24

15.1K 1.3K 582
                                    


"Evet Hoseok, geldim." Kapıyı açtı telefonuyla konuşurken. Anlaşılan Jungkook evde değildi. Kaşlarını çattı.

"Hoseok, Jungkook'un nereye gittiğini biliyor musun?"

"Sorman gereken en son kişiye sordun." Dedi gülerken. "Sanırım benden nefret ediyor."

"Bunu da nerden çıkardın?" Aklına gelen olaylarla kahkaha attı. "Anlarım ben."

"Onunla konuşmamı ister misin?"

"İyi olur, ona sevgili olmadığımızı söylemekle başlayabilirsin." Lisa dudaklarını büzdü. "Birbirimizden hoşlandığımızı mı düşünüyor?"

"Ne bileyim, anlayamıyorum bir türlü." Dedi alayla. Lisa kafasını salladı Hoseok'un göremediğini bildiği halde. "Jungkook'un nerde olduğunu öğrenir misin? Ben de numarası yok."

"Numarası yok mu?" Dedi kaşlarını çatarken. "Niye?"

"Almadım."

"Sen manyak mısın Lisa?" Lisa anahtarını masaya bırakıp koltuğa oturdu. "Kurallarımız var."

"Kurallarını siksinler." Hoseok'un sinirleneceğini biliyordu. Çünkü yine yapıyordu. İnsanlara karşı kendini soyutluyordu. Ve Hoseok bunu yapmasından nefret ediyordu.

"Hoseok inan, başka şeylere kafa yorduğum sürece ders çalışmam aksayacak."

"Bu sürekli Jungkook'u mu düşünüyorum demek?" Lisa gözlerini pörtletti. Böyle düşünmemişti.

Hoseok telefonun arkasından gülerken Lisa endişeyle konuşmaya başladı. "Hayır! Yani evet- Hayır evet!"

"Anladım ben, tamam."

"Hoseok! Bak yapma!"

"Lisa, seni iyi döveceğim yakında." Dedi sinirle. "Ailen seni onlara bakasın diye doğurmadı."

"Ne alaka şimdi?"

"Sırf derslerin düşecek diye Jungkook'tan uzaklaşıyorsun, sence ben kız kardeşimi tanımıyor muyum?"

"Yok öyle bir şey Hoseok." Ofladı. "Gerçekten mi Lisa? Ne zamandan beri bir erkeğe bu kadar yakınlaştın?"

"Hoseok, sus."

"İyi, sana iyi şanslar. Şimdi basket takımının antrenmanı var. Ben gidiyorum." Lisa onu onayladı. "Görüşürüz sonra."

Telefonu kapatıp derin bir nefes verdi. Odasına giderken bir yandan da Jungkook'un nerde olduğunu düşünüyordu.

Acaba kızın yanına gitmişti?

Bıkkınlıkla dudaklarını büzdü. Umarım bu sefer yapmamıştır, diye geçirdi aklından.

O sırada, siyah kapının önünde durdu.

Kook gelmeden içeri girse ne olurdu ki?

Kapı kolunu tuttu. Yutkundu.

Hızla çevirdi.

Kapı aralanırken Lisa'nın ağzı şaşkınlıkla açıldı.

"Yok artık." İçeri adımını attı. "Burası..." Etraftaki kumaşlara, dikilmiş fiyakalı kıyafetlere ve dikiş masasına baktı. Her çeşit makasın bulunduğu bir kutu ve duvarları kaplayan raflarda duran iplikler...

Kendi tasarladığı çok belli olan cekete baktı. Bir mankenin üzerine duruyordu.

Masanın üzerindeki çizimlere baktı. Ve tam yanında Lisa'nın ona verdiği kitap duruyordu. Kitabın ayracı nerdeyse kitabın sonundaydı.

mposine  ✿ liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin