7

1.4K 157 125
                                    

Lalisa,25 Şubat 2020
16.46

Koşuyordum.
Kaç saattir ya da dakikalardır bilmiyorum. Nefesim sıkışıyordu.
Ama umrumda dahi değildi.
Burdan kurtulmam ve polise gitmem gerekti.
Kalamazdım. Beni öldüreceklerdi. İzin veremezdim. Henüz ölmeyecektim. Bu çok saçmaydı. Göz göre göre boyun eğip, kabullenemezdim. Ben Lalisaydım. Küçük kız çocuğu değil.

Aklım arkamda bıraktığım çocuktaydı.
Kafasına vazo ile vurmuştum. Korumalara gözükmeden kaçmıştım. Nasıl yapmıştım hiçbir fikrim yoktu.
Korku iliklerime kadar işliyordu.
Üstüm başım dağılmış,elim kandı ve çamura bulanmıştım.
Saatlerdir bilmediğim bir ormanda koşuyordum. Sadece koşuyordum. Anayolu bulmaya çalışıyordum.
Ama yoktu. Deli olacaktım. Beynim zorluyor,kafatasıma baskı uyguluyordu.

Ona güvenmiştim. Bana söz vermişti. Öldürmeyeceğine dair söz vermişti. İnanmıştım.Saatlerce başımda bekliyordu. Saçlarımı sevdiğini söylüyordu uyurken ama dokunamıyordu. Gözlerinde ki acıyı görebiliyordum. Lâkin birşey anlatmıyordu. Sessiz kalıyordu. Oda hazırlatmış,bir sürü üst baş almıştı benim için. Bana değer verdiğini düşünmüştüm. Kendimi,onun için önemli sanmıştım.

Fakat öyle değildi. Gece saatlerce ağlamıştım. Onları öyle görmek canımı yakmıştı. Ondan nefret ettiğini söyleyen adam, onun yatağında,ikisi de çıplak bir şekilde uyuyordu.
Baekhyun'u bile beni aldatması bu koymamıştı. Kahretsin ki bir suikastçiden hoşlanıyordum.
Salağın tekiydim.  Kabullenmek o kadar zordu ki benim için.

Benim için o kadar şey yapmıştı ki beni sevdiğini düşündüm. Onun gözünde saf,salağın teki, bir sürtükten başka bir şey değildim. Beni umursadığı dahi yoktu. Aklıma gelen tek şey kaçmak olmuştu. Burda kalırsam onu görüp kötü olacaktım en iyi fikir kaçmaktı. Saklanmak ve bulunmamak. Amacım buydu.

Koşuyordum bir yandan ağlıyordum. Ağaca tutunup, soluklanmaya başladım.
"LALİSA SENİ BULDUĞUMDA ÖLDÜRECEĞİM!"   Gür sesi ormanda yankı yaptı. Derinliklerden gelen ürpertici bir ses gibiydi.
Tabana kuvvet koşmaya başladım.
Nefesim yetmez olmuş,ciğerlerim acımaya başlamıştı. Daha çok hızlandım.
Ayaklarım acıyordu. Koşmaktan helak olmuştum.

Gördüğüm ana yolla ağlamamı dindirip, yolun ortasında beklemeye başladım.
"LALİSA!" Sesini duydum yine. Yaklaşıyordu. Bulacaktı beni.
Gelen sesle sağa çevirdim gözlerimi.
Beyaz bir araba buraya doğru geliyordu. Hemen durdurmaya başladım.
"Dur! Dur!" Yavaşladı. Kapıyı açıp bindim.
"Gidelim. Öldürecekler. Peşimdeler lütfen." Başını sallayıp arabayı çalıştırdı.
"Kurtuldum." Diye fısıldadım. Ya da öyle sanıyordum.

Dakikalar sonra durdu. Çocuğa döndüm.
"Ne oldu?"
"Depoyu fullemeliyim. Yetmez."
"Çabuk olur musunuz, lütfen?"  Çıkıp gitti. Arkama döndüm. Hiç kimse yoktu. Bu sefer gerçekten kurtuldum.
Arkama yaslanıp,nefeslerimi düzenlemeye çalıştım. Bacağımı sallıyordum stresle. Adam gelmek bilmiyordu. Nereye gitti bu?

Kapının açılması ile endişeli gülüşümle gelene baktım. O, değildi.
Korkuyla gözlerim belirdi. Oturduktan sonra kapıyı kapatıp, nefes nefese soluyarak,korkutucu bakışlarını bana çevirdi. Tir tir titriyordum. Yanı başımdaydı. Kaçtığım adam çoktan bulmuştu beni. Becerememiştim. Lakin bilmeliydim. Senior Assassin'in elinden o istemediği sürece kimse kaçamazdı.

Kapıya atıldım. Kitlemişti.  Zorlamaya devam ediyordum.
"Kapıyı aç!" Bağırıyordum beni duymuyordu bile.
"Bırak beni gideceğim Jungkook!"
Kolumdan tutup, kendine çevirdi.
"Bana bak! Rahat dur çıtın çıkmasın!" Sesi ile irkildim. Gözlerini iri iri açarak kolumu sıkıyordu. İtti beni. Kolumu bırakması  ile ağlamaya başladım.
"Bırak beni. Kimseye birşey anlatmam. N'olur bırak."
"Niye karakola gidiyordun o zaman!
Ne diye! Öldürmeyeyim de ne yapayım şimdi ben seni! Söyle!" Sesi arabayı dolduruyordu. Öfkesi dinmiyor. Daha çok bağırıp,küfür ediyordu.

senior assassin | lkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin