54

836 99 178
                                    

Satır arası yorum yaparsanız sevinirim^^

Lalisa,6 Kasım 2020.
11.00

Başımı ellerimin arasına almış,cenin pozisyonda halının üzerinde duruyordum. Saatler geçti,hala gelmedi. Jimin ve Taehyung'da hala dönmedi.
Ve ben sabaha kadar hıçkıra hıçkıra ağlamıştım. Kapıyı kilitlemiştim,kızlarda giremiyordu. Öylece çıkmamı bekliyorlardı.  İçimde ki o korkuyu anlatmaya kelime bulamıyorum. Çok canım acıyor...

Kalbim sanki alevlerin ortasında,
kurtarılmayı bekliyor. Ben artık kimsesiz kaldım. Ben herşeyimi kaybettim. Küçükken olduğu gibi kimsesizdim. Seni bırakmam,beni bırakma demiştin,Jungkook?
Yalan mıydı,sevgilim?

Kendimi çökmekte olan bir bina gibi hissediyorum. Eskiden bu bina soğuktu,birden içine biri girdi ve onu ısıttı. Bı bina bir süre sonra o sıcaklığa alıştı. Hiç beklemediği bir anda onu ısıtan kişi onun bir katını yıktı.
Sonra ne mi oldu binaya? Bina gün geçtikçe daha da çöktü,soğudu ve yoruldu...

Sen beni yine bir yalana inandırdın değil mi? Başından beri gitmek için kalmıştın?

Sen yine acımasızlığını gösterdin Jungkook. Beni öylece terk edip giderek en büyük acımasızlığı yaptın zaten, diğerleri ne ki bunun yanında...Dün geceden beridir yağmur dinmek bilmedi. Gökyüzü de mi benimle ağlıyor?
Beni bu halde bıraktığın için acıyor mu bana?Yoksa bugünden sonra gökkuşağı mı doğacak? Yeni bir süreç,yeni bir başlangıç? Belki de sensiz uzun bir hayat beni bekliyordur. Bilmiyorum belki de o zamana kadar acıdan ölürüm.

Hani mesafeleri sevmezdin sen?
Şimdi sen gökyüzünde,ben yeryüzünde?
Gelebilmem için ölmem gerek sevgilim.
Kaybetmekten çok yoruldum,
birilerini,bir şeyleri,hayatımı... Kalbimi hissediyor musun? Eğer hissediyorsan çık gel,gitmemiş ol. N'olursun,bırakma beni böyle...

🕷

"Lalisa...hadi aç kapıyı..."
Gelen ses ile acıyan gözlerimi araladım. Hala yerdeydim. Yağmur sesleri geliyordu hala. Havada ki karanlık,
içimdeki kasveti arttırıyordu.
Tekrar ağlamaya başladım. Yemin ederim ki ruh halim o kadar berbat haldeydi ki. Dudaklarımı aralayıp,
konuşmaya gücüm yoktu.
Ağlamaklı ifade ile konuştum.

"Tae...bana doğruyu söyle...getirdiniz mi? Ölüsü mü? Dirisi mi?"

Titreyen sesime karşın verdiği nefesi kapının ardından işittim.  "Hayır. Bulamadık." Gözlerimi yumdum ve uzattığım kolumun üzerine başımı koydum. Nefesimi verdim güçlükle.

"Lalisa,hadi aç kapıyı. Böyle yapma."
Jimin'in sesini işittim. Duyduğum birkaç mırıltı da kızlara aitti. Ama ben ne bu odadan çıkmak,ne de bedenimi kaldırmak istiyordum. Ya ölüsü,ya dirisi gelirse ancak çıkardım. Gözlerimi yumup,şöminenin çıkardığı o çıtırtı seslerini dinlemeye başladım.
Sakin kalmak,umutsuzlanmamak çok zordu.

"Beni bırakmayacağını söylemişti öylece terk edeceğini değil..."

Kendi kendime konuşmaya başladım yine. Gözlerimden düşen her bir damla kıvılcım olup,yerleri alevler içinde bıraktı sanki.Aldığım nefesler daha da zorlandı ve acıtmaya başladı göğüs kafesimi. Boğazımda ki halat sıklaştı ve beni çoktan astı tavana.
"Lalisa,hemen olumsuzluğa kapılma. Hala yaşıyor olabilir. Jungkook bu bir baktın çıktı geldi. Seni böyle görmesin,lütfen hadi aç kapıyı."

Rose'nin kırgın sesi bile beni teselli edemiyordu. Biliyorum işte o bu saate kadar bulunmadıysa ya öldürülmüş ve denizin dibine atılmıştır ya da cesedini yakmışlardır. Yoksa Jungkook şu zamana kadar dönmüş olurdu.
"Tae,kardeşim..."

senior assassin | lkWhere stories live. Discover now