42. BÖLÜM

337K 8.7K 1K
                                    

Eylül, Emre'nin sözlerini duyunca sevdiği adama daha da sıkı sarıldı. Kendisini oldukça huzurlu hissettiği o güvenli kolları o kadar çok özlemişti ki...

"Canım, güzelim, benim hassas sevgilim. Hepsi geçecek inan bana. Eski mutlu günlerimize geri döneceğiz ve bu yaşananların hepsini unutacağız."

Eylül uysal bir şekilde kafasını salladıktan sonra Emre'nin gözlerinin içine bakmaya başladı. O gözlerdeki aşkı, sevgiyi, şefkati görmemek mümkün değildi. Bir süre sonra parmaklarının ucunda yükseldi ve adamın dudaklarına sevgi dolu bir öpücük kondurdu. Emre ise bu öpücükle iyiden iyiye coşarak, ellerini Eylül'ün saçlarının arasına daldırmış ve onu tekrar öpmeye başlamıştı...

"Hımm, bu tatlı dudakları çok özlemişim..."

Eylül bu söz üzerine tebessüm etti. O da en az Emre kadar özlemişti.

"Ben de çok özledim ama geri dönmeliyiz. Uzun zamandır ortada yokuz, ayıp olmasın..."

Emre kendini zorlukla geri çekebildiğinde, "Ayıp olmasını düşünecek halde miyiz?" dedi. "Ne kadar zamandır birbirimizden ayrıyız, eminim bu durum anlayışla karşılanacaktır. Sevdiği kadının pırıl pırıl parlayan gözlerine bakarken elini uzattı ve "Hadi gel," dedi.

Birbirinden kopamayan iki âşık eve doğru yürürlerken tekrar nefes almaya başladıklarını hissediyorlardı.

"Abi nerelerdeydiniz? Size baktım ama göremedim."

Sıla, abisi ve Eylül'ü el ele görünce bir anlık heyecanla ne diyeceğini şaşırmış bir halde konuşmaya başlamıştı.

"Ceviz ağacının oradaydık..."

"Sıla'yla bizim ağacımız. O ağacın o kadar çok anısı var ki..."

Emre, Murat'a ters ters baktıktan sonra bahçedeki koltuklara oturdular.

"İnanamıyorum Eylül, yoksa barıştınız mı?"

Eylül heyecanlı bir yüz ifadesiyle kulağına fısıldayan Damla'ya gülümseyerek "Galiba öyle," dedi.

"Galiba mı? Nasıl yani?"

"Bilmiyorum Damla, kafam çok karışık..."

İki kız birbirlerine bakarlarken bir an sonra Murat'ın neşeli konuşmalarına kulak kesildiler...

"Sıla bahçedeki ağaçların tepesinden hiç inmezdi ama favorisi bahçenin sonundaki o kocaman ceviz ağacıydı. Defalarca o ağaçtan düştü ama yine de akıllanmadı."

Sıla bu sözler üzerine itiraz etmeye başladı.

"Resmen uyduruyorsun Murat. Sadece bir kere düştüm. Zaten onun sebebi de sendin."

"Ben miydim?"

Sıla kendinden emin bir şekilde "Evet sendin canım," dedi. "Hatırlamıyor musun, yine beni kovalıyordun ve ben de senden kaçmak için tırmanırken kayıp düşmüştüm."

Murat, "Peki bana söylediğin o sözü de hatırlıyor musun hanımefendi?" diye sordu bozuntuya vermeyerek. "Genellikle ağzından çıkanı kulağın pek duymazdı."

"Sanki senin çok duyardı da..."

Onlar bu şekilde tartışırlarken Emre, Eylül'ün kulağına eğildi ve "Şunların haline bak, evlendiler ama hala aynı tantana," dedi.

"Boşver, onlar birbirlerini seviyorlar..."

Emre, Eylül'ün çok özlediği o yemyeşil gözlerinde kaybolurken kolunu kızın omzuna atarak onu kendine doğru çekti.

Aşkın Dayanılmaz ÇekiciliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin