34. BÖLÜM

353K 9K 782
                                    

"Ne oldu Emre? Gelen kimmiş?"

Emre kapkara olmuş bir yüzle Can'a bakarak "Murat şerefsizi," dedi. "Adamdaki cesarete, pervasızlığa bak! Ama ben ona yapacağımı biliyorum!"

"Sakin ol, sakın bir rezalet çıkarayım deme..."

Can lafını bitirmişti ki kapı açıldı. Emre karşısında tedirgin bir ifadeyle durmakta olan Murat'a öldürücü bakışlar atarak ayağa kalktıktan sonra hızlı adımlarla adamın yanına yürümeye başladı.

"Merhaba abi..."

Emre Murat'ın yanına geldikten sonra adamın yakasına yapışarak onu sertçe duvara yasladı.

"Senin ne işin var burada? Sen ne yüzsüz ne arsız bir adamsın! Yediğin dayak yetmedi mi?"

Emre koluna yapışmış Can'a hiç aldırmadan Murat'ın gözlerine bakıyordu. Murat ise sakin ama kararlı bir tavırla Emre'nin öfke saçan gözlerinin içine bakarak "Tek istediğim konuşmak," dedi. "Sadece konuşmak istiyorum, lütfen izin ver. Bunca yıllık dostluğumuzun hatırı için."

"Söyleyeceğin hiçbir şeyi duymak istemiyorum!" diye bağırdı Emre. Murat'ın yakasını bırakıp onu sertçe itti. "Hemen defol git buradan!"

"Gitmeyeceğim! Beni dinleyinceye kadar hiçbir yere gitmeyeceğim! Dövsen de öldürsen de gitmeyeceğim..."

Emre, Murat'ın ne inatçı ne laf anlamaz bir adam olduğunu iyi bilirdi. Bir an Can'a baktığında adamın 'Şans ver' dercesine baktığını gördü. Tekrar Murat'a döndüğünde "Sadece 10 dakikan var," dedi.

Can bu esnada odadan çıkmak için kapıya yönelmişti ki Emre'nin sesini duydu.

"Gitmene gerek yok Can. Senden gizlim saklım yok biliyorsun ki..."

Can tekrar geri dönüp yerine oturduktan sonra Emre sert bakışlarını Murat'ın üzerine dikerek "Konuş!" diye hırladı.

Murat boğazını temizledikten sonra konuşmaya başladı...

"Bana ne kadar kızgın olduğunu biliyorum ve sana hak veriyorum. Sonuçta böyle bir şeyi hiç beklemiyordun. Ama sana tüm kalbimle söyleyebilirim ki ben Sıla'yı seviyorum. O benim her şeyim. Onsuz yaşayabilmem mümkün değil. Sen şimdiye kadar hiç..."

Emre yumruğunu masaya indirerek ayağa fırladı ve Murat'ın lafını bitirmesine izin vermeyerek bağırmaya başladı.

"Sen ve sevmek ha? Daha bundan iki ay öncesine kadar ne diyordun? Ben tek bir kadınla yetinemem, bir kadına bağlanamam, aşk meşk işleri bana göre değil diyordun. Şimdi geçmiş karşıma hiç utanmadan Sıla'yı sevdiğini söylüyorsun. Hangi ara sevdin Sıla'yı? Kardeşimin karşısında sevgililerinle arz-ı endam ederken mi sevdin? Sıla'yı belki kandırabilirsin ama beni asla inandıramazsın. Şimdi yıkıl karşımdan, gözüm görmesin seni!"

"Abi sakin ol..."

Emre kendisini uyaran Can'a dönerek "Sakinim zaten," dedi.

"Yıllarca hepiniz bize kardeş gözüyle baktınız. Ben bunca senedir Sıla'nın yanından hiç ayrılmadım. Hep onun yanında oldum, onu korudum, kolladım. Gözlerine bakarken, ona dokunurken içimde uyanan hisler yüzünden hep suçluluk duydum, kendimle mücadele ettim. Kendimi hep kardeş olduğumuza inandırdım. Ondan uzak durmaya, kendimden uzaklaştırmaya çalıştım ama olmadı. Artık yeter! Biz Sıla'yla kardeş değiliz anlıyor musun? Ve sen ne kadar inanmasan da ben onu seviyorum ve ömrümün sonuna kadar da seveceğim..."

Emre alaycı bir ifadeyle Can'a dönerek "Duyuyor musun şunun söylediklerini?" dedi." Ardından da tekrar Murat'a dönerek konuşmaya başladı.

"Demek Sıla'yı koruyup kolladın ha? Gel gör ki en çok koruman gereken kişiden koruyamamışsın, yani kendinden. Sevgililerinin koynundan çıkıp kardeşimin koynuna girerken hiç utanmadın değil mi? Senin nasıl bir hayat sürdüğünü hepimiz çok iyi biliyoruz. Kardeşimin tertemiz dünyasını o pis hayatınla ve alışkanlıklarınla kirletmene izin vermeyeceğim..."

Aşkın Dayanılmaz ÇekiciliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin