23

16K 1.3K 952
                                    


"İyiyim Hoseok." Lisa telefonda konuşurken, Jungkook elindeki sandviç ile gözlerini ona dikmişti.

"Hayır hayır, yalnız değilim. Kook burda." Duyduğu ismiyle sandviç boğazında kalırken, nefes almak ve boğulduğunu da çaktırmamak için cebelleşmeye başladı. Bu lakabı ne zaman duysa bir şeyler oluyordu.

Çocuğun öğürmelerini duyan Lisa korkuyla arkasını döndü. "Kapatmam gerek, Jungkook boğuluyor!"

Çocuğa su getirmek için masaya koştu.

Jungkook suyu içerken gözlerini devirdi. "Niye boğulduğumu söyledin ki? Sadece kapatmam gerekiyor diyebilirdin." Diye mırıldandı.

Oflayarak çocuğun yanına koltuğa oturdu. Dudaklarını büzüp duvara baktı. Jungkook çok düşünceli göründüğünü fark ettiğinde, "Ne oldu bu Kedi'ye?" Diye sordu ayağıyla bacaklarını ittirirken. Lisa güldü.

"İş bulamıyorum."

"Ben de bulamıyorum. Çok ortak yönümüz var." Lisa ofladı. "Dalga geçme Jungkook. Paraya ihtiyacım var."

"Benim de var. Saçlarımı kestirmeye bile gidecek param yok." Uzun saçlarını arkaya attı. Lisa dönüp çocuğa baktı.

Uzun saç?

Ne zamandan beri Jungkook bu kadar iyi görünüyordu?

Önüne döndü hızla. Saçlarının uzunluğunun yüzünde hoş durduğunu hiç düşünmemişti.

"Dert etme, bulursun." Dedi Kook yaslandığı yerden. Lisa kafasını salladı. "Hı hı."

Uzun bir sessizlik oldu.

"Şey diyeceğim." Diye başladı Lisa konuya. "Sen bu gün geç gelecek misin?"

Jungkook kafasını salladı 'hayır' anlamında. "Artık gitmiyorum."

"Gitmiyor musun?" Dedi Lisa gülümserken.

"Evet, çok içip aptala dönmek yasak bana." Dedi gururla. "Bu harika!"

"Bakıyorum sevindin?"

Lisa omzuna vurdu çocuğun. Eskisinden daha yakın olmaları Jungkook'un hoşuna giderken, yakın arkadaş olmaları da sinirini bozuyordu.

"Hadi ama, arkadaşım adına seviniyorum. Artık pişman olmayacaksın." Al işte. Jungkook kafasını salladı. "Bundan sonra yaptığım hiç bir şeyden pişman olmayacağım."

"Çok iddialısın." Dedi ayağa kalkarken. "Beni sinir edersen pişman ettiririm."

"O zaman sinir etmem?" Lisa gülümsedi. "Bu bana da yaradı!" Sonra kapıya ilerledi.

"Neyse, ben gidiyorum." Jungkook ayaklandı. "Bu gün Cumartesi Lisa. Kahvaltıyı ben ısmarlayacağım."

"Ah, unuttum." Jungkook derin bir nefes verdi. "Tamam, tamam sorun değil. Tahmin edeyim, Jisoo ile kütüphaneye değil mi?"

"Yerleri çabucak kapıyorlar. Sabahtan gitmek zorundayız."

"Sana bir şeyler alırım."

"Harikasın! Akşam bir şeyler yaparız, olur mu?" Jungkook memnunca gülümsedi. İlk defa kızla keyifli vakit geçireceği bir an mı?

"Kabul." Dedi.

Kızı yolculamak için kapıya çıktığında, Taehyung ve Jimin'de yüzü beş karış evden çıkıyordu. O sırada Chae ve Jen ikilisi de aynı surat ifadesiyle aşağı indi. Jisoo arkalarından elleri cebinde bir şekilde geldi.

"Soo? Nereye?" Diye sordu Lisa. "Grupta ki mesajı görmediniz mi?" Dedi Jimin. "Jae Teyze bizi aşağı çağırıyor."

"Ben grupta yokum ki. Kızlar dışında numaralarınız bile yok bende."

mposine  ✿ liskookWhere stories live. Discover now