39

13.1K 1.2K 446
                                    


"Ne oldu?" Jungkook onlara doğru yürürken derin bir nefes verdi. "Kamptaki hiç bir etkinliğe katılmamama cezası aldım."

"Yemin et?" Ayağa kalktı. "Namjoon, sen bana vuruyorsun. Ben sana vuruyorum. Kavga çıkarıyoruz. Herkes birbirine giriyor."

"Kamp alanını temizleyeceğim." Dedi sinirle. Lisa kaşlarını çattı. "Diğer çocuk peki?" Arkasına yaslandı. "Tuvalet temizleyecek."

"Ovv..." Diye mırıldandı Jen. Namjoon öğürdü. "Hayal ettim."

"Adam bizi etkinliklere zorunlu sokuyor olabilir, ama bu kardeşimizi yalnız bırakacağımız anlamına gelmiyor!"

"Siz devam edin, Jason size de patlamasın." Lisa utançla bir şey söyleyemiyor, öylece elleri yanında çocuğa bakınıyordu. Onların da Lisa'ya baktığı yoktu, olayın üstünden bir gün geçmişti ve  boğulmanın şokunun hala üstünde olması imkansız olduğundan onunla ilgilenmeyi bırakmışlardı.

Jungkook'un ise onun için kavga ettiği düşüncesi hem aptalca, hem de çok minnettar bırakıcıydı. Birilerini önemsemeyi bu 10 kişiden, gerçekten önemsenmeyi ise Jungkook'tan öğrenmişti.

Gereksiz bir heyecan kalbini doldururken, derin bir nefes verdi. Oradan kaçmak istedi. Bir bahane bulmalıydı.

"Ben ders çalışacağım." Dedi.

"Hadi ama Lisa. Ciddi misin?"

"Takıldığım bir yer vardı."

Gözlerini kıstı oğlan. "Sen benimle dalga mı geçiyorsun Lisa?" Kısa bir sessizlik oldu. Lisa arkasını dönüp çocuğa baktı. "Anlamadım?"

"Hey, sakin olun. Heeeey, eyooo... Calm down ya."

"Kapa çeneni Jimin."

Çocuk ayağa kalktı. "Dün benimle konuşmadın, bu gün benimle konuşmuyorsun. Ne yapmaya çalışıyorsun?"

Kaşlarını çattı kız. "Ne saçmalıyorsun sen?"

"Aptal olduğunu düşünmüyorum Lisa." Kız sinirle çocuğa baktı.

Jungkook'un ondan hoşlandığı gerçeği mi?

Eh, birinden hoşlanmak kolaydı.

Hayır, dedi kendi kendine.

Jungkook'un onu sevdiği gerçeğiydi.

Kız hızlanan kalbiyle yürümeye başladığında çocuk sinirle kızı tuttu. "Neden kaçıyorsun ki!"

"Gençler, sakin olun. Ne oluyor böyle?" Jennie kaşlarını çatarak araya girdi. "Niye gerildiniz ki?"

"İlla peşinden koşturacaksın, değil mi?" Diye mırıldanan Jungkook'un üzerine Lisa sinirle elini çekti.

"Yaa, sakin olun. Akşam tatlı tatlı takılalım, tamam mı?" Lisa gözlerini devirdi. "Ne yapsam yanlış anlaşılıyorum."

"Sen mi ben mi?"

"Ben Jungkook!"

"Bana her an ırzına geçecekmişim gibi bakıyorsun!"

"Öyle bakmıyorum!" Sinirle suratını buruşturmuş kıza baktı. "Benden mi iğreniyorsun? Hala yeterince iğrenç biri miyim?"

"Jungkook, kardeşim. Sinirini kızdan çıkarma." Diye atıldı Namjoon.

"Yürüyün gidin."

"Kendine gel Jungkook." Jennie sinirle çocuğu omzundan itti. "Başkalarıyla kavga etmiş olabilirsin, ama biz senin arkadaşlarınız. Bizimle kavga edip aptalca şeyler söyleme."

Derin bir nefes verdi sinirle.

"Beni anlayamazsınız." Dedi gülerken. Lisa'yı gösterdi. "Ama o çok iyi anlıyor. Ve korkması sinirimiz bozuyor."

Lisa, sinirle ona bağırabilirdi.

Ama yapamadı.

"Jungkook, ne saçmalıyorsun şu an!" Jisoo sinirle araya girdi.

"Lisa! Konuşsana! Dilini mi yuttun!" Jungkook'un bağırışları, Jisoo'nun hakkını korumaya çalışması, Namjoon'un çocuğu tutması.

Evet, dilini yutmuştu.

Kalp atışları her şeyin önüne geçmişti.

Korkuyordu, ağlayacak kadar hem de.

Ne yapacağını bilemeyip yürümeye başladı. "Lisa!" Diye bağırdı Chaeyoung arkasından. "Ne yaptığını gördün mü!" Diye çığırdı Jennie. "Sen busun Jungkook! İşe yaramaz herifin tekisin! Hep birilerinin kalbini kıracaksın!"

"Söylediğin sözlere dikkat et Jennie." Taehyung'un sesini duydu sonra.

Dişlerini sıktı.

Yürürken gözleri dolmaya başlamıştı.

"Lisa!"

"Hayatımda bu kadar saçma bir şey daha görmedim." Son söylenen söz Namjoon'un söylenmeleriydi.

mposine  ✿ liskookWhere stories live. Discover now