16. BÖLÜM

594K 13.1K 1.7K
                                    

Şarkı: Michael Bolton - When a Man Loves a Woman

Sabah olduğunda Eylül henüz gözlerini açamamıştı ama zihni kendine gelmişti. Omzuna art arda değen dudakları hissettiğinde gözleri kapalı olduğu halde yüzünde kocaman bir tebessüm oluştu. Bir süre hiç kıpırdamadan Emre'nin öpücüklerinin tadını çıkardı. Emre omzunun her noktasını öpüyor, bir yandan da ona sarılıyordu. Daha fazla dayanamayarak yüzünü adama döndü ve gülümseyen gözlerine bakmaya başladı.

"Hayatım boyunca hiç bu kadar güzel uyandırıldığımı hatırlamıyorum. Günaydın..."

Emre, Eylül'ün dudaklarına uzanarak sevgi dolu bir öpücük kondurdu. "Günaydın güzelim. Demek öyle ha, işte bu durum çok hoşuma gitti."

Bir süre birbirlerine sarıldıktan sonra Eylül, "Sen benden bayağı bir önce kalktın herhalde," dedi.

"Evet, ben genellikle erken kalkarım."

Eylül dudaklarını büzerek "Ben de tam tersi geç kalkan biriyim," dedi sevimli bir sesle.

"O zaman sen uyursun, ben de sana sarılıp uyumanı izler, seni her sabah bu şekilde öpücüklerle uyandırırım. Ne dersin?"

Eylül, Emre'nin geleceğe dair söylemleri karşısında bir an şaşırsa da bir şey belli etmeyerek sadece gülümsemekle yetindi. Konuyu değiştirme ihtiyacı hissederek "Biliyor musun, sana söyleme fırsatım olmadı," dedi. "Dün akşama doğru projeyi ve sunumu bitirdim. Şu an her şey hazır vaziyette ve bundan ötürü çok mutluyum."

Emre, Eylül'ün yüzündeki kocaman gülümsemeyi görünce memnun bir ifadeyle başını salladı. "Ben sana demiştim. Gördün mü bak, boş yere o kadar panik oldun. Şahsen ben başaracağından o kadar emindim ki..."

Eylül hemen lafa atıldı. "Ama sen de bana yardım ettin, bunu da unutmamak lazım."

"Benim yardımlarım senin yaptıkların yanında çok önemsiz kalıyor. Bence kendinle gurur duymalısın..."

Eylül mutlu bir ifadeyle teşekkür ettikten sonra "Bir şeyler yiyelim mi?" diye sordu. Emre'nin olumlu cevabı üzerine mutfağa giderek kahvaltı hazırlamaya başladı. Bir an kendini çok garip hissetti. Sanki Emre'yle evliydiler ve şu anda ona kahvaltı hazırlıyordu. 'Evli olsaydık, nasıl bir hayatımız olurdu acaba?' diye düşünürken yüzünde hülyalı bir gülümseme vardı.

Birlikte kahvaltılarını yaptıktan sonra Emre "Şirkete gitmeden önce eve uğrayıp, üzerimi değiştirmek istiyorum" dedi. "Saat 10 buçuk gibi odamda görüşelim mi?"

Eylül, "Tamam" dedikten sonra birbirlerine sarılarak uzun uzun öpüştüler. Emre çıktıktan sonra Eylül önce duşa girdi, ardından da hızlıca üzerini giydi. Mutluydu, yüreği kıpır kıpırdı. Emre'yi düşündükçe midesinde yaramaz kelebekler uçuşuyor, nefesi kesiliyordu. "Aşk muhteşem bir duyguymuş" diye mırıldandı saçlarına şekil verirken. Emre'yle baştan beri yaşadıklarını göz önünde bulundurduğunda aralarındaki ilişkinin böylesine güzel, böylesine sevgi dolu olması geleceğe dair pozitif duygularla dolmasına sebep oluyordu.

Hazırlığını tamamladıktan sonra evden çıkarak arabasına bindi. Yolda giderken önceki akşam Emre'yle yaşadıklarını düşünüyordu. Salona geçtikten sonra birbirlerine sarılmışlar ve saatlerce sohbet etmişlerdi. Ankara'daki çekirdek ailesinden bahsetmişti Emre'ye. Mutlu bir çocukluk geçirdiğini, gittiği okulları, arkadaşlarını, dedesinin ölümüyle ne kadar sarsıldıklarını anlatmıştı. Benzer şekilde o da Emre'ye sorular yöneltmişti ama adamın ailesiyle ilgili soru sorup sormama konusunda tereddüt etmişti. Emre onun yaşadığı ikilemi hissedince, "Sorabilirsin, çekinmene gerek yok" demişti. Nedense her defasında aklından geçenleri okuyor gibiydi. Nitekim "Ben de senin çocukluğunu ve aileni merak ediyorum" dediğinde, Emre tüm açıklığıyla kendi hayatından bahsetmeye başlamıştı.

Aşkın Dayanılmaz ÇekiciliğiWhere stories live. Discover now