6

19.5K 1.4K 593
                                    


Hoseok'u Jungkook ve arkadaşlarının yanında gördüğünde kaşlarını çattı Lisa. "Cidden mi?" Diye mırıldandı kitaplarını dolabına yerleştirirken.

Telefonu çaldığında şortunun cebinden telefonunu çıkarıp arayan kişiye baktı.

Seokjin.

Derin bir nefes verdi. Tayca bir şekilde, "Ne var abi?" Diye konuşmaya başladığında telefonun ardında ki kişi güldü.

"Hepimiz seni çok seviyoruz!" Telefondaki sadece abisi değildi. Tayland'daki ailesi, arkadaşları ve tanıdığı bütün herkes.

Lisa heyecanla dondu.

"Lisa! Çok yol kat ettin annecim! Seninle gurur duyuyoruz!" Lisa yutkundu.

"Herkes burda, senin aramak için toplandık! Müsait miydin?" Ağlamak üzere olduğunu fark edip öksürdü.

"Uh, şey... evet." Dediğinde Seokjin güldü. "Ağlama."

"Unnie! Seni çok seviyoruz! Okulda çok başarılmışsın! Nasıl Korece dersleri anlıyorsun anlamıyorum bir türlü!"

"Seni kıskanıyorlar kızım! Dersler Korece olduğu halde birinci olamıyorlar, sen koreceyi sonradan öğrenip dersleri takır takır geçtin! Hava yap biraz!" Mahallelerinden bir kadın olan Najwa Teyze'ye güldü. "Çok teşekkür ederim."

"Kızım, paran yetiyor mu? Sana elimizden geldiği kadar yardım ediyoruz. İşin var mı?" Babasının sesini duyduğunda dudaklarını büzdü. "Ah, evet. Evet her şey harika."

"Üniversite için bir şeyler var mı? Hedefin için müdürün seni yanına çağırdı mı?" Lisa yutkundu.

"Çağırmadı." Dedi mahçup bir gülümsemeyle yalan söylerken. "Yakışıklı Koreli çocuklar var mı?" Güldü Lisa Nina'ya. O da onun en yakın arkadaşıydı Tayland'daki. Fakat erken yaşta evlendirilmek zorunda kalanlardandı.

"Unnie! Hiç Koreli idol gördün mü! Yazın buraya geri gelirken, bana A.C.E'nin albümlerinden alır mısın! Sadece bir tane yeter!"

Lisa kafasını salladı. Burda o kadar da pahalı olan bir şey değildi. Ayrıca tanıdığı biri vardı, ondan daha ucuza getirebilirdi.

"Getiririm, Nuch."

"Seni seviyoruz, kardeşim." Dolabını kapatıp Seokjin'in sözüne gülümsedi. "Ben de sizi seviyorum."

"Aksanın bozulmuş, Tayca konuşmayı unutursan seni ayağımın altına alırım." Bu da başka bir teyzesiydi. "Tamam, tamam Pajaree Teyze." Dedi gülerken.

"Hepimiz seninle gurur duyuyoruz! Üniversite okuyacak ilk kız olacaksın bu mahallede!" Dedi en yakın ikinci arkadaşı Tina.

"Sizi seviyorum." Dedi Lisa ağlamaya başladığında. Telefondakiler gülmeye başladı.

"Ağlama! Yakışıklı çocuklar görecek!" Diye söylendi Nina. Yüzünü kapatıp tuvalete yöneldi Lisa.

"Ağlama kız. Üniversite kazan istiyoruz çünkü seni başımızdan sağmak istiyoruz. Yoksa biliyorsun, seni sevdiğimiz falan yok." Seokjin'di bu da.

Seokjin öz abisi değildi. Ondan oldukça büyük genç bir adamdı. Yıllar önce Tayland'a yolu düşmüş, ve onlarla kalmaya başlamıştı. Zaten Kore'ye gelip okuyabilmesinin en büyük yardımcısı da oydu. O olmasa, ailesini ikna eden de olmayacaktı.

"Doğru söylüyor, bütün kıyafetlerini ısınmak için sobaya attık. O kadar sevmiyoruz seni." Dedi Shisha Teyzesi.

"Dersim başlayacak." Dedi Lisa peçetelik göz yaşlarını silerken. "Sizi seviyorum."

"Kendine iyi bak!" Telefonu kapatıp derin bir nefes verdi. Gözlerini aynaya çevirip kendisine baktı.

Sonra gözüne bir şey çarptı.

Pisuvar?

Gözlerini kırpıştırdı. Kafasını çevirdi.

Gerçekten pisuvar vardı.

Yutkundu.

Şimdi aklında büyük bir soru vardı. Koreli kızlar pisuvar kullanacak ne yaşamışlardı?

Derin bir nefes verip kafasını aynaya çevirdi. Dudaklarını büzüp kendine baktı. Makyajını inceledi biraz, dişlerine baktı.

Sonra gülümsedi.

"GERİZEKALI LİSA ERKEKLER TUVALETİNE GİRDİN APTAL! APTAL LİSA!" Kendine bağırdı.

mposine  ✿ liskookWhere stories live. Discover now