18. Kihyun : "Dertkıran Öpücüğü" (Bonus)

1.3K 48 6
                                    

'Bonus' hikayeler Monsta X fluff Oneshot kitabındaki oneshotların bir nevi devamı niteliktedir.

İyi okumalar :)

**

Kihyun'un sana sık sık Dertkıran'ım diye hitap etmesi hoşuna gidiyordu. Ona huzur ve rahatlık sunabiliyor olmak seni çok mutlu ediyordu çünkü. Garip bir şekilde; ne zaman neye canı sıkılsa bunu hissediyordun. Nasıl yardımcı olacağını çözüyor ve onu gülümsetiyordun.

Ne kadar harika olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Saçma bir şekilde kendini geliştirme çabasındaydı. İhtiyacı olmayan türde geliştirmeler; kas, aegyo falan gibi. O somurtsa bile hoş somurturdu. Kaslar da sana göre abartıydı.

***

Bu kez sıkıntısı ne anlamıştın.

Yani tabi... fazlasıyla anlıyordun onu. İşin ucu sana da dokunmaktaydı.

Altı çift göz her yaptığınızı takip etmekteydi. Kihyun bazen seninle uyuyakalıyordu odasında. Odayı üç diğer arkadaşıyla paylaştığı için diğerleri de diğer odaya gidip oradaki arkadaşlarının yanında uyuyorlardı. Size ayıp olmasın diye.

Onlara ayıp oluyordu ama aslında...

Bazen herkes evden çıkıyordu; bilirsin. Gündelik koşuşturmacalar. O zamanlarda Kihyun ile evin tadını çıkarıyordunuz. Ve birbirinizin.

Sen ona ne zaman 'şef' desen gözlerini kapatıp kafasını öne eğiyor ve sana "Bu kadar fazla tatlı olmanı yasaklamak istiyorum..." diyordu. Bu artık aranızda bir nevi anahtar kelimeydi. Anlamı da belliydi;

Seni arzuluyorum...

Çocuklara ayıp etmek istemesen de sen de başbaşa kalmak istiyordun. Kihyun'un piknik matını aldın ve salondaki iki tane koca yastığı. Bir de polar battaniyeyi sırtlandın. Wonho'nun uykusunda gaz çıkarmasının eşliğinde Kihyun'a kaş göz edip onu da çıkardın evden. Asansöre bindiniz. Çatı katı düğmesine bastığında sana soran gözlerle baktı. Sadece sırıttın.

Çatı katına vardığınızda yüklerinizle yarım katlık bir merdiven daha çıkıp çatı katı kapısını açtınız. Kapıya tokanı sarmıştın. Peşinizden gelirlerse anlayıp girmesinler diye.

***

"Sanırım en doğru gecede buraya geldik bebeğim.." dedi.

Ona has gülümsemesiyle gökyüzünü işaret etti. Yıldızlar çok berrak ve çok yakında duruyorlardı sanki. Kihyun seyre dalmışken sen de matı yere serdin. Ardından yastıkları koydun. Polar battaniyeyi de serdin. Size bir yatak yapmıştın. Sarılıp, sevişip uyuyun diye. Kihyun yatağa baktı.

"Ellerine sağlık birtanem... yıldızlardan oluşan bu battaniyenin altında bir de yanımda sen varken hiç üşümezdim ama bu pembe polar battaniye de güzelmiş." deyip gamzelerini çıkara çıkara güldü. Ne kadar ekstra olduğunu fark etmişti o da.

Uzanıp onu öptün. Elleri saçlarından üzerindeki elbiseye hareket ediyordu. Derhal konuya girmek pek sizlik değildi. En dar zamanda bile bir tören gibi girizgah evresini tamamlardınız. Ama üç haftadır başbaşa kalamamış olmak canınıza tak etmişti.

Yatağın üstünde ayaktaydınız. Sen onun eşofmanını indirdin. O da elbiseni. Geri kalanı ise birden oldu. Artık çıplak vücuduna bayılıyordun; Kihyun'un kendisine bayılıyordun esasen. Her anlamda mükemmeldi senin için.

Sana uzanıp çıplak vücudunu tek eliyle boydan boya sevdi. Hatlarının hizasında dolanan eli sonunda zevk butonuna cesurca ilerlemişti. Seni ovalarken içine öylece düştüğün çıkmazda Kihyun'un koluna sarıldın .

Parmakları önce butonu okşamış,sana klitorik orgazmı yaşatmış,ardından yavaşça içine girmiş ve sana diğer süslü isimli orgazmı sunmuştu. Öyle harikaydı ki elini itip onun üstüne çıktın. Kihyun'un sertliği çoktan seni selamlamaya geçmişti. Onu tutup içine doğrulttun ve yerleştin.

Kihyun gıtlaktan inlemişti. "Senden uzaktayken elime mahkum kalmak ne zor... senin sıkılığın,sıcaklığın... harikasın... hep." dedi.

Yanında gülümsüyor,kikirdiyor,aslında sadece yanında varolman bile yetiyordu onu bitirmek için. Düşünceleri senle doluyordu. Senle uyumayı,uyanmayı,elele olmayı ve bazen de sevişmeyi hayal ediyordu.

Hayallerini zaman zaman gerçekleştirebiliyordu da; sadece çocuklar son zamanlarda hep evdeydi.Sen de yurtta kalıyordun. Kihyun'un önlük giymesi yüzünden zor zamanlar geçiriyordun. Zaten her yönden tertipli olması ve önceki başarılı performansları seni hatırladıkça çıldırtıyordu. Bir de canı yandıkça çıkardığı sesler, korkunca çıkardığı sesler.... inlemeyi kesmiyordu da.

Sen keyifle yıldızdan battaniye altında Kihyun'un mükemmel boyutlarını içindeki gizli hazine odasına kabul ederken yaşadığın zevkin bir tarifi yoktu. Kihyun ellerini vücudunda gezdirirken birden durup yüzünü göğüslerine gömdü. Kolları yavaşça beline dolandı. Birden yuvarlanıp seni altına aldı. O pozisyonda seni sıkı sıkıya sararken içine önce yavaş sonra da hızlı ama hep sert darbelerle hareket etmekteydi. İnlemelerindeki zevk aşırı yüklenmesi sebebiyle oluşan kekelemeler seni çok iyi hissettiriyordu. Ona zevk verebiliyor olman,ondan son derece zevk alman muhteşemdi. Adını tane tane,sanki diline hakim bir havada telaffuz ederek inlemesi ise seni daha da kıvrandıran bir unsurdu.

Dudakları boynuna aşk izleri bırakırken senin ellerin de onun sırtında,saçlarında ve,kasılmaların sıklaştıkça,kalçasında dolanıyordu. Sen kalçanı havalandırarak inlemeye başlayınca Kihyun hızlandı,canın yanar mı bilemediği için yarım yarım hareket ediyordu. Sen daha fazlası için yalvarıp kalçanı havalandırınca tüm uzunluğunu sundu sana. Gözlerin geriye yuvarlanıp ciğerlerindeki hava çığlığımsı seslere dönünce kendini tutmaya çalıştı. Senin zevk alman ona ayrı bir zevk eriyordu. Sen sıcak ve sıkıydın. Kihyun ismini belirsiz inlemelerinin arasında duyarken bu zor olmaya başlamıştı.

Kihyun seni tanıyordu.

Bir eliyle çanani tutup ona bakmanı söyledi. Sen onun gözlerine baktığında ise sana aldığı zevkin boyutlarını apaçık belli eden bakışları ve ifadelerini serbest bıraktı. Gözgöze geldiğinizde zevk doruktaydı. 'S**tir!' dediniz senkronla. Ve aynı anda doyuma ulaştınız. birkaç dakika sonra Kihyun yanına yuvarlanıp gökyüzüne baktı. Sen de domestik bir iç güdü ile ona sırnaşıp nefesini düzenlemeye çalıştın.

Gökcisimlerinin yansıttığı ışıklarla mükemmel profili aydınlanıyordu. Bilinciniz size geri dönünce Kihyun seni göğsüne yatırdı ve başını öptü.

"Dertkıran'ım... sen hep beni mutlu ediyorsun,söyle bana,oppan da bu konuda,en azından senin onda birin kadar başarılı olabiliyor mu?"

Bak yahu... bu anda bile centilmen. Seviyordun onu. Sevmek zorundaydın. Onu sevmek üzere doğmuştun. DNA'nda vardı bu. Ona sıkıca sarılıp birkaç dakika öylece gece göğünü izledin ve tekrar üzerine çıktın.

"Her zaman,her seferinde, her gün,her göz kırpışımda.... Sana aşığım Yoo ..."

"Bir ara seninle paylaşayım şunu..."

"Neyi oppa?"

"Soyadımı... eminim sen onu da muhteşem taşırsın. Kalbimi anlamlandırdığın gibi soyadımı da anlamlandırırsın ...hm?" Elini uzatmış omzunu okşuyordu. Sen üstteydin ama hakimiyet hep ondaydı.

Evin direği olma konusunda ciddiydi.... fiziksel koşullara sahipti de ....

**

Kihyun'u sevmemek ne mümkün.

Sağlık,sevgi ve macera dileklerimle,

D.

Monsta X - One Shots [Smut]Where stories live. Discover now