35. BÖLÜM

398K 8.8K 968
                                    

"Sıla neyin var? Ne oldu?"

Emre panik içerisinde Sıla'yı kucakladıktan sonra koltuğun üzerine yatırdı. Eylül'le birlikte endişeli bir şekilde Sıla'nın üzerine eğilmişler ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Sıla ise karnını tutmuş hüngür hüngür ağlıyor, bebeğine kötü bir şey olduğunu düşünerek kendine eziyet ediyordu.

"Hemen doktora gidelim..."

Emre, Sıla'yı kucakladığı gibi evden fırladı. Eylül de çaresizlikle ikiliyi takip ediyor, içten içe bebeğe bir şey olmasından endişe duyuyordu.

Yolda giderlerken Sıla hiç durmadan ağlıyor bir yandan da "Bebeğim," diye mırıldanıyordu. Emre ise hissettiği yoğun suçluluk duygusuyla arabayı sürerken çenesini tutamadığı için kendine lanetler ediyordu.

Hastaneye vardıklarında hemen içeri girdiler ve Sıla'nın durumunu anlattılar.

"Siz burada bekleyin Emre Bey. Birazdan size bilgi vereceğiz..."

Eylül ve Emre endişeli bir şekilde beklerlerken kötü bir şey olmaması için dua ediyorlardı.

"Benim suçum. Sıla'nın üzerine o kadar çok gitmemeliydim. Bir şey olursa kendimi asla affetmeyeceğim."

Eylül sevdiği adamın yoğun bir suçluluk duygusuyla kendini yiyip bitirdiğini görünce, "Korkma, hiçbir şey olmayacak" dedi. Emre'yi teselli etmek istercesine ona sarıldı. "Ama lütfen artık birtakım şeyleri sen de kabullen. Daha fazla Sıla'nın üzerine gitme. Onlar birbirlerini seviyorlar. Bırak da mutlu olsunlar. "

Emre kollarının arasındaki kadının yumuşak ses tonuyla rahatlamaya çalışırken bir yandan da duyduklarını düşünüyordu. Bir süre sonra kendilerine doğru yürümekte olan doktoru görünce hemen koşarak adamın yanına gittiler.

"Ne oldu? Her şey yolunda mı? Kardeşim iyi mi? Bebek iyi mi?"

Doktor karşısındaki adamın gözlerine bakınca ne kadar endişeli ve panik halinde olduğunu görebiliyordu. Sakinleştirici bir ses tonuyla "Merak etmeyin Emre Bey," dedi. "Kardeşiniz de bebeği de gayet iyiler."

Emre rahatlatmış bir halde bir süredir tutmakta olduğu soluğunu koyverdi. Doktor ise konuşmaya devam ediyordu.

"Yalnız kardeşinizin durumunu hiç beğenmedim. Çok zayıf ve belli ki iyi beslenmiyor. Kan değerlerine baktım ve sınırda olduğunu gördüm. Demir hapı ve folik asit kullanmaya başlamış ama ben bir vitamin daha yazacağım. Bana bulantıları olduğu için bir şey yemek istemediğini söyledi ama yine de elinden geldiğince hem kendisi hem de bebek için faydalı olabilecek şeyler yemesi lazım. Ayrıca stresten, sıkıntıdan uzak durması, kendini üzen şeylerden kaçınması gerekiyor. Bu ilk üç ay o kadar önemli ki. Çok dikkat etmesi ve kendine iyi bakması lazım. Ve tabi eşinin ve çevresindekilerin de ona destek olması mühim."

Doktor lafını bitirdiğinde Emre kafasını sallayarak teşekkür etti ve "Söylediklerinize dikkat edeceğiz" dedi. "Kardeşimi görebilir miyiz şimdi?"

"Tabi tabi, görebilirsiniz. Biraz dinlendikten sonra eve götürebilirsiniz."

Doktor yanlarından ayrıldıktan sonra Emre ve Eylül, Sıla'nın yanına gittiler. Sıla yarı oturur vaziyette yatakta uzanıyordu. Eylül hemen kızın yanına giderek oturdu ve ona sarılarak "Bizi çok korkuttun," dedi. "Sancılar geçti değil mi?"

Sıla abisiyle göz göze gelmemeye çalışarak "Geçti," dedi. "Şimdi çok daha iyiyim."

İki kız kendi aralarında konuşmaya başladılar. Emre ise sessizce onları izliyor, bir yandan da doktorun söylediklerini düşünüyordu. Doktor stresten ve üzüntüden uzak durmasını söylemişti ama Sıla tam tersi oldukça sıkıntılı zamanlar geçiriyordu. Üstelik bunda en büyük pay da kendisine aitti. Oysa hayatta en son isteyeceği şey Sıla'yı üzmek, onu mutsuz etmekti. Bu düşüncelerle kendi kendini yiyip bitirirken bir an sonra odanın kapısı ani bir biçimde açıldı ve içeriye Murat girdi. Panik içerisinde hiç kimseyi görmeden doğruca Sıla'nın yanına gidip oturmuş ve kızın ellerini tutarak endişeli bir şekilde konuşmaya başlamıştı.

Aşkın Dayanılmaz ÇekiciliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin