1

4.2K 318 74
                                    


Sehun yedi yaşına bastığında dadısı dikkatle onu dizine oturtmuştu. O zaman Sehun kendisine ne anlatacağını biliyordu. Herkes gibi ait olduğu hanedana dair en ince ayrıntısına kadar öğrenme ve sorumluluklarının bilincine varma zamanıydı. Hava soğuk, rüzgâr yağmurla karışık şiddetle penceresine vururken dadının anlattıkları ona ninni gibi gelmişti. Kendi soy ağaçları hakkında ki efsane birer folk hikayelerini andırıyordu.

Çok uzun zaman önce ejderhaların olduğunu öğrenmişti ilk. O gece, 'bende ejderha istiyorum' diyerek nasıl ağladığını hatırlıyordu. Abisi Suho gelip de "Büyüyünce benim olan ejderhalardan bir tanesini sana vereceğim," sözünü vermeseydi eğer, tüm gece ağlamaya da devam ederdi. Sonra sanıldığının aksine ejderhaların sadece cinsiyetsiz olmadıklarını, belli bir güce hizmet ettiklerini söylemişti ince ses. İnanması zor olsa da cinsiyetli olanların belli yaşa geldiğinde insan görünümüne geçiş yapabildiklerini ve hatta onların soylarının da tam buradan geldiğini dadıları defalarca üstünde durdurarak küçük çocuğun bu fikri kavramasını sağlamıştı. Herkes buna inanıyordu. O zaman ki küçük Sehun için bunu anlamak elbette çok zor olmuştu. Bir yerden sonra gördüğü her insana, ''Ben Ejderhayım'' demeye bile başlamıştı.

Yaşı biraz daha arttığında daha ayrıntılı bilgiler karşısına çıkmıştı.

Kadın ejderha olan atalarından Lexa, diğer atası Brawley tarafından hamile kaldığında büyük bir soyun başlangıcı oldu. Aralarında ki aşk o kadar büyük ve destansıydı ki kitaplara bile konu olmuştu.

Fark edildiği gibi her hikâyenin ortasında bir 'ama' gelir. Bu hikâyenin 'ama' yerine burasıydı.

Hanesinde ki herkes için geçerli olmasa da ejderhalar üzerinde özel bir güçleri oluşmaya başlandı. Bu kadar büyük bir güç elbette bir şeylerin ters gitmesine sebep olacaktı. Onların soylarının yok olmasının en büyük sebebi olarak da bu gösteriliyordu. Ejderhalar hiçbir zaman evcil bir hayvan değildi ve onları evcilleştirmek doğaya büyük bir darbe vurmaktı belki de. Son görünen ejderhanın üstünden o kadar uzun zaman geçmişti ki, artık diğer insanlar onların sadece birer efsane olduğunu inanıyor ve hikayelerinde kötü canavar olarak kullanmaktan öteye geçmiyordu.

Sehun onlardan biri olup olmadığına pek emin değildi, uzun zaman önce soylarından bazılarının ejderhalar üzerinde kontrolü olmuş olsa bile bunların hepsinin geçmişte kaldığı da bir gerçekti. Bu yüzden Suho'nun bu hayalin peşinden gitmesi ve bunu yaparken onları zor durumda bırakacak en ufak hareketi, Sehun'u sadece sinirlendiriyor ve endişe tohumlarının tüm vücudunda yayılmasına sebep oluyordu.

İkisi birlikte bilinmeyen denklem gibiydi Sehun'a göre. Suho çözülmesi en zor matematik sorusu olsa da hiçbir zaman kesin bir çözümü olmuyordu. Her seferinde bir başka teorem ile ona yaklaşılsa da onu anlamak zordu, çünkü Suho ile arasındaki en büyük fark da hiç kuşkusuz buradan geliyordu. Sehun olaylara çoğu zaman daha gerçekçi yaklaşır ve duygularını daha çabuk kontrol ederdi. Duyguların aklın önüne geçmesine izin vermemeye çalışırdı ama Suho öyle değildi. Ani kararlar verir ve her zaman büyük bir öfke problemi yaşardı. Ama bu onun aklını hiç kullanmadığı anlamına da gelmezdi. Bazen Sehun'u kendine hayran eder, bazen de sadece kendinden uzaklaştırırdı. Bu da o zamanlardan biriydi.

Önünde ki yemekle oynamayı bırakıp yavaşça başını kaldırdığında Dietrich' ı koca tavuğu eliyle parçalayarak ağzını attığını gördü ve görüntü karşısında mimiğini oynatmamak için hemen başını tekrar öne eğdi.

Dietrich atından indiğinde uzun boyu ve yapılı vücuduyla gerçekten korkutucu görünüyordu. Siyah, uzun saçlarını arkadan toplamış ve etrafa attığı bakışlarla yaydığı aurasıyla buranın en güçlüsü benim diye bas bas bağırıyordu sanki. İtiraf etmek gerekirse yüzünde ki onca siyah boyaya rağmen yakışıklıydı da ama şimdi o görüntüsü yemek yerken değişmişti. Zayıf noktası belki de buydu. Bütün yemekleri aynan da nasıl ağzına soktuğunu Sehun kesinlikle anlamıyordu ve midesi bulanıyordu. 'Barbarlar' içinden tekrar ve tekrar söyledi. Hiçbir görgü kuralıyla tanışmamıştılar bile.

Fire and Blood // sekaiWhere stories live. Discover now