27

14.3K 1.2K 369
                                    


Her şey boka sarıyor.

Yine.

Oturmuş ailesinden gezi için nasıl para istese diye düşünüyordu.

Oflayarak koltuğa uzanıp yüzünü buruşturdu.

"Ne oldu sana?" Diyerek geldi Jungkook. Koltuğa oturup kızın kafasına yastık attı. Televizyon kumandasını eline alırken yaramazsa sırıttı.

"Jungkook, uğraşma benimle."

"Ne oldu yine? Depresif Lisa ortaya çıkmış." Ofladı. "Ailemden gezi için para istemeliyim."

"İste o zaman."

"O kadar paraları yok." Jungkook kıza döndü. "Ne yapacaksın yani?"

"Bilmiyorum."

Önüne döndü. "Takma sen, git dersini çalış." Lisa ona baktı. "Nasıl takmayayım. Onlara nasıl bunu yapabilirim ki?" 

"Lisa," dedi sinirle. "Takma, git dersini çalış." Lisa derin bir nefes verdi. "Bana kahve lazım. Mutfakta kaldı mı?"

Kafasını salladı. Kendine kahve yapmak için kalkan Lisa üzerine Jungkook yüzünü sıvazladı. Stresle telefonunu kapıp odasına yürüdü.

Yürürken uzun süredir aramadığı kişinin adına bastı.

Kim YongSun.

Telefon çalarken, Jungkook odasına girip yatağına oturdu.

"Abla?" Ses gelmedi bir kaç dakika. "Ne istiyorsun Jungkook? Çabuk söyle, annemle babam burda." Derin bir nefes verdi.

"Para."

"Daha geçen ay gönderdim ya." Jungkook dudaklarını ıslattı. "Şimdi de lazım. Lütfen."

"Ne yapacaksın? Saçma şeylere mi harcayacaksın?"

"Hayır, hayır." Düşündü Jungkook. Ne söyleyeceğini de bilemiyordu. "Sadece çok ihtiyacım var abla."

"Annemle babam öğrenirse çok kötü olur." Jungkook alayla güldü. "Sana değil bana patlar zaten, korkma."

"Tamam, tamam göndereceğim. Ama lütfen, sen de biraz çabala."

"Görüşürüz abla." Sinirle kapattı.

Çabalaymış, doktor falan olmak istemiyordu.

Sinirle yüzünü sıvazladı. Sadece mutlu olmak istiyordu, ve o evde mutlu olmanın imkansız olduğunu biliyordu. 

Ablası da bunu bile bile orda durmaya devam ediyordu ve bu onu çok sinir ediyordu.

"Kook! BURAYA GEL!" Korkuyla yerinde zıpladı.

Salona doğru hızlı adımlar attı. Lisa büyük koltuğun üstündeki yastığı ve örtüyü göstererek, "Dün burda mi yattın?" Dediğinde kafasını salladı. "Sence?"

"Koltukta yatılmayacak." Yastığı ve örtüyü eline alıp yürümeye başladı. "Hey!" Dedi Jungkook şaşkınlıkla. "Ama orda uyumak çok güzel!"

"Salon her zaman temiz ve ferah durmalı! Orası uyumak için tasarlanmadı!"

"Burası benim evim! İstersem klozette uyurum!"

"Evin düzenini bozma! Yatılacak yer belli sıçılacak yer belli! O zaman hep beraber klozette uyuyalım yatağa sıçalım!" Jungkook gülmemek için dudaklarını büzdü.

"Gülme." Dedi Lisa sinirle.

Jungkook alt dudağını dişledi.

"BAK SENİ SALLANDIRIRIM!"

"Tek suçum salonda yatmak!" Kafasını salladı. "Bir daha olmayacak."

"Yatağım rahat değil!" Lisa çocuğun odasına girip örtüyü ve yastığı yatağa fırlattı.  İncelemeden geri çıktı.

"Elindekilerle yetin."

"Koltuğumu istiyorum!"  Derin bir nefes aldı.

"Yok öyle şey."

Oflayarak koltuğa oturdu. Ne kadar muhalefet bir kız olsa da, onunla yaşamak eğlenceliydi.

"Ders çalışacağım, ses yapma!"

"Hey! Yine mi?" Ofladı. "Bu gün bir şeyler yaparız diye düşünmüştüm."

"Ders çalışmak yerine başka bir şey yapabileceğimi nasıl düşünürsün?"

"Oturdum ve dedim ki, 'Bence artık ev arkadaşımı tanımam gerekiyor."

"Görüşürüz Kook." Odasına giren kızla dudaklarını büzdü. Sanırım kendisinin onunla yaşamaktan eğlendiği kadar o eğlenmiyordu.

Ofladı.

Bir anda çığlıklar yükseldi.

Lisa korkuyla odasından çıkıp Jungkook'a baktı.

Kook kapıya koşup açtığında Taehyung ve Jimin kapıyı açmış, hatta Taehyung çığlığın kızlardan gelip gelmediğini kontrol etmek için merdivene yaklaşmıştı.

"Soo! Sen misin!" Namjoon seslendi. Bir kaç dakika ses gelmedi.

Ardında hızla kapı açıldı.

"Namjoon! Taehyung! Gençler! Jennie..." Kız ağlarken konuşamıyordu bile.

"Ne oldu!" Dedi Lisa kapıdaki ayakkabılarını yalım yamalak ayakkabılarını ayağına geçirdi.

"Yardım edin!"

"Yardım edin!" Chaeyoung'un çığlığı da duyuldu. Herkes yukarı çıktı hızla.

"Kime ne oldu? Anlamadım ki!" Diye bağırdı Jimin korkuyla. Chaeyoung'un hıçkırık sesini takip ettiklerin, bayılmak üzere olan Jennie'nin koluna bez bastırdığı gördü.

"Siktir." Dedi Namjoon geri çekilirken.

Taehyung'un gözleri yuvalarından çıkarken, ne yapacağını bilemeden kızı kucakladı.

"Lan! Oğlum nereye!" Ayakkabılarını bile giymeden koşmaya başladı.

"Taehyung! Seni kan tutar! Yola bayılacaksın!" Lisa ağlarken korkuyla Jungkook'u ittirdi. "Peşinden git!"

"Koşun koşun!"

"Hastaneye gidiyor! Ayakkabı alın şuna!" Jae Teyze panikle kapıda beklerken, Taehyung'un korkuyla kucağındaki kızla koşusuna baktı bir kaç saniye. Tam önünden geçen çocuğun taşıdığı kızın bileğinden akan kanlar, Jae Teyze'nin soluğunu kesmişti.

"Jennie!" Kadın korkuyla kapıyı tuttu.

"Büyükanne!"

"Nereye gidiyorlar! Ne olur ona!" Namjoon korkuyla yutkundu. "Bir şey yok. Tamam mı? Sakın gelme peşimizden."

"Namjoon!"

"Büyükanne, kapıyı kitletme bana. Tamam mı?" Korkuyla kafasını salladı.

Jungkook merdivenden uçarcasına inip elinde ayakkabılarla Taehyung'a yetişmeye çalışırken, Jimin de ayakkabısını giymeye çalışırken koşuyordu.

"Kızlar, siz bekleyin. Arabayla gidelim." Namjoon'un sözü üzerine, Lisa kafasını sallayıp ağlayan kızlara döndü. "Sakin olun, tamam mı? Bir şey olmayacak, Taehyung ne yaptığını biliyor gibiydi."

"Hadi kızlar, çabuk kızlar!" Hepsi merdivenden inmeye başladı.

mposine  ✿ liskookWhere stories live. Discover now