3. BÖLÜM

577K 16.6K 1.2K
                                    

Şarkı: Bebe Rexha - I Got You

Ailesinden ayrılmak Eylül için tahmin edemeyeceği kadar zor olmuştu. Hava alanında dakikalarca birbirlerine sarılıp gözyaşı dökmüşlerdi. Eylül ilk defa ailesinden ayrılıyordu ve hiç bu kadar zorlanacağını düşünmemişti. Artık yepyeni bir hayata başlıyordu. Bir yanı üzgün olsa da yüreğinin derinliklerinde yeni bir hayata başlayacak olmanın verdiği heyecan vardı.

İstanbul'a döndüğü o hafta inanılmaz yoğun ve hızlı geçmişti. Yeni evinin temizlenmesi, gerekli eşyaların alınması epey zamanını almıştı. Neyse ki bu süreçte Damla yanındaydı ve ona her anlamda destek olmuştu. İki kız aynı şehirde yaşayacak olmaktan ötürü inanılmaz mutlulardı ve her ne kadar yorucu bir hafta geçirmiş olsalar da hiç şikâyet etmemişlerdi.

İşe başlamadan önceki gün Eylül evine alıcı gözlerle baktığında, her şeyin içine sindiğini düşündü. Yeniliklere uyum sağlaması biraz zaman alsa da yeni evine içi ısınmıştı. Geriye tek bir şey kalıyordu. Tüm benliğiyle yarına konsantre olmalı, ilk iş günü için kendini ruhen hazırlamalıydı. Bunun yanı sıra bir yandan da ne giyeceğini, saçını nasıl yapacağını düşünüyor ama ondan da öte CKA'in sahibiyle karşılaştığında nasıl davranması gerektiğine karar vermeye çalışıyordu. Bir hafta önce aralarında geçen tatsızlıkları yok sayıp hiçbir şey olmamış gibi mi davranmalıydı yoksa...

Düşünceler içerisinde dolabını açtığında kıyafetlerini incelemeye başladı. Siyah, kumaş bir pantolon ve beyaz ya da krem rengi bir gömlek veya şifon bir bluz giyebilirdi ama onun gözü kırmızı, askılı elbisesine takılı kalmıştı. Canı sıkkın olduğunda ya da kendini berbat hissettiğinde genellikle kırmızı rengi tercih ederdi. Bu şekilde daha canlı ve dinamik hissetmeye çalışır ve genellikle de başarırdı.

"Fakat moralim bozuk değil ki," diye mırıldandı elbiseyi askısından çıkarıp üzerine tutarken. "Sadece gerginim..." Beyaz mobilyalarla döşenmiş odasının içinde yürüyüp Damla'yla birlikte aldıkları otantik boy aynasının önüne geldi. Elbise diz seviyesindeydi. Askıları kalın, yakası genişti. Belinde siyah, ince bir kemeri vardı. Daha önce birçok kez bu elbiseyi giymişti ve ilk iş günü için uygun olabileceğini düşünüyordu.

Üzerindekileri hızlıca çıkardıktan sonra kalem elbiseyi giydi ve kemeri belini çok sıkmayacak şekilde bağladı. Aynadaki aksini beğenmişti fakat üzerine siyah ceketini giymesinin çok daha iyi olacağını düşünüyordu. Görünümünün her zamankinin aksine biraz daha resmi olmasını istiyordu.

Kıyafetiyle ilgili diğer detaylara da karar verdikten sonra derin bir soluk verdi ve kendini yastıklarla dolu yatağının üzerine bıraktı. Bakışları tavanda gezinirken, "Bu sefer saçıma fön çektirmeyeceğim," diye mırıldandı. En sevmediği şeylerden biri de kuaföre gitmekti. O hiçbir zaman saatlerini kuaförlerde harcayabilen bir kız olmamıştı. Neden bu şekilde olduğunu hiç bilmiyordu ama kuaför ortamlarında aşırı geriliyor, bekleme süresi uzadıkça cinnet geçirecek gibi oluyordu.

Bir süre sonra kapının sesini duyunca yattığı yerde doğruldu ve hızla odadan fırladı. Kapıyı açtığında üzerinde spor taytı ve göbeğini açıkta bırakan beyaz spor bluzuyla ona gülümseyen Damla'yla göz göze geldi.

"Hellooo!" diye cıvıldadı Damla.

"İyi ki geldin," dedi Eylül. Kapıyı sonuna kadar açıp kızın geçmesi için yol verdi.

Birlikte salona geçtiklerinde Damla, "Gördüğüm kadarıyla heyecan dorukta," dedi muzip bir gülümsemeyle. Bir yandan da tepesinde topladığı sarı saçlarını düzeltmeye çalışıyordu.

Eylül kendini 'L' şeklinde gri koltuğun üzerine bıraktı. Derin bir soluk verdikten sonra "Öyle ne yazık ki," dedi. Yanına oturan arkadaşına döndü. "Düşünmemeye çalışıyorum ama resmen diken üzerindeyim."

Aşkın Dayanılmaz ÇekiciliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin