68

10.2K 949 811
                                    


"Lisa?" Kızın odasına girdiğinde, kızın eşyalarını topladığını gördü.

"Sen yerleşmişsin buraya birde. Bana da dolap verdiler ama ben hiç yerleştirmedim bile."

Güldü kız.

Çocuk kapıyı kapatıp yaslandı kapıya. "Her şey bitti artık, değil mi? Yani, aile saçmalıkları."

Omzunu silkti. "Sanırım." Kafasını salladı. "O zaman, yine yatacak mıyız?"

"Sessiz ol Jungkook." Kahkaha patlattı oğlan. Kıpkırmızı olmaya yüz tutuş çehresi ona çok tatlı geliyordu. "Özledim."

Kız utançla yutkunup önüne döndü. "Bende." Diye mırıldanırken Jungkook kaşlarını kaldırdı. "Duyamadım?" Diye mırıldandı kapıyı kilitlerden. "Şu mumluğu götüne sokarım."

Gülerek kıza doğru yaklaştı. "Ne?" Ellerini kızın beline sararken konuşmaya devam etti. "O kadar şeyi özleyen bir tek ben olamam."

"Jungkook, içerde babam, teyzelerim, annem, dedem ve binlerce yaşlı daha var. Hepsinin aynı anda kalp krizi geçirme olasılığı çok yüksek."

"Yaşlı akrabalarının bazukası yoksa kapıyı kırıp içeri giremezler."

Güldü. Dudaklarına yaklaşıp gülümseyen oğlanın gözlerine baktı.

Aralarında milimetreler kalan çiftin öpüşmesini Lisa'nın konuşması durdurdu. "Babam mıydı o?"

"Buradaki herkes baban zaten. Camdan esen rüzgar da baban."

"Jungkook, yapma sevgilim." Gözlerini devirdi Jungkook. Küçük bir öpücükten ne olurdu ki?

İstediği şey küçük bir öpücükten daha fazlasıydı, ama o sadece küçük bir öpücük olacağını bilmesi gerekiyordu. İleri gidilmesi kolaydı.

"Bak bir dedem var, ota boka kalp krizi geçiriyor. Korku dolu dakikalar geçirmek istemiyorum."

"Deden bekar mı?"

"Dedem bekar olsa ben nasıl olurdum ileri zekalı."

"İleri zekalı sensin güzel sevgilim, boşandı mı diye soruyorum."

"Hayır, eşi öldü." Kafasını salladı. Üzücüydü. "O yüzdendir."

"Ne alaka?"

"Sevdiği gidince, kalbi o kadar kırılmış ki düzelememiş demek ki."

"Kronik hasta."

"Gidiyorum ben." Gülerek ellerini omuzlarına çıkardı çocuğun. Jungkook yüzünü buruşturdu. Bu hareketleri onu gerçekten etkilemese söyleyeceği bir sürü şey vardı.

"Öpecek misin?"

"Ne istersin?"

"Ağzının ortasına bir tane yapıştırmayı." Dudaklarını  ıslattı gülerken. "Dudaklarınla mı?"

"Ben seni babama söyleyeyim en iyisi."

"Çok kötüsün." Güldü. Dudaklarını kızın dudaklarına yaklaştırdı yavaşça.

Öpüşüne karşılık vermeye başlayan kızın belini kendine çekti.

Günler sonra özlemini çektiği dudaklarını tadına bakabilmek, bir kaç dakika bile olsa ondan gideceği düşüncesini unutturuyordu ona.

Sonsuza kadar onunla olduğunu düşünmesi bile çılgına döndürürken, sonsuza kadar gideceğini düşündüğünde acısını anlamak imkansız oluyordu sanki.

mposine  ✿ liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin