Monsta X - One Shots [Smut]

7. IM : "Hitap Problemi" (Bonus)

'Bonus' hikayeler Monsta X fluff Oneshot kitabındaki oneshotların bir nevi devamı niteliktedir.

İyi okumalar :)

**

"Güzelim?"

"Efendim canım?"

"Çok mu beğendin sen buranın dondurmasını?"

"Evet.... çok beğendim. Niye?"

"Gel buraya.... tüm yüzüne maske olarak sürmüşsün oradan anladım."

"Hadi ya.. düzgün yemeye çalıştıkça battım demek ki..." sabit durup ağzını silmesini bekledin. Bir an durup gözlerine o anlamlı bakışıyla baktı.

"Aslında tüm vücudunu sosla kaplasak ve ben seni yesem... yavaş yavaş..." sözleri ve söyleyiş tarzı bacak bacak üstüne atma ihtiyacı yaratıyordu içinde. İçindeki onun çağrısına acil cevap veren hormon göçü seni kontrol altına alıyordu.

Changkyun cidden becerikli bir insandı. Evdeki tamirattan,bilgisayardan,yemekten iyi anlıyordu. Bir becerisi de yatak odası hakimiyetiydi. Aranızdaki iletişimde seni hareketlendiren ne varsa sakin sakin gözlüyordu ve sonra başbaşa kalınca eşsiz bir aranjman halinde sana sunuyordu. İlk kez birlikte olduğunuzda bu onun ilkiydi. Yani öyleymiş. O kadar kendinden emin ve becerikliydi ki mutlu etme konusunda, sen de onu çapkın sanmıştın. Ertesi gün bu dondurmacıya gelmiştiniz ilk kez. O gün sen yiyememiştin. Çünkü sana 'Dün gece benim için ilkti, bilmem gereken birşey var mı?' diye sormuştu. Şaka mı yapıyor diye ifadesini izlemekle geçmişti günün.

Bugün artık neredeyse birinci yılınız dolacaktı. Ve sen ilk kez buranın dondurmasını tatmıştın. Resmen kase kase yemiştin. Enfesti. Ama dağınık yiyordun.

Lezzetliyse insan böyle yer bence.

Changkyun'un sözlerinden sonra sakinleşip kasaya yöneldin. Oppalığını ortaya koydu, seni belinden seksi bir şekilde sarıp kolunun altından kasaya kadar uzattığı kartıyla o ödedi. Şifresini de kulağına fısıldayarak söyledi. Son numaradan sonra hafifçe kulak memeni ısırmıştı. Çok saçma geliyor kulağa ama senin hassas yerin orasıydı galiba. Nefesini boynuna verip erkeksi karizmatik kahkahasını atarak çekildi. Kartı alıp cüzdanına geri koydu. Elini tutup dükkandan çıkardı. Kendine bir araba almıştı. Yüksek olması hoşuna gidiyordu. Ne zaman arabaya binseniz yol boyu gülümsüyordun.

"Ne demek sen benden büyüksün? Şu ifadene bak! Sen küçücük bir kızsın (ismin). Lokma kadar. Lokma dedim de... beni acıktırıyorsun güzelim..." ışıklarda eli bacağının üstünü buluyor ve eteğinin ucundan içeri daldırıp iç bacağını tırnaklarıyla huylandırıyordu.

Eğer elini elinin üstüne koyarsan ne yapar biliyordun. İnadına elini yukarıya, en yukarıya, kadınlığının bariz ispatına götürür, adını yakarışlar halinde inleyene kadar onunla oynardı. İtiraz ettiğin her seferde itirazını, yalvarıp daha fazlasını istetmeye bayılıyordu. O hormonları tarafından kontrol edilen bir ergen değildi, hormonlarını yöneten genç bir beyefendiydi. Bu da onu karşıkonulmaz biri haline getiriyordu.

Yol çalışması yüzünden yol aktarması vardı ve trafik yoğundu. Eve gidip bu akşam paralı kanalda yayınlanacak bir filmi yakalayacaktınız. Somurttun.

"Güzelim,oppan sana o filmi izletecek. Merak etme,tamam?" usulca kafanı salladın. Gülümsedi.

Çantanı çapraz takmıştın ve hala üzerindeyken emniyet kemerini takmışın. Batınca çıkarayım diye kıvrandın. Zorla da olsa çıkarıp arkaya attığında Changkyun her zamanki gibi kapıları kilitledi. Yoğun trafikte biri kapıyı açıp da çalmasın diye. Önlem alırdı her zaman, her konuda. Sen arkaya döndüğünde eli birden çamaşırının kenarından içeri süzüldü. Ani olarak adını inledin. Ağzını açtığında kızgın bir eda amaçlamıştın ama daha çok erotik bir şey çıkmıştı. Sırıttı.