45. BÖLÜM

351K 8.4K 1.1K
                                    

"Bugün bu koruma işini halledeceğim sevgilim. Lütfen surat asma artık..."

Emre işe gitmek için üzerini giyerken asık bir suratla yatakta oturan Eylül'e bakıyordu. Bir gün önceki görüşmeden sonra bugün yeni şirketlerle görüşecek ve güvenilir birisini ayarlayacaktı.

"Ne yapayım ama. Londra için birkaç şey almam lazım ama alışverişe bile gidemiyorum. Daha ne kadar sürecek bu esaret?"

Emre kaşlarını çatarak "Lütfen böyle konuşma, beni üzüyorsun," dedi. "Bak yarın hafta sonu ve işe gitmeyeceğim. Almak istediğin ne varsa birlikte çıkar alırız tamam mı güzelim?" Eylül'ün çocuksu bir neşe içerisinde ellerini çırptığını görünce, keyifle gülümseyerek onun yanına gitti ve alnına sevgi dolu bir öpücük kondurdu.

"Canım benim, böyle gülümse işte. Asık suratlı olmak sana yakışmıyor. Hadi şimdi üzerini giy de bana kahvaltıda eşlik et."

Eylül üzerindeki örtüyü kaldırdıktan sonra esneye esneye yataktan kalktı. Banyodaki işlerini hallettikten sonra siyah taytını ve pembe sweatshirt'ünü giydi. Saçlarını da tepesinde topladıktan sonra kendisini babacan bir ifadeyle izleyen Emre'ye dönerek "Hazırım," dedi. Emre'nin gözlerindeki ifadeyi görünce ise meraklı gözlerle "Ne oldu? Niye öyle bakıyorsun?" diye sordu.

"O kadar hayat dolu ve cıvıl cıvılsın ki bu hallerin çok hoşuma gidiyor. Seni böyle tatlı ve güler yüzlü görmek, içimi neşeyle dolduruyor."

Eylül sıcacık bakışlarla aşkından deli olduğu adamın yanına giderek ona kocaman sarıldı ve boynuna öpücükler kondurmaya başladı...

"Hımmm, bunu yapmaya devam edersen galiba soyunmak zorunda kalacağız."

Eylül, Emre'nin kokusuyla büyülenmiş bir halde mırıldanarak "Ama ne yapayım, çok hoş kokuyorsun," dedi. Daha sonra istemeden de olsa dudaklarını ayırarak "Neyse, hakkımı akşama saklayayım," dedi.

Emre'nin neşeli kahkahalarını duyunca ise muzip bir şekilde göz kırparak kapıya yöneldi. Tam çıkacaktı ki Emre'nin uyarı dolu sözlerini işitti.

"Lütfen ayaklarına bir şeyler giy. Sürekli yalın ayak geziyorsun."

Eylül çıplak ayaklarına baktıktan sonra kafasını sallayarak, kedili terliklerini giydi.

"Tamam mı sahip?"

"Eylül!"

Eylül kıkır kıkır gülerek kapıya yürürken kalçalarına inen şaplakla muzip bir çığlık attı.

"Yaaa çok kötüsün."

"Hadi konuşma da yürü çabuk..."

İki sevgili el ele merdivenlerden inerlerken Eylül binbir türlü muzipliklerle Emre'yi güldürüyordu. Kahvaltıdan sonra birlikte otoparka yürümüşler, Eylül Emre'yi yolcu ettikten sonra bir süre bahçede oyalanıp eve girmişti...

Emre oturduğu yerde arkasına yaslanırken hem yorgunluktan, hem de ne yapacağını bilememekten dolayı sıkkındı. Akşama kadar yoğun bir şekilde çalışmasının yanı sıra birçok farklı güvenlik şirketinden gelen adaylarla görüşmüştü. İşin kötüsü aynen Can'ın söylediği gibi gelen adayların çoğu benzer şekilde yakışıklı ve gençti. Ayrıca gelen adayların hiçbirinin CV'si, o Hollywood starlarını andıran herif kadar da iyi değildi. Ne yapacağını bilemez bir halde bu düşünceler içerisinde boğulmuşken içeriye Can girdi. Kafasını kaldırıp Can'ı görünce "İyi ki geldin," dedi. "Şu kodlara bir baksana. Bir yerlerde hata yapıyorum ama kafam o kadar dolu ki odaklanamıyorum."

Can, Emre'nin karşısındaki koltuğa oturduktan sonra laptop'ı kendisine doğru çevirdi ve incelemeye başladı. Yaklaşık on dakika kadar sonra hatayı düzeltip başını kaldırdığında, "Hayırdır dostum," dedi. "Sen bu kadar basit bir hata yapmazdın."

Aşkın Dayanılmaz ÇekiciliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin