18

1.4K 156 93
                                    

-Satır arası yorumlarınızı yaparsanız sevinirim-


Taehyung,10 Mayıs 2020.
15.00

"Jimin'in hain olmadığını anlamanın tek bir yolu var..." diye konuşan Jungkook ile sırıttım. O da güldü.
"Rosé..." dedim ve dudağını ısırıp başını salladı.
"Aynen öyle." Dedi ellerini birbirine sürterek.
"İyi de. Ne yapacağız?" Dedim gözlerimi kısarak.
"Aklımda birşeyler var. Sen bana uy yeter." Diyerek ayaklanması ile peşinden kalktım.
"Lan, ipucu versene puşt!" Diye kafasına vurdum.
"Şu huyundan biz vazgeç amına koyayım! Yeter! Sürekli kafama vurma!" Diye beni itti. Kahkaha attım.



"Küfür etmeyi bırak,Park Jimin." Elinde ki cihazdan konuşan Jungkook ile kahkaha atmamak için zor duruyordum. Plan tıkır tıkır işliyordu.
Rosé'yi kendi adamlarımıza kaçırtmıştık. Şimdi de bir depoda Jungkook elinde ses değiştiren cihaz ile Jimin'i ikna etmeye çalışıyordu. Rosé kolları,elleri,ayakları ve ağzı bağlı bir şekilde aşağı kattaydı. Yani bizi duyamazdı.

"Oraya geldiğimde seni derinden ayıracağım, orospu çocuğu!" Diye bağıran Jimin ile kulağımı tuttum. İt nasıl kükrüyor!
"Ya buraya gelerek Kim Seokjin'e ihanet edip herşeyi anlatırsın ya da Rosé ölür. " rahatça yayılmış bir şekilde devam etti.
"Lan Kim Seokjin ile alakam yok diyorum! Rose'nin kılına zarar gelirse bitersiniz!" Diye bağırdı tekrar.
"Rosé'nin yerini söyle!" Diye diretti.
"Kim Seokjin'e ihanet etmeyi göze alıyorsun yani?" Dedi sırıtan Jungkook.
"Onunla alakam olmadığı için geliyorum orospu çocuğu! At lan konumu!" Diye çığırdı.  Cihazın ses yerini kapatıp bana döndü.

"Küçücük boyu ile dalga geçiyoruz ama bunun sesi nerden çıkıyor bu kadar? Kulağımı hissetmiyorum." Demesi ile güldüm. Tekrar cihazı kulağına dayadı.
"Tamam atıyorum." Diyerek kapattı.
"Oyun başlasın. "Diyerek ayaklandım.


Depodan uzak bir arabada durmuş Jimin'in gelmesini bekliyorduk. Dakikalar sonra Jimin belirdi.
"Harbiden geldi lan." Dedim şaşkınca.
Koşarak, depoya girdi. Jungkook'u aradı saniyeler sonra.
"Rosé nerde lan!" Diye bağırdı.
"Park Jimin seninle anlaşamıyoruz ama bağırmadan konuşsak? Hani bu da kulak ya!" Diye ona aynı şekilde. Kıkırdamamla kafama vurdu. Göz devirdim.
"Rosé nerde! Siktirme kulağını!"
"İlk önce itiraf etmen gerek Park Jimin. Kiminle iş birliği yapıyorsun?"
"Kimse ile iş birliği yapmıyorum! Jungkook'a asla ihanet etmem! Edersem de kendi kafama sıkarım! Kardeşiz lan biz! Ne ihaneti! Ne iş birliği!"

"İçerde misin Park Jimin?" Dedi Jungkook sakince.
"İçerdeyim. Rose nerde?" Dedi bu sefer aynı şekilde.
"Karşında kocaman bir tablo var görüyor musun?" Sesini şuan bende duyuyordum.
"Evet görüyorum."
"İşte o tablo....senin...götüne girsin orospu çocuğu!" Demesi ile birden tutamadım kendimi ve güldüm.

Ses yerini kapatmış o da gülüyordu. Jimin'in küfürlerini az çok duyuyorduk. Biraz eğlenmekten zarar gelmezdi.
"Neyse, konumuza dönelim." Diyerek kendini toparladı.
"Ama küfür edersen, Rosé'yi unut." Dedi alınırmış gibi.
"

Şimdi sana bir soru soracağım Park Jimin. Hemen cevap ver. Yoksa o depoyla birlikte sen de Rosé'de havaya uçacaksınız. "

"Şöyle lanet olası herif söyle!"
"Sevdiğin kadın,onun için canını bile vereceğin insanı yani Rosé mi? Yoksa Jeon Jungkook'a ihanet edip iş birliği yaptığını Kim Seokjin mi?" Dedi bu sefer ciddiyetle.
"Rosé." Dedi tereddüt dahi etmeden. İşte benim kardeşim be!
"Emin misin, Park Jimin? Kim Seokjin seni yaşatma biliyorsun değil mi?"
"Lan sen beni anlamıyor musun? O küçücük beynin algılamıyor mu? Kim Seokjin ile alakam yok!"

senior assassin | lkWhere stories live. Discover now