38

909 93 186
                                    


Lalisa, 1 Eylül 2020.
22.45

"Bebek değiliz. Tek gideceğiz."
Rosé ve Tzuyu,markete gideceklerdi ancak Jimin ve Taehyubg itiraz ediyorlardı.Bir şey olur falan. Bana rağmen onlar kendilerini koruyabilirdi.
"Taehyung,Jimin onlar kendilerini koruyabilirler." Diyen Jungkook gülüyordu. "Sen sus!" Dedi Taehyung yüzünü buruşturarak. Omuz silkerek güldü.  Kafasını boynuma gömmüştü.
"Geç gelmeyin bak." Diyen Jimin uyarıcı ses tonu ile konuştu. "Anladık tamam." Dedi bıkkınca Tzuyu.  "Ters bir durumda haber verin." Dedi Tae de ona katılarak.
Birbirlerini öptükten sonra gittiler.

Bugün çok mutluydum. Saatler önce hep birlikte Jungkook'un doğum gününü kutlamıştık. Ne olursa olsun kafamızın dağılmasına ihtiyacımız vardı. Mina'da saatler önce buradaydı. Güvenliği için onu geri göndermek zorunda kalmıştık.
O kadar eğlenmiştim ki. Şimdi de hep beraber film izliyorduk. Hepimizin canı ramen çektiği için Tzuyu ve Rosé markete gitme kararı almışlardı. Tüm zorluklara rağmen başardılar.

Jungkook,uzun bir aradan sonra şirketine gitmişti. Bunu fırsat bilip sürpriz hazırlamak istemiştim. Diğerleri de bana yardım etmişti. Etrafı süsleyip,ışıkları falan söndürmüştük.
Onun için büyük bir sürpriz olmuştu. Yıllardır doğum günü kutlamıyormuş.
Gözlerinin dolduğunda şahit oldum.
Hediyelerimizi verdiğimiz de gerek olmadığını söylemişti. Üzerinde 'Senior' yazan bir bıçak ve ona yakışır birkaç yüzük almıştım.Yüzüklere bayılıyordu. Koleksiyonu bile vardı. Ancak asıl sürprizim bu değildi. Belki sevinecekti belki de sevinmeyecekti. Büyük sürprizi yarın verecektim ona. Umarım sevinirdi.

Omzuma koyduğu başının üzerine başımı yasladım. Aksiyon filmi açmışlardı.  "Lalisa,hani bana soruyordun ya,Mina kimden diye?" Jungkook'un ani sorusu ile şaşırdım.
"Evet." Dedim bozuntuya vermeden.
Korkuyordum aslında. Ya Jennie derse? O zaman yıkılırdım. Toparlanamazdım. Yalvarırım Jennie olmasın,Jungkook.

"Mina...evlatlık."

Ne? Nasıl? Bir dakika...
"Nasıl yani?" Dedim şaşkın çıkan sesim ile. "Onu yetimhaneden evlat edindim. Ailesini trafik kazasında kaybetmiş. Ona bakınca kendimi görüyordum. Sanki benim küçük ve kız versiyonum gibiydi. Çok şirindi ve tatlı. Diğer çocuklar beraber oyun oynarken,o oynamıyordu. Bir süre uzaktan uzaktan izledim. Hiç gülmüyordu. Küçücük bir çocuğun gülümseyemiyor olması çok kötüydü.
Aklıma estiği gibi yapıp, evlat edinme kararı aldım. İlk başta korksa da,bana alışmaya başladı. Biliyor musun? O çok güzel gülümsüyormuş. Onu ailesinden koparan herkesten nefret ediyorum."

Saçlarını okşadım ve öptüm. Buna bana ilk defa anlatıyordu.  "Jungkook,sen çok düşünceli bir adamsın. Resmen küçücük bir çocuğa baba oldun. Ailesi oldun. Kim bilir onu ne kadar mutlu ediyorsun."
"Mutlu mudur gerçekten?" Dedi başını kaldırarak,bana baktı. Tebessüm edip yanağını sevdim. "Elbette. Görmüyor musun,kahkaha bile atıyor." Güldü.
"Kendi öz kızımmış gibi benimsedim."
Gülümseyip başımı salladım.

En sonunda bana güvenmiş ve ben diretmeden kendi anlatmıştı.  Bu durumun beni ne kadar mutlu ettiğini anlatamam.  O çok iyi kalpli biriydi. Sadece bazen yaşadığı öfke kontrolleri,
onun kötü hareketler sergilemesini sağlıyordu.  Biliyordum. O kötü olmak istemiyordu. Ancak zorlayan şeyler vardı. Hayat,onun en büyük gerekçesiydi. En büyük nedeni ve sebebi.

Boynumu öptü usulca.
"Özledim..."
Güldüm. "Doyumsuzsun gerçekten." Dedim ancak beni takmadı ve elini bacağıma attı. Tae ve Jimin'in arkasının dönük olması işine gelmişti.
"Sadece sana karşı ama. Her saniye seni ne kadar istiyorum haberin var mı? Sana bakarken bile yükseliyorum."
Gözlerimi kırpıştırıp,derin bir nefes aldım. Eli yavaşça yukarı kayıyordu.

senior assassin | lkOù les histoires vivent. Découvrez maintenant