2. BÖLÜM

729K 17.7K 1.8K
                                    

Şarkı: Ariana Grande - No Tears Left To Cry

BÖLÜMLERİN SIRALAMASI DÜZGÜN DEĞİLSE VEYA İÇERİKLERİ BOŞ GÖRÜNÜYORSA LÜTFEN OTURUM KAPATIP AÇMAYI DENEYİN. AKSİ TAKDİRDE DÜZELME OLMAYACAKTIR. 

Eylül ilk gördüğü taksiye biner binmez, "Kadıköy'e lütfen," dedi soluk soluğa bir halde. Taksi yeniden hareket ederken yavaşça arkasına döndü ve restorana doğru baktı. Emre görünürde yoktu. Belli ki yeniden içeri girmişti.

Önüne döndüğünde derin bir soluk verip arkasına yaslandı. Yüzünde sıkıntılı bir ifade vardı. Midesi ise düğüm düğümdü. Mülakattaki o saçma sapan anlardan başlayarak yaşadığı her şeyi gözden geçirmeye başladı. "Bir insan her şeyi ancak bu kadar berbat edebilir," diye mırıldanırken suçluluk içerisinde kıvranıyordu. Mülakat yetmiyormuş gibi restoran olayı da her şeyin üzerine tuz biber ekmişti. Evet belki Emre Sancaktar'ı bir daha görmeyecekti ama yine de adama çok ayıp olmuştu. Adam hakkında sarf ettiği sözler aklına gelince alnı sıkıntıyla buruştu. Aklının ücra bir köşesinde ise bir çift siyah göz hala tüm canlılığıyla parıldıyordu...

Kadıköy'deki alışveriş merkezine geldiğinde Eylül hala kendine gelebilmiş değildi ama kafasındaki düşüncelerden kurtulmak ve biraz da olsa rahatlamak istiyordu. Damla işten çıkıncaya kadar birkaç mağaza gezer ardından da bir şeyler içerdi. Nitekim alışveriş merkezinin içinde amaçsız bir şekilde gezmek gerçekten de Eylül'e iyi gelmişti. En sevdiği kitapçıdan kendine bir sürü kitap ve dergi, Damla'ya da iş yerinde kullanması için esprili bir kupa bardak almıştı. Saat 5'e yaklaşırken Damla aramış ve nerede olduğunu sormuştu. Alışveriş merkezinde olduğunu öğrenince ise yerinden kıpırdamamasını, oraya geleceğini söylemişti.

Saat beş buçuk gibi Damla, arkadaşının bulunduğu mağazaya girdiğinde spor ayakkabı denemekte olan Eylül'ü gördü. Hızla arkadaşının yanına gittiğinde, "Güzelmiş," dedi kızın ayağındaki beyaz sneaker'ı işaret ederek.

Eylül, Damla'nın yanağına minik bir öpücük bırakırken, "Evet güzel ama almayacağım," diye yanıtladı. "Öylesine bakıyordum."

Damla, arkadaşının sıkkın ifadesini görebiliyordu. Bunun yanı sıra neler olduğunu deliler gibi merak ediyor, kafasındaki soruları sormak için sabırsızlanıyordu. "İşin bittiyse bir yerlerde oturalım," dedi. Eylül'ün hüzünlü gözlerle kafasını salladığını görünce kolunu onun omzuna attı ve "Yüzünü sallandırdığında ne kadar çirkin olduğunu söylemiş miydim?" dedi muzip bir sesle. Eylül'ün şakacı bir gülüşle koluna vurmasına kıkırdarken, "Öyle ama," dedi. "Gören de memlekette başka şirket yok sanacak. CKA olmazsa MKA olur."

"Yaa Damla!" Eylül kıkır kıkır gülerken, "Güldüğüme bakma!" dedi. "Gerçekten moralim sıfırın altında."

Mağazadan dışarı çıktıklarında Damla üst katı işaret etti. "Şimdi sana güzel bir yemek ısmarlarım. Hiçbir şeyin kalmaz."

Eylül "Tamam," dedi hafif bir gülümsemeyle. Damla'ya göre her türlü sorunun çözümü güzel ve lezzetli bir yemekti. O yüzden duyduğu teklife hiç şaşırmamıştı.

Kızlar en üst kata çıktıktan sonra Damla'nın favori restoranlarından birini oturup hemen siparişlerini verdiler. Garson yanlarından uzaklaştığında Damla öne doğru eğildi ve "Hadi anlat," dedi merakla.

Eylül derin bir soluk verdikten sonra mülakatta yaşadıklarını daha ayrıntılı bir şekilde anlattı. Masanın üzerinde duran suyuna uzanıp birkaç yudum içerken Damla söze girdi.

"Gerçekten inanamıyorum... Bunca zamandır ben de dâhil olmak üzere birçok arkadaşım mülakatlara girdik ama böylesini hiç işitmemiştim. Özellikle CKA gibi ciddi bir kurum göz önünde bulundurulduğunda inanılır gibi değil."

Aşkın Dayanılmaz ÇekiciliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin