54

11.5K 1.1K 434
                                    


"Jae Teyze ne dedi?" Lisa derin bir nefes verdi. Anlat dercesine Jungkook'a baktığında Jungkook gözlerini devirdi. Başka bir şeyle uğraşıyormuş gibi yaptı.

"Aynı evde yaşadığımız için davranışlarımıza dikkat etmemiz gerektiğini söyledi."

"Ha? Nasıl yani?"

"Hareketlerimize yani."

"Ne?"

"Birbirimize olan hareketlerimize." Jungkook gözlerini devirdi. "Sevişmeyin demeye çalıştı."

"Ha... öyle söylesene!" Lisa sinir ve utançla Jungkook'a baktı. "Ne?"

"Siz bir şeyleri höt diye söylemeyi niye bu kadar çok seviyorsunuz?"

"Senin üstü kapalı cümlelerini bu gerizekalılar anlamaz tatlım." Gözlerini devirdi. "Niye ki?" Diye sordu Namjoon. Herkes apartmanda dede makamına ermek üzere olan Namjoon'a dehşet içinde baktı.

"Namjoon. Hasta mısın? Ateşin falan mı var?"

"Ne diyorsunuz?"

"Sen tayfanın namuslu erkeğisin. Kendine gel." Güldü. 

"Ben de zaten bunun sorun olmadığını, çünkü sevgili olmadığımızı söyledim." Defterini gülümseyerek kapatıp liselerinin kantinindeki masadan kalktı. "Kızlar?"

"Geliyoruz."

"Peşindeyim."

"Hemen arkandayız."

Kız gittiğinde Jungkook bıkkınlıkla kafasını masaya koydu. Ne yapması gerekiyordu ki?

"Sürekli böyle davranacaksa bir şeyler yapmalıyım."

Jimin gülümsedi. "Sana yardım edelim mi?"

"Bir zahmet. Keyfimden anlatmıyorum bunları." Taehyung gururla göğsünü ferdi. Aslında aslında uzun süredir kurduğu bir plan vardı ama, kendisinin uygulayabileceğini düşünmüyordu.

"Nasıl tanıştıysanız öyle bir çıkma teklifi et."

"Telefonda mı?"

"Hayır, daha romantik bir şey olabilir." Namjoon arkasına yaslandı düşünürken. "Jisoo Lisa'nın senin ilanını lisenin kapısının önünde görüp geldiğinden bahsetmişti. Bir işe yarar mı?" Jungkook kafasını kaldırdı.

"IQ'nun yüksek olduğunu sezebiliyorum."

"Bu evet demekti sanırım." Gülümsedi. "Sağolun." İşe koyulmak için onlardan uzaklaşırken Namjoon dudaklarını büzdü.

"Size de her şey çok normal ilerliyormuş gibi gelmiyor mu?" Kafasını salladı Taehyung. "Fazlasıyla."

Jimin etrafına bakındı bir kaç dakika.

"Her an her şey olabilir."

Derin bir nefes verdi Tae.

"Belki de artık hayatımız normale-" Gelen heyecanlı çığlık sesleriyle Taehyung gözlerini kıstı. "Ne oluyor yine arkamda?"

"Kızlar birinin peşinden koşuyor." Jimin elini şıklattı. Namjoon'un söylediği şeyden sonra aklına gelmişti. "Yeni bir çocuk geldi okula. JYP stajyeriymiş."

"Vay... Adı ne?" Namjoon Tae'ye nazaran oldukça ilgili yaklaşırken Taehyung arkasını dönüp imza istedikleri çocuğa baktı.

"Tahtını elinden aldı diye ağlayacak şimdi." Taehyung gözlerini kıstı. "Saçmalamayın ya." Güldü. "İyi birine benziyor."

Kızlardan biri tanıdık biri yüzü çocuğun üstüne ittiğinde kızı son anda kavrayıp düşmesini engelledi.

Etraftaki insanlardan heyecanlı uğultular çıkarken Taehyung gözlerini kıstı.

"Jennie mi o?"

Çocuk gülerek tuttuğu kıza baktı. Jennie'nin de utançla üstünü düzelttiğini gördü.

Kafası karışmıştı.

İkisini görüp romantik ortam oluşturmaya çalışan kantin sakinleri bağırdı.

Taehyung yutkundu.

"Adı ne demiştiniz?"

"Jaebum. Sanırım." Kafasını salladı dudaklarını büzerken. "Niye ki?" Bir kaç dakika kafasını başka tarafa çevirdi. Sonra yüzüne son derece gerçekçi bir gülümseme kondurdu her zaman yaptığı gibi.

"Kaçırdık kızları görüyor musun?" Dedi dalgayla. "Neyse, dünyada bizi isteyecek daha milyonlarca kız var."

Yüzündeki bu arsız gülümseme onu hiç bir şeyden etkilenmiyor ve alınmıyor olarak gösteriyordu. Herkes Taehyung'un bu özelliğine hayrandı. Küfür etsen, dalgaya alırdı. Asla alınmazdı, kavga ettiğinde hemen unuturdu. Değil mi?

Hayır, dedi içinden.  Gülümseyen yüzüne nazaran içinde söyledikleri pek mutlu değildi.

"Alt sınıflarla mı uğraşsak!" Dedi  Taehyung heyecanla. Kantinden çıkmak istedi sadece.

"İyi fikir." Dedi Jimin gülerken. "Ne yapıyorsanız yapın." Diye mırıldandı Joon.

Bu çocuk hiç bir şeye alınmıyor, keşke senin kadar rahat olsam, bir şeyleri senin kadar takmasam çok harika olurdu.

Herkes onun bu özelliğine bayılıyordu.

Yaşadığı şeylerin kafaya takılacak kadar önemli olmadığını kendine ikna ettikten sonra mutlu rolü yapmak kolay oluyordu.

Kafasını en içten, güzel gülümsemesini veren Jennie'ye çevirdi.

Nefret edildiğini bir kez daha hissetmişti.

Ama bu sefer acıtmıştı.

mposine  ✿ liskookWhere stories live. Discover now