33

1K 98 91
                                    

Satır arası yorumlarınızı yaparsanız sevinirim MELEKLERİM 💜


Lalisa,29 Temmuz 2020.
11.53

Öldü mü? Yaşıyor mu?
Bilmiyordum. Oradan ayrılmadan önce Tae'yi arayıp almasını söylemiştim.
Daha sonrasında hiç aramamıştım.
Duygularım karma karışıktı.
Sevinsem mi,ağlasam mı?
Kendimi kaybetmiş gibiydim.

Çok acıtıyor. Nefes alamıyorum.
Canım yanıyor durdurun şunu...

Büyük bir hissizlik ile lanet yataktan doğruldum. Solgun yüzüm,bitmiş bedenim,ölmüş ruhum.
Yaşıyor sayılır mıyım?
Ne zaman bu kadar duygusuz oldum?
Ne zaman kendimi kaybettim?
Ne zaman bu kadar soğuk oldum?
Benim bildiğim kişi nerede?
B

atmış durumdayım ve sorunun ne olduğu aşikar.

Bunu kabullenmek istemiyorum ama sanki gözyaşlarım kurumuş gibi hissediyorum. İçimde dizginleyemediğim bir ağrı,inanılmaz büyük bir yer kaplayan insafsız bir acı var. Ben artık ağlayacak hali bile kendimde bulamıyorum.

Senden nefret ediyorum ama lütfen yaşıyor ol...

Soğuk su ile duş alıp,kendime geldim. Siyahlara büründüm yine. Merdivenlerden indim asık suratım ile.
Kahvaltıyı hazırlayan hizmetçi beni fark edip, önümde eğildi.
"Günaydın efendim. Bay Min birazdan burada olacak. Siz oturun lütfen." Başımı sallayıp sandalyeyi çekerek oturdum.  Masanın desenine daldım öylece. O kadar çok düşünüyordum ki. Kendime hakim olmak elimde değildi.

Kaybettim. Biliyorum,çoktan herşeyimi kaybettim. Ama inanmak istemiyorum. Kendimi,kaybettim lafına inandırmak istemiyorum. Çünkü korkuyorum;
gerçeklerden,hayallerimin yok olmasından,senin artık olmayışından...
Ama alıştım. Herşeyi kaybetmeye alıştım. Korkmaya ve geceleri uyuyamamaya...

"Yüzünü gören cennetlik,Lalisa. Sonunda şu odadan çıkmışsın." Konuşan Yoongi'ye göz devirdim. "Keşke çıkmasaymışım." Sandalyeyi çekerek oturdu. Gülüyordu. Pişkin pişkin gülüyordu. Sessizleşti ve kahvaltısını etmeye başladı. Ancak ben sadece tabağım ile oynuyordum. "Tzuyu nerede?" Dedim çatalı bırakarak.
Öylece baktı. Önümde ki tabağı sertçe ittim."Sana nerede dedim! Ona bir şey yapmadın değil mi!?"

"Yapacaktım ama arada babası vardı. Yoksa işi çoktan bitmişti." Göz devirdim. Daha sonra kapı açıldı ve içeri Tzuyu girdi. Bir şeyi yoktu. Şükürler olsun!
Gözümün içine baka baka masaya yanaştı. Yoongi ona döndü. "Durum ne?" Kaşlarım çatıldı. Kulağına eğildi ve konuştu,Tzuyu. Sırıtan Yoongi ile gözlerimi kıstım. "Tamam çık." Üzgünce bana bakan Tzuyu,evi terk etti tekrar.

Ne olduğunu söylemeyeceği için sustum ve kahve dolu kupaya bakmaya başladım. "Seninki...yaşıyor." demesi ile bakışlarım hemen onu buldu.
"Ne?" Güldü. "Birkaç defa kalbi durmuş. Ama kurtulmuş. Hatta çoktan taburcu olmuş bile." Sertçe yutkundum.
"Bana niye bunu söylüyorsun? Umrumda dahi değil. Keşke geberseymiş." Dedim göz devirerek.

Umrumda...

Histerikçe güldü.  "Bunu haftalardır odasından çıkmayan,nefes bile almadan ağlayan kız mı söylüyor? Hadi Lalisa! Beni buna inandıramazsın!" Bayık bakışlarım onu buldu. "Ona konduramadığım için ağlıyormuşum demek ki." Çenesi gerildi. Çatalı bırakıp, peçete ile ağzını sildi.  "Şuan ona kim bakıyor sence Lalisa?" Beni sinir etmek istiyordu. "Umrumda değil diyorum."
"Bence bunu öğrenmek istiyorsun."
Evet...

Ofladım. Ancak o susmadı.
"Kim Jennie. Onun ile yakından ilgileniyor. Yarasını saran O ve sende burada onun yüzünden acı çeken kişisin. Kim bilir Jennie şimdi ne kadar mutludur. Jungkook,itiraz etmeden ona dokunmasına izin veriyor."

senior assassin | lkWhere stories live. Discover now