26. Bölüm

102K 5.5K 641
                                    

Keyifli okumalar 🎈

___

Oturduğum sıradan kalkıp kantine doğru gitmeye karar verdim. Oturmaktan artık bacaklarım ağrımıştı. Sabahtan beri test çözmüş ve konu tekrarı yapmıştım. Kafam dolu diye dinlemediğim derslerin acısı şimdi çıkıyordu sanırım. Cüzdan taşımayı sevmediğim için parayı arka cebime atıp çıkarken kantine doğru yürümeye başladım. Kantine girdiğim gibi gözlerim ona çarparken umursamamaya çalışarak sıraya girdim. Anonimden konuşmamızda benden hoşlandığını öğrensem de son olaydan sonra konuşmayacaktım.

 Neyse ki çok uzun değildi. Tostum ve çayımı alıp Kardelenlerin masaya geçerken adımın seslenilmesi ile durdum. Geçen ki çocuk olduğunu görüp şaşırdım. Daha adını bilmediğimi hatırlayıp utanırken konuştum.

 "Efendim?" 

Önümde dururken boyunun uzun olması nedeniyle kafamı biraz kaldırmam gerekmişti. 

"Sonunda buldum seni. Adını öğrenene kadar canım çıktı." 

Sahte bir sitemle konuşurken gözüme samimi gelmişti. 

"Kusura bakma ya. Ben daha adını bile bilmiyorum." 

Bir anda seslice gülmesi ile kantindekilerin bazılarının bize döndüğünü hissetmiştim. Onun da gözlerini kaçırmadan yanıma geldiğinden beri bizi izlediğini.

" Evet evet. Gerçekten çok kırıldım bu duruma. Çok ayıp ettin. Telafi edersin diye düşündüm bende. " 

Anlamamıştım.

"Nasıl? Önce bir adını mı söylesen acaba sen?" 

Elini uzatıp gülümsedi. "Burak" 

Bir elimde çay bir elimde tost varken nasıl elimi uzatmamı bekliyordu bu? Fark edip çayımı eline alırken boşta olan elimi uzattım. 

"Arya. Gerçi öğrenmişsin zaten sen. Memnun oldum. Ve cidden kusura bakma." 

"Sorun değil."

 Elimi hâlâ tuttuğunu fark edip geri çekmek için hamle yapacakken çıkan yüksek sesli irkilip oraya döndüm. Kapıyı çarpıp çıkan Ata ile elimi çektim. Çayımı Burak'tan alıp vedalaşırken masaya geçtim. Kardelen ima ile bakarken bir yandan da ortama belli etmemeye çalışıyordu. Sonra konuşacağız işareti yapıp muhabbete dönerken bende tostumu yemeye başladım. Soğumuştu bile. Zar zor bitirip çöpünü atarken beraber konuşarak yukarı çıkmaya başladık.

 Dün konuştuğumuz her şeyi baştan sona anlatırken onun da şaşırdığını ve çok mutlu olduğunu görmüştüm. Bu çocuğun dengesiz halleri gerçekten deli edecekti beni. Gelip söylemiyordu da. Konferans salonunda olacak etkinliğin duyurusu ile oraya doğru giderken onların sınıfının da çıktığını gördüm. Hocanın seslenmesi ile herkes kendine göre bir yer bulup otururken en sona kalan bize yan yana koltuklar kaldığını gördüm.

 Kardelen uç tarafa geçip bana ortayı bırakırken mecbur yan yana oturmak zorunda kalmıştık. Bana bakan Ata'ya yandan bir bakış atıp yerime otururken sahneye odaklanmaya çalıştım. Hocanın anlattığı etkinlik hoşuma gitmişti. Oynayacak öğrenciler ararken katılsam mı diye düşünmüyor değildim. Emin olmasam da elimi kaldırırken hoca gülümseyip beni yanına çağırmıştı.

 "Aryacım katılmana çok sevindim. Sınavdan dolayı gelmezsiniz sanıyordum. Başrol kızın sen olmanı istiyorum. Hem kafamdaki karaktere de uygunsun. Bir tek başrol erkek kaldı." 

Burak nerden çıktığını anlamadığım bir şekilde aniden hocanın yanına gelirken gönüllü olduğunu söyledi. Şaşırıp onlara bakarken hoca emin olamıyor gibiydi.Ata'nın burnuma dolan kokusuyla ona dönerken bize bakıp hocaya döndü. 

" Hocam ben olurum. " 

Hoca gülümseyip ona döndü. 

"Atacım aslında Burak gönüllü olmuştu ama. Karakterin tipi olarak sen daha uygunsun gibi gözüküyor. Burakcım sana da başka bir rol vermeyi düşünüyorum. Sorun olur mu? "

 Burak suratı asılsa da belli etmemeye çalışıp sorun olmadığını belirtirken Ata'nın ona attığı gülüşteki anlamı tek ben fark etmiş olamazdım sanırım.

🌙

Basketçi |                                              Yarı Texting/ TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin