Bölüm 23

28.3K 2.3K 490
                                    

Karşımızda duran, yüzündeki sinsi ifadesiyle gülümseyen adama bakarken bu olayların bu aşamaya nasıl geldiğine anlam veremiyordum. Kollarını iki yana açmış şekilde bize karşı duran bu adam eski filimlerdeki kovboylar gibi giyinmiş ve diğer cinlerin aksine pek neşeli bir hali vardı. Hermia bir adım ilerlediğinde 'sen de kimsin?' diye sormayı ihmal etmemişti. Dikkatle adama baktığımızda adam kollarını indirdi ve gülümsemesini genişletti.

"Hmm... bir saniye düşüneyim. Tabii ki yeni dostunuz. İnanın bana çok iyi vakit geçireceğiz."

Hermia küçük bir sırıtışın devamında "ben aptal cinlerle iyi vakit geçiremiyorum. Seviyeme uymuyorlar." dediğinde adamın yüzündeki gülümseme soldu. Hermiayı arkadan dürterek susması için uyarıda bulunmaya çalışsam da susmadı ve devam etti.

"Çok tuhaf değil mi? Hepiniz çıkarcı ve iki yüzlüsünüz. Yani aranızdan bir tane bile düzgün biri çıkmıyor. Enteresan."

Adam ellerini ceplerine sokarak bize doğru bir adım attığında "Siz Kisorlar da bizden farklı değilsiniz. Çıkarlarınız için hayatlarınızı tehlikeye atıyorsunuz. Güçlü tarafı kontrol altına alarak oynuyorsunuz" dediğinde ne hakkında konuştuklarını anlamıyordum. Hermia sinirli bir yüz ifadesiyle "öyle bir şey yok" dedikten sonra adam daha fazla öfkelenerek ellerini üç defa çırptı. Ardımızdan açılan kapıdan içeri yüzleri gizli üç kişi girdiğinde ikisi Hermiaya biri bana yöneldi. Hermia adamların -o koca vücutların bir erkek olduğunu varsayıyorum- elinde çırpınırken yüzüne tokat yemesiyle daha fazla öfkelendi. Hermia'nın farklı şekillere bürünebildiğini bildiğim için yine böyle bir olay yaşayacağımızı düşünsem de öyle olmadı. Ben ise karşı çıkmadan adamın çekiştirdiği yöne ilerledim. Adamlar bizi geçtiğimiz üçüncü odadan içeri fırlatır gibi iteklerken Hermia halâ söyleniyordu. Kapıyı ardımıza kapadılar ve kilitlediler. Etrafı göremiyorduk, oda fazla karanlık ve ürkütücüydü.

"Hermia?"

"Buradayım. Yerinden ayrılma geliyorum."

Omzuma bir el dokunduğunda irkildim ve geri çekildim.

"Korkma benim. Çok fazla karanlık. köşelere yönel. Elimi bırakma."

Hermia önümde ben ise elini tutarak arkasında ilerlerken diğer elimizle duvarları yokluyorduk. Hermia duraksadığında 'klik' sesinde ses yankılandı odada. Oda ışıkla dolarken ellerimizi gözlerimize siper etmek zorunda kalmıştık. Kısa bir sürede ışığa alıştığımızda şok olmuş bir ifadeyle odanın sağ köşesine bakıyorduk ikimiz de.

Zincirlenmiş biri! Sırtı bize dönük duran kişinin sırtında derin yaralar vardı. Fazlaca ürkütücü duruyordu. Yavaş adımlarla adama yöneldiğimizde Hermia adamın omzundan tutarak bize çevirdi.

Olamaz! Adonis?

Yüzü kan içinde kalmış ve vücudu derin izlerle kaplıydı. Yere yanına oturarak uyanması için hızlıca sarstım. Nasıl buraya gelmişti? Bizimle rüyaya girmemişti bile. Ne ara işkenceye uğramıştı?

Adonis gözlerini yorgunlukla araladığında 'Adonis bu halin ne, ne yaptılar sana böyle, nasıl geldin buraya?'gibi sorularımı ard arda sıralamaya başlamıştım bile.

Adonis memnuniyetsiz bir şekilde yüzüme baktığında "şerefsiz piç! Artık şu oyunu oynamayı kes!" dedi ve adeta hırçınlıkla bağırdı. Kendini benden uzağa çekerken dediklerini sindirmeye çalışıyordum. Hermia 'Adonis ne diyorsun sen?' diyerek çıkışırken Adonis 'demek Hermiayı da oyuna dahil ettiniz. Süper yaratıcılık' dedi ve kahkaha atarak ellerini çırptı. Delirmiş olabilir miydi?

ATALANTE | [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin