Bölüm 20

31.3K 2.3K 758
                                    


O an bir şey fark etmiştim. Günler önce gördüğüm bu siyahlı adam büyük kabile cinlerinin aynısıydı. Onlar gibi giyinmiş ve Corentin ile konuştuğunda dilimizde konuşmamıştı. Lakin sonra benim sorularım üzerine dilimizde cevap vermişti. Onlar gibi değil miydi yani? Belki de fazla egoya sahip değildi. Siyahlı adam bana döndükten sonra 'tekrar geleceğim demiştim.' dedi. Bizim dilimizde konuşması diğer büyük kabile cinlerini rahatsız etmişe benziyordu. Kendileri yetmiyormuş gibi başkalarının davranışlarını da yönetmek istiyorlardı. Kisor büyücüsünün havadan süzülerek bulunduğumuz bölgeye arkasındaki bir çok büyücüyle geldiğini görünce fazlaca rahatlamıştım. Şimdi korunaklıydım. Yine bencillik yapıyordum. Hermia hala dönüştüğü yaratık şeklinde iken yerde öylece yatıyordu. Ve ben kendimin daha korunaklı olacağından mı bahsediyordum? Fazlaca bencil ve ahmaktım! Herkesi tehlikeye sokmuştum resmen. Ve bu durumdan rahatsızlık duyuyor muydum bilemiyorum.

Hermia'nın hırpaladığı büyük kabile cinleri ayaklanmış ve bulunduğumuz bölgeye süzülmüşlerdi. Hermiayı bu hale getiren büyük kabile cini 'Kisor büyücüsü' dedi hiddetle. Bizim dilimizde konuşmuştu. Ve bir o kadar hiddetlenmişti. Kisor büyücüsü elinde bulunan ince uzun sopayı kaldırdığında Hermia yerden havalanarak bizim tarafımıza süzüldü ve yere hafifçe konuldu. Hızlı adımlarla yanına vardığımda baygın olmadığını anlamam zor olmadı.

"Neden eski haline dönmüyorsun?"

"Dönersem çırılçıplak kalacağım."

Kisor büyücüsü büyük kabile cinleriyle konuşuyordu ama şu an umursadığım şey bu değildi. Erastusun yanına giderek 'üstünü çıkar' dedim. Afallamış bir şekilde suratıma bakarken 'soyunmamı mı istiyorsun?' dedi.

Tam da Erastustan beklenecek bir söz!

Elimle tişörtünü yukarı çekiştirirken 'çıkar diyorum' diyerek zorla da olsa tişörtünü almıştım. Hermia'nın yanına döndüğümde Erastus'un bu bölgeye baktığını gördüm.

"Dön arkanı!"

Kaşlarını anlamamış bir ifadeyle çattığında tekrarladım. Önüne döner dönmez Hermia'nın büyük yaratığımsı vücudu kısalarak ve incelerek eski haline dönmeye başladı. Cenin pozisyonunu aldığında elleriyle göğüslerini ve bacaklarıyla özel bölgesini kapatıyordu. Biri buraya bakmadan önce tişörtü giydirmeliydim.

Hızlı hareketlerle tişörtü Hermiaya giydirdiğimde ayağı kalkmasında yardımcı oldum. Tişört kalçasından beş parmak falan aşağıdaydı lakin hiç olmamasından iyiydi. Hermiayı kollarımın arasına alarak Kisor büyücüsünün yanına ilerlediğimde büyük kabile cininin dediği son cümle dikkatimi çekmişti.

"Özelliğini sen de biliyorsun! Bu yüzden onun yanında yer alıyorsun! Zekice!"

Ne hakkında konuştuklarını bilmiyordum. Adonis Hermiayı kollarımın arasından alarak kucağına aldı.

"Onu evine götüreceğim."

Başımı onaylarcasına salladığımda Hermia'nın vaziyeti iyi görünmüyordu. Ailesi de burada değildi. Buradan çıkar çıkmaz onunla ilgilenmeliydim. Siyahlı adam benim tarafıma doğru geldiğinde tam önümde durdu.

"Neden bu kadar önemlisin ki?"

Bu dediğine fazlaca şaşırmıştım. Önemli miydim? Bu sorunun cevabını ben de bilmiyordum.

"Bilemiyorum.. İnsan olmamdan kaynaklanıyor olabilir."

"Hayır! İnsan olmandan kaynaklanıyor olamaz. Seni özel kılan bir şey var ve bu beni sana fazlaca çekiyor."

ATALANTE | [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin