6.BÖLÜM

539K 16.1K 1.3K
                                    

Şarkı: Sean Paul, David Guetta - Mad Love 

Eylül işten çıktıktan sonra arabasına bindi ve bir süre telefonundaki 'Haritalar' uygulamasını kurcaladı. Damla'yla Bağdat Caddesi'nde buluşacaklardı ama hangi güzergahtan gitmesi gerektiğini tam olarak kestiremiyordu. Belirlediği yolu dikkatle inceledikten sonra telefonunu yan koltuğa bıraktı ve arabayı çalıştırdı. Her ne kadar senelerdir araba kullanıyor olsa da ona oldukça yabancı olan bir şehirde yol bulmaya çalışmak ister istemez gerilmesine sebep oluyordu. Yola koyulduğunda "Bir süre sonra alışacağım..." diye mırıldandı.

Yaklaşık yarım saat sonra Bağdat Caddesi'ne girdiğinde buluşacakları kafenin önünde park yeri olmadığını görünce ara sokaklara girdi ve neyse ki güç bela bir yer bulabildi. Arabadan indiğinde hemen Damla'yı aradı. Arkadaşının sesini duyunca, "Geciktim..." dedi derin bir soluk vererek. "Kafede misin?"

"Hayır," diye cevapladı Damla. "Kafenin hemen yan tarafındaki kitapçıya girdim. İstersen oraya gel."

Eylül, "Geliyorum," dedikten sonra telefonu kapattı ve adımlarını hızlandırdı. Kitapçıya girdiğinde Damla'nın dergilerin bulunduğu reyonun önünde olduğunu gördü. Ona el sallayan arkadaşının yanına gittiğinde, "Kusura bakma," dedi. "İşten biraz geç çıktım."

"Sorun değil. Ben de az önce geldim zaten." Damla mağazayı işaret etti. "Sen gelinceye kadar da son çıkan kitapları inceledim." Eylül'ün bulutlu gülümsemesini görünce elindeki moda dergisini yerine bıraktı ve arkadaşının koluna girdi. "Canın mı sıkkın yoksa yorgun musun?"

İki kız mağazanın içinde yürürlerken Eylül dalgın gözlerle çevresine bakınıyordu. "Canım sıkkın mı değil mi ben de bilmiyorum aslında," dedi. "Yorgunluk konusuna gelince... Bedensel anlamda olmasa da zihinsel anlamda yorgunum."

"Hımmm..." Damla elindeki kitapları kasaya bırakırken, "Neyse..." dedi. "Birazdan sana yedireceğim dehşet ötesi pizzanın sonrasında hiçbir şeyin kalmaz."

Eylül gülmeye başladı. "Dehşet ötesi pizza deyince hafiften korkmaya başladım."

"Yok yok korkma. O iş bende..."

Eylül, "Kendimi senin iyileştirici kollarına bırakıyorum o zaman..." dedi gülerek.

İşlerini bitirip kafeye geçtiklerinde ilk olarak siparişlerini verdiler. Garson kız yanlarından ayrıldığında Damla, "Eee anlat bakalım," dedi muzip bir sesle. "Çirkin patronun yine ne yaptı?"

Eylül 'ün kaşları şaşkınlıkla yukarı kalktı. Damla ise arkadaşının şaşırdığını görünce kıs kıs güldü. "Nedense aklıma başka biri ya da sebep gelmiyor Eylül."

"Aslında güne gayet güzel başlamıştık..." diye konuşmaya başladı Eylül. Ardından da üzerini kurutması için Emre'nin ona fön makinesi verdiğini, karşılıklı kahve içtiklerini anlattı.

"Oh oh ne güzel. Allah muhabbetinizi arttırsın." İşgüzar bakışlarla Eylül'e doğru eğilirken, "Tüm çalışanlarını böyle düşünüyor mu acaba?" diye sordu. Parmaklarını çenesine dayadıktan sonra ciddi bir ifadeye büründü. "Bu adam senden hoşlanıyor Eylül. Her şeyine iddiaya girerim. Ayrıca..." Yüzünde hülyalı bir gülümseme oluştu. "Bu düşünceli halleri çok hoş bence."

"Yaa ne demezsin." Eylül gözlerini devirdi. "Tüm bu minnoş tavırlarından sonraki hallerini görseydin hiç böyle konuşmazdın."

"Ne yaptı ki?"

Eylül, Sarp'la yedikleri yemeğin sonrasında işe geciktiğini ve asansörde Emre'yle karşılaştığını anlattı. "Sabahki tatlılığından hiç eser yoktu. Bakışlarıyla beni adeta bin parçaya böldü."

Aşkın Dayanılmaz ÇekiciliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin