8. BÖLÜM

530K 15.9K 1.5K
                                    

Şarkı: Soner Sarıkabadayı - Buz

ÖNEMLİ NOT: BÖLÜM İÇERİĞİNİ GÖREMİYORSANIZ OTURUMUNUZU KAPATIP AÇABİLİR YA DA HİKAYEYİ SİLİP YENİDEN YÜKLEYEBİLİRSİNİZ. 

Akşama doğru Damla CKA'e geldiğinde Eylül'ün odasını öğrenip doğruca asansörlere yöneldi. Yukarı çıkıp koridora adımını attığında tek tek kapılara göz atmaya başladı. Tam o esnada arkasından gelen ayak seslerini duyunca hızla döndü ve iki adım gerisindeki uzun boylu adamı gördü. Kumral saçlı adamın soru dolu gözlerle ona bakıp, "Birini mi arıyordunuz?" diye sorduğunu duyunca başını salladı ve "Evet, Eylül Şentürk'e gelmiştim," diye yanıtladı.

Can karşısındaki kıza ilgiyle bakıyordu. Kim olduğunu çıkaramasa da kızın yüzü ona çok tanıdık gelmişti. Nitekim Eylül'ün ismini duyunca karşısındaki kızın Lexicons'ta gördüğü o sarışın olduğunu anlamıştı. Yüzünde beliren kocaman tebessümü saklama gereği duymadan "Buyurun, beni takip edin" dedi.

Damla karşısındaki adamın onu dikkatle incelediğini fark etmiş, üstelik o gece Lexicons'ta Emre'nin yanında gördüğü adam olduğunu hatırlamıştı. Bildiği kadarıyla adı Can'dı. Nazikçe gülümserken adamın çok yakışıklı olduğunu düşündü. Kumral saçlı, mavi gözlü, atletik yapılıydı. Üzerinde siyah bir pantolon ve beyaz gömlek vardı. Gülümsemesi sıcak ve samimiydi.

Can ofisin kapısını açtıktan sonra Damla'ya yol verdi. Fakat içeri girdiklerinde Eylül'ün odada olmadığını gördüler.

"Çok ilginç," dedi Damla manidar bir gülümsemeyle. "Buraya gelirken Eylül'ü bilgisayarına gömülmüş bir halde bulacağımından o kadar emindim ki. Doğrusu beni yanılttı."

Can, Eylül'ün masasını işaret etti. "Çantası burada. Birazdan gelir herhalde." Centilmen bir tavırla kendi odasını gösterirken, "Eylül Hanım gelinceye kadar sizi odamda misafir etmek isterim," dedi.

Damla, "Teşekkür ederim, çok naziksiniz," dedi gülümseyerek.

"Bu arada kusura bakmayın kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Can Keskiner. Java ekibinin müdürüyüm." Elini Damla'ya doğru uzattı.

"Damla Gökmen..." Damla adamın elini sıkarken, "Anladığınız üzere Eylül'ün arkadaşıyım," diye devam etti.

Can kibar bir şekilde Damla'ya yol verdi. Odasına geçip karşılıklı oturduklarında, "Ne içmek istersiniz?" diye sordu kaçamak bakışlarıyla odayı inceleyen kıza.

Damla, "Aslında hiç gerek yok," dedi kibarca. "Çok teşekkür ederim."

Can, bir an için ısrar edecek gibi olsa da sonrasında vazgeçti. Ortaya konuşacak bir mevzu atmak isteyerek, "Sizi Lexicons'ta görmüştüm," dedi gülümseyerek. "Az önce yüzünüz çok tanıdık geldi zaten ama bir an için çıkaramadım."

Damla, başını yavaşça sallarken, "Ben sizi görür görmez tanıdım ama," dedi hiç düşünmeden ama sonrasında pişman oldu. O gece adamın gözünden kaçmadığını istemeden belli etmişti. "Şey... Yani Emre Bey'in arkadaşı olduğunuzu biliyorum," diye devam etti ama konuştukça battığını hissediyordu. Neyse ki o esnada ofisin kapısı açıldı ve Eylül içeri girdi de içinde bulunduğu durumdan kurtuldu.

Eylül, Can ve arkadaşını karşılıklı otururken görünce şaşırmıştı. Yüzünde beliren gülümsemeyle ikilinin yanına gittiğinde ayağa kalkan Damla'yı öptü ve "Hoşgeldin," dedi.

"Hoşbulduk..." Damla, yavaşça Can'a doğru döndü. "Odanı ararken Can Bey'le karşılaştım," diye açıkladı. Yüzünde muzip bir ifade oluştu. "Ayrıca beni şaşırttığını söylemeden edemeyeceğim. Buraya gelirken seni harıl harıl çalışıyor olarak bulacağımı düşünmüştüm."

Aşkın Dayanılmaz ÇekiciliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin