defa duyuyordum.

Fiona araya girerek 'nasıl bir uyarı bu?' diye sormuştu. Shelley ise 'kulakları çınlatacak bir ses' demişti.

Fiona bu fikri beğenmişti. Açıkçası benim de hoşuma gitmişti. Geldiğimizi haber vermek için iyi bir fırsattı.

Shelley gerekli bir kaç malzeme istediğinde Azrail gerekenleri yaptı. Fiona, Kevin, Okka ve ben kenarda bekliyorduk. Shelley malzemeleri birleştirdikten sonra kendi kolunu keserek malzemelere kanını akıttı. Daha sonra ekibinden de az miktarda kan alarak malzemelerin üzerine döktü. Ekibine dönerek 'hazır mısınız?' diye sorduktan sonra ekibi başını salladı. Ardından Shelley 'bayılmamaya çalışın' dedi ve biz ne olduğunu anlamadan malzemeleri yaktı. Sonrasında ise büyücüler acı içinde yere kapaklandı.

ATALANTE | [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin