40. BÖLÜM

395K 8.3K 1.1K
                                    

Bölüm çok uzundu. O yüzden ikiye böldüm. Devamı yarına :)

Bölümü boş görüyorsanız oturum kapatıp açmanız lazım. Kütüphanenizin güncellenmesi gerekiyor.

Aslan duyduğu hiddet dolu sözler üzerine pis pis gülümsedi. Bir yandan da Emre'nin yumruklarını savuşturmaya çalışıyordu.

"Demek izin vermeyeceksin ha!"

İki adam bir süre daha dövüştükten sonra ayrılmışlar ve nefes nefese bir halde öldürücü bakışlarını birbirlerine dikmişlerdi. Aslan parmağını Emre'ye doğru sallarken, "Sizin ilişkiniz bitti Emre, bunu o kalın kafana sok artık," dedi soluk soluğa. "Bırak da zavallı kız onu gerçekten sevecek, el üstünde tutabilecek başka birilerini sevsin."

"Bu birileri de sen mi oluyorsun alçak herif?"

Aslan bu söz üzerine keyifli bir şekilde gülümseyerek kafasını salladı.

"Tabii ki ben oluyorum. Benim amacım senin gibi Eylül'le vakit geçirmek değil. Ben onunla evleneceğim..."

Emre duyduğu sözler üzerine sinirli bir şekilde gülmeye başladı.

"Çok komiksin. Ben olmasam dahi Eylül sana bakar mı sanıyorsun? Hele seninle evlenmek... Hiç güleceğim yoktu. Sen tam anlamıyla hayal alemindesin."

Aslan her ne kadar bozulmuş olsa da belli etmeyerek konuşmasına devam etti.

"Bu kadar emin olma. Her kadının kalbine giden bir yol vardır. Ve ben o yolu bulup Eylül'ü kollarıma aldığımda sen sadece izlemekle yetineceksin."

"Sen gerçekten aklını kaçırmışsın. Eylül'ün bu işe alınmasında da senin parmağın var değil mi?"

Aslan gevşek gevşek gülümseyerek "Ne yapsaydım yani?" dedi. "Kızcağızın işe ihtiyacı vardır diye düşündüm. Kötü mü ettim? Hem sen hiç merak etme, gözüm hep üzerinde olacak. Ona senden iyi bakacağıma emin olabilirsin."

Emre parmağını tehditkâr bir şekilde sallarken, "Pişman olacaksın Aslan!" diye hırladı. "Sevdiğim kadına göz diktiğin için seni doğduğuna pişman edeceğim."

"Kim pişman olacak göreceğiz..."

***

ÜÇ SENE ÖNCE - ANKARA

"Yarınki "Digital Design" sınavına çalıştın mı Eylül?"

Eylül, sınıf arkadaşı Başak'la dersten çıkmış kantine doğru ilerliyordu.

"Hayır, bu akşam çalışacağım. Hiç bakma fırsatım olmadı."

Başak endişeli gözlerle Eylül'e bakarken, "Ben de hiç çalışmadım," dedi. "Üstelik doğru düzgün de not almamıştım. Mahvoldum Eylül!"

"İstersen birlikte çalışabiliriz. Bende bayağı bir not var."

Bu teklifi duyunca Başak'ın gözleri sevinçle parlamıştı.

"Harika olur! O zaman ders çıkışı bizim eve gidelim mi ne dersin? Hem kızlar bu akşam evde olmayacaklar. Rahat rahat çalışırız."

Eylül arkadaşının heyecanlı haline gülümseyerek, "Tamam, benim için uygun," dedi ama sonrasında unuttuğu bir ayrıntıyı hatırladı.

"Yalnız şöyle bir durum var. Kitabım Hakan'ın evinde kalmıştı. Notlarım da kitabın arasında..."

"E ne olacak? Olmadı bizim eve giderken Hakan'a uğrayıp kitabı alırız. Ne de olsa aynı semtte oturuyoruz."

Eylül bir süre düşündükten sonra "Yalnız Hakan evde olmayacak," dedi. "Dersten sonra arkadaşlarıyla Rollhouse'a gidecekti. Ama dur bir dakika, çantamda evin anahtarı olacaktı, bir bakayım." Çantasını açtıktan sonra bir yığın eşyanın içerisinde anahtarı aramaya başladı.

Aşkın Dayanılmaz ÇekiciliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin