46

935 105 183
                                    

Satır aralarında yorum yaparsanız sevinirim^^

Lalisa,14 Ekim 2020.
14.30

"Sen,kendin bile buna inanmıyorsun. Benden nasıl beklersin Vincenzo?"
Sessizce mırıldandığım cümleler ile başını ovuşturdu. Kaşlarım çatılmış,sinirden yerimde duramıyordum. Evlilik ne demek ya!

"Bak anlıyorum seni. Jungkook'un izin vermeyeceğini biliyorum ama bunu yapmazsak çetenin başına geçemezsin."

"Sikerim çetesini. Ben Brezilya 'da normal bir hayat istiyorum,Vincenzo. Çete senin olsun,benim istediğim yanımda zaten."

Odadan çıkmak için arkamı döndüm lakin kolumdan yakaladı. Göz devirerek ona çevirdim bedenimi. "Bundan emin misin? Öylece fırlatıp kenara mı atacaksın bunu?"

Öfke ile elimi geri çektim. "Ya sen hala ne dediğinin farkında değilsin galiba? Vincenzo,çete umrumda değil. Ben mutlu bir hayat istiyorum. Seninle değil,Jungkook ile. Eğer eşim olacak biri varsa,bu Jungkook olur. Sen değil."

Ensesini kaşıyıp nefesini verdi.
"Haklısın."
"Sonunda farkına vardın."
Kulpu tuttuğum gibi kendimi hızla odadan dışarı attım. Saatler sonra Brezilya'da olacaktık,daha gitmeden tartışma yaşadığımız konuya bak.
Jungkook bunu duyarsa Brezilya işi yalan olurdu.

Başımı iki yana sallayarak üst kata çıkmaya başladım. Odanın önüne gelmem ile kapıyı iterek içeri girdim.
Kapıyı ardımdan kapattım.
Valize eşyaları yerleştiren Jungkook'a yaklaşıp,belinden sarıldım ve başımı sırtına koydum.

Elleri,belinde duran ellerimi buldu ve kenetledi. Gözlerimi yumarak derin bir nefes aldım. Onun kokusu beni rahatlatan tek şey olabilirdi. "Gergin gibisin?" Naif sesi ile gözlerimi araladım. Elimden tutarak beni önüne çekti.
Ve ellerini belime koydu. Alnıma küçük bir buse kondurdu. "Jungkook,artık normal bir hayat yaşayalım. Lütfen."

"İnan bende bunu herşeyden çok istiyorum,Lisa. Ama biliyorsun,bizim düşmanlarımız asla bitmez."

Dudaklarımı büzerek ofladım.
"Brezilya'ya gittiğimiz de elmas kaçakçılığına devam mı edeceksin yani?" Başını iki yana salladı. Bir eli saçıma uzandı ve tutamı parmağına dolayarak oynamaya başladı.
"Bilmiyorum. Oraya gittiğimiz de buna karar vereceğim."

"Jungkook,sen ne zaman bilmiyorum desen o işi kabul etmiş oluyorsun."

"Lisa,orada beni tanıyan çok insan var. Beni rahat bırakmazlar. İşlerini düzene sokmak için anlaşma yapmak isteyecekler elbette. Biliyorsun."

"Bu işleri bıraksan? Ve bizde diğer insanlar gibi normal bir hayat yaşasak?"

"Kolay değil. Evet desen bile bu işleri bırakmak o kadar kolay olmuyor. Bir kere battın mı, çıkmak için ölmen gerek." Üzgünce suratına bakmam ile kaşları çatıldı hafifçe.
"Hadi ama,bakma bana öyle. Anla beni."
Mecburen başımı salladım. Tebessüm ederek beni göğsüne çekti ve sıkıca sarıldı.

"Elbet birgün herşey bitecek. Sonsuza kadar bu işlerin içinde kalmayacağız. Daha fazla zarar görme istiyorum bende. Sadece o kirli çukurdan çıkmak zor olacak. Ama başaracağız. Beraber."

Gözlerimi yumarak mırıldandım.
"Beraber." Saçlarıma buseler kondurmaya başladı. Gülümsedim.
"Hadi bakalım. Senin için önemli olan eşyaları koy. Gerisini orada halledeceğiz zaten. Kıyafet falan almana gerek yok."

Belimi okşaması ile bedeninden ayrıldım.Dolaba yönelip, birkaç parça şey çıkarıp aynı valize koydum.
Valizin fermuarını çekip, kapattım.
Ardımdan çıplak belime sarılan kollar ile tebessüm ettim ve başımı omzuna doğru arkaya yasladım. Omzuma küçük bir öpücük bıraktı.

senior assassin | lkWo Geschichten leben. Entdecke jetzt