15. BÖLÜM

508K 13.1K 1K
                                    

ÖNEMLİ NOT: HİKAYE 10 ŞUBAT 2021'DE YAYINDAN KALKACAKTIR.

Şarkı: Madonna - Like a Virgin

Keyifli Okumalar :)

Günler art arda geçerken Eylül çarşamba sabahına berbat bir halde başlamıştı. Başı çatlarcasına ağrıyor, midesi bulanıyordu. Yattığı yerden güçlükle doğrulmaya çalışırken ne olduğunu anlamakta güçlük çekiyordu. 'Üşüttüm mü acaba?' diye düşünürken midesi daha da alt üst oldu. O an kusacağını anlayınca aceleyle banyoya doğru koşmaya başladı.

Zar zor banyoya yetiştiğinde art arda öğürdü ama boş midesinden sadece safra çıktı. Sifonu çekip doğrulduğunda oldukça halsizdi. Zorlukla lavabonun başına gittiğinde aynadaki aksine bakmaya başladı. Yüzü iyice sararmış, gözlerinin altı morarmıştı. Buz gibi suyu yanaklarına çarpıp kendine gelmeye çalıştı.

"Şu anda hasta olmanın zamanı değil," diye mırıldanırken bir yandan da kendini toparlamaya çalışıyordu. Yüzünü kuruladıktan sonra mutfağa yöneldi. Stor perdeyi yukarı kaldırdığında havanın kapalı olduğunu gördü. Aslında bir şeyler yese iyi olurdu ama canı hiçbir şey istemiyordu. Abur cuburların bulunduğu dolabı açtıktan sonra tam buğday unundan yapılmış krakerlerini çıkardı ve tezgaha dayanıp atıştırmaya başladı. Su ısıtıcısının düğmesine bastı. Kendine nane çayı yapacak, ardından da ilaç içecekti.

"Fuar bitinceye kadar hasta olamam." Eylül yapacağı sunuma öylesine odaklanmıştı ki o günü alnının akıyla atlatmadan rahat edemeyeceğini biliyordu. Sadece birkaç günü kalmıştı ve heyecanı doruklardaydı. Her şeyin mükemmel olmasını istiyordu. Beklenmeyen bir hastalık ise 2 aylık emeğinin başında olamamasına sebep olabilirdi.

Eylül beynini iyi olmaya odakladı. İlacını içtikten sonra odasına geçip her zamankinden biraz daha kalın giyindi. Saçını ve makyajını da yaptıktan sonra her ne kadar kendini berbat hissediyor olsa da hazırdı. Yüzünün solgunluğunu kapatmak için bugün özellikle normalden daha fazla makyaj yapmıştı.

Şirkete vardığında önce odasına çıktı ve bir süre oturarak kendini toparlamaya çalıştı. Solgun hali Aslı'nın da dikkatini çekmişti. "Ne oldu Eylül, hasta mısın?"

Eylül kafasını evet anlamında sallayarak, "Biraz midem kötü" dedi. "Üşüttüm galiba". Bir süre Aslı'yla havaların dengesizliği hakkında konuştuktan sonra Emre'nin yanına gitmek üzere odadan çıktı.

Yukarı çıkarken her zamanki gibi kalbi hızla atıyor, heyecanlanıyordu. Kapıyı çalıp içeri girdiğinde Emre'nin telefonla konuştuğunu fark etti. Onu görünce yüzü aydınlanmıştı ve eliyle oturmasını işaret etmişti. Telefon konuşması bittikten sonra da yanına gelmiş, onu ayağa kaldırıp kocaman sarılmıştı.

"Günaydın. Nasılsın?"

Eylül gülümseyerek "İyiyim," diye cevap verdi. "Ya sen?"

Emre gözlerindeki pırıltılarla "Sen yanımdayken oldukça iyiyim," dedi. Dikkatli bakışları Eylül'ün yüzünde gezinirken, "İyi olduğuna emin misin, biraz solgun görünüyorsun," diye ekledi. Bir terslik olduğundan şüphelenmişti.

Eylül elini midesine götürdü. "Midemi üşütmüşüm galiba," dedi. "Ama sorun değil, şu an gayet iyiyim."

Emre'nin yüzündeki gülümseme yerini ciddi bir ifadeye bıraktı. Eylül'ü yerine oturttukten sonra kızın yanındaki koltuğa yerleşti. "Bu gibi durumlarda normal insanlar işten izin alıp doktora giderler Eylül." Kızın yüzünün asıldığını görünce başını sola eğip, "Öyle ama," dedi. "Anladığım kadarıyla doktora gitmeyi sevmiyorsun. İşten izin almak gibi bir düşünce ise aklının ucuna gelmiyor."

Aşkın Dayanılmaz ÇekiciliğiWhere stories live. Discover now