4

1.5K 180 71
                                    

Jimin 2 Şubat 2020.
10.30


Yüzme havuzundan çıkıp, yürümeye başladım. Havlumu omzuma atıp, salondan çıktım. Ev büyük olduğu için,spor salonu,yüzmek için koca bir havuz,sinema salonu ve gizli işlerimizi hallettiğimiz büyük bir odamız vardı. Teknolojik ve ileri düzey bütün aletler de mevcuttu. Evin her yerini kendi zevkimize göre dizayn etmemiz ayrı bir şeydi zaten.
Sabahın ilk ışıklarında kalkmıştım. Kodlanmış robot gibiydim her sabah.

Mutfağa girip elma alıp,yemeye başladım. Merdivenlerden gelen ayak sesleri ile mutfaktan çıktım. Rosé altında şort ve askılısı ile telaşla iniyordu.
"Jimin?" Dedi şaşkınca. Kaşlarımı çattım.
"Neden uyanıksın bu saatte?" Dedim.
"Lalisa,kapıyı tıklıyorum ses vermiyor. Anahtarda Jungkook'ta uyandırılmaktan nefret ediyor diye uyandıramadım. Sen bakar mısın?" 3-4 basamak atlaya atlaya demir kapının önüne geldim. Yumruk atmaya başladım.

"Lalisa! Cevap ver!" Çıt yoktu. Rosé koluma dokundu.
"Jimin ya birşey olduysa? Ya kaçtıysa? Jungkook hepimizi öldürür." Bu hâline göz devirip, yumruk atmaya devam ettim. Ancak ses vermiyordu.
Merdivenlerden çıkmaya başladım. O da peşimden geliyordu. Jungkook'un odası üst kattaydı.

Kapıyı hızla açıp içeri daldım. Çıplak üstü ile beline kadar kayan yorganla birlikte uyuyordu. Sırtından dürttüm.
"Jungkook anahtar nerde?" Uykuluyken her boku öterdi bu salak. Mırıldandıktan sonra yarım yamalak bana döndü.
"Ne var lan sabah sabah!" Gözlerini dahi açamıyordu. Uyanmamıştı.
"Lalisa'nın odasının anahtarı nerde?" Başını tekrar yastığa bıraktı.
"Kasada." Her siki abartıyordu.
"Şifre ne!" Dedim sinirle.
"11997."

Mırıltı ile söyledi ve sonra uyudu. Göz devirip,dolabını açtım. Rosé, kapıda bekliyordu. Jungkook, kadınların odasına girmesinden hoşlanmıyordu.
Sayıları girdikten sonra hemen anahtarı alıp,koşarak merdivenlerden indim.
"Jimin çabuk hadi!" Dedi arkamda endişe ile tepinen,Rosé. Anahtarı geçirip, yavaşça çevirdim. Kapıyı ittim. Rosé hemen içeri daldı. İçeride en ufak bir ses ,bir ışık yoktu. Rosé'nin elini şıklatması ve çığlık atıp geri gitmesi, bir oldu.

Belinden tuttum ve sertçe yutkundum. Çünkü Lalisa'nın başından akan kan neredeyse bütün yeri kaplamış bir şekilde öylece yatıyordu. Rosé,ne kadar birilerini öldürse de kandan hayatı boyunca nefret etmiş ve korkmuştu.

Onu bırakıp,hemen Lisa'nın yanına çöküp,nabzına baktım. Nerdeyse yok denecek kadar azdı. Eli,kolları,bacakları  ve ağzı bağlıydı. Bu yüzden her ne olduysa hiçbirimiz sesini dahi duymamıştık.
"Rosé! Namjoon Hyung'u uyandır hemen!" Bağırışım ile kendine gelip, koşarak odadan çıktı. Lalisa'yı kucaklayıp büyük adımlar ile merdivenlerden hızla indim. Koltuğa bıraktığım gibi her yer kan olmuştu. Kafasına elimde ki havluyu bastırıp ellerini,kollarını,bacaklarını ve ağzını çözdüm. Havluyu iyice bastırdım. Mırıltı ile gözlerini yavaşça araladı.

"Lalisa? Beni duyuyor musun?" Dedim, yüzüne dokunup. Gözleri kayıyordu sürekli.
"Lalisa? Beni duyuyor musun?" Ağzını birşey söylemek için aralamıştı ancak gözleri ile birlikte tekrar kapandı.
"Siktir! Lanet olsun!" Bağırışım ile merdivenden gelen,koşar adım sesleri ile oraya döndüm. Önde Namjoon Hyung ardında Jungkook,Taehyung,
Jennie,Jisoo ve Rosé indi.
"Ne oluyor lan sabah sabah!" Dedi uykulu haldeyken,sinirli olan Namjoon Hyung.

"Bilmiyorum amk! Odaya girdiğimde öylece yerde yatıyordu. Her yeri kan revan içindeydi." Dedim açıklama yapıp. Daha sonra beni çekip, önüne oturdu. Ellerim,çıplak olan üstüm, hep kana bulanmıştı.
Masaya oturan Jungkook, üstüne dahi bir şey giymeden inmişti. Saçı başı hala dağınıktı.
"Kim girdi odaya? Ve sen nerden biliyorsun?" Dedi öfkeyle.
"Kimin girdiğini bilmiyorum. Yüzme salonundan çıkmıştım. Elma yiyordum Rosé'yi gördüm,telaşla iniyordu. Lalisa cevap vermiyor,bir bak diyince bende endişelendim. Sonra zaten gelip senden anahtarı aldım. İçeri girdiğimde de elleri,kolları,bacakları ve ağzı bağlıydı. Her ne olduysa biz bu yüzden çığlıklarını duymadık." Dedim,sinirle çenesi seyirdi. Hepimize bakıp, dişleri arasından konuştu.

senior assassin | lkWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu