11

1.8K 287 54
                                    

"Gir." diyerek büyük makinaların olduğu bir odaya girdikten sonra arkamızdan kapıyı kilitleyerek beni küre şeklinde bir cama sahip olan ve uzaktan bir kaskı andıran büyük makinaya doğru sürüklemiş ve makinanın arkasındaki kapağı açarak içine girmemi işaret etmişti. Korkuyla derin bir nefes alarak başımı iki yana sallayarak onu reddetsem de bu, onun daha da sinirlenerek aynı şeyi daha yüksek bir sesle tekrar etmesine neden olmuştu.

"İstemiyorum!" diye korkuyla bağırmış ve kolumu annemden kurtarmaya çalışmıştım, ancak bu durum onu iyice sinirlendirerek beni zorla bu tuhaf kapsülün içine sokmaya çalışmıştı ancak bu tür şeylerin arkasındaki asil nedeni bilmesem de beni iyileştirmek için olmasığından emin olduğum için ve annemin bu delirmiş halinden fazlasıyla korktuğum için direnmeye ve çiğerlerimi parçalarcasına çığlık atmaya başlamıştım.

"Kapa çeneni!" diye bağırarak bana bir tokat vursa da ben çığlık atmaya devam ediyordum, ki bu çabamın bir karşılığı olarak kapının sertçe vurulması, arkasından gelen endişeli ve meraklı seslerin karışımı annemi acele etmeye sevketmiş ve ayağıma sert bir tekme atarak beni yere düşürdükten sonra beni o kapsülün içine iterek arkamdan kapsülün kapağınını kapatmıştı. Telaşla kapağa vursam da oldukça sağlam ve kalın olan kapsülün kapağı nedeniyle elimden bir şey gelmese de pes etmeyerek acımayan ayağımla oturduğum yerden kapağa sert tekmeler indirmeye başlamıştım.

"Boğulmak istemiyorsan o oksijen maskesini yüzüne tak." diye donuk bir ses duyduğum anda, cama dönerek bu kapsüle bağlı olan bilgisayarda birkaç işlem yapan anneme dönerek çatılı kaşlarla ifadesiz yüzüne bakmıştım.

"Ne?"

"Ben duydun." dedi annem, bana bakma zahmetine bile girmeden bilgisayardan bir şeylere basarak içinde bulunduğum kapsülün ince bir vınlamayla çalışmasını sağlamıştı. "Boğulmak istemiyorsan, maskeyi tak." diye söylediklerini ağır ağır tekrarlarken etrafıma bakarak sağımdaki kapsüle bağlı ilan metal bir oksijen maskesi gözüme çarpmıştı.

"Hayır." dedim inatla yeniden anneme dönerken. "Takmayacağım." dememle birlikte dizlerimde bir ıslaklık fark ederek başımı yere çevirmiş ve zeminden ağır ağır yükselmeye başlayan şeffaf mavi sıvıya endişemi saklamaya çalıştığım gözlerle baktıktan sonra yeniden anneme dönmüştüm. O ise umursamaz bir tavırla işine devam ederken "Öyleyse öl." diye konuşmuştu.

"Hayır." dedim durgun bir sesle konuştuktan sonra kendimi toparlamak amacıyla derin bir nefes alarak yüzümde yapay bir alay ifadesine  yer açarken. "Beni öldüremezsin. Benim gibi bir deneği kaybetmek için fazla bencilsin." diye hafif gülümseyerek alaylı bir ifadeyle konuştuğumda, ilk defa beni böyle görmüş gibi kaşlarını havaya kaldırarak bana dönmüş ve "Sonunda gerçek yüzünü gösteriyorsun ha?" diye mırıldanmıştı.

"Benim ölmeme izin vermeyeceksin." dedim içten içe korkuyla titreyen kalbime tezat keyifli bir ifadeyle ıslak olmasını umursamadığım zemine oturup yerde bağdaş kurarken. "Elinizdeki tek bağlayıcı benim, ve bu deneyi kabul eden tek beden de bana ait değil mi?" diye konuşmamla birlikte annemin yüzü ciddileşmeye başlarken yüzümdeki gülümsemeyi daha da derinleştirdim. "Sence de öldürmen için fazla kıymetli değil miyim?"

"Öylesin." dedi ciddi bir yüzle. Ancak ardından, kalbimin bir kez daha titreyeceği kötü bir gülümseme belirmişti yüzünde. "Ancak bir konuda yanılıyorsun." dedikten sonra kapsülün önüne gelerek dizlerinin üzerine çökmüş ve belime kadar gelmeye başlayan suya baktıktan sonra gözleri direk olarak gözlerime kilitlenmişti. "Özel olan sen değilsin, içindeki enerji. Bu kapsül de tahmin et ne işe yarıyor." diye konuştuktan sonra ayağa kalkarak bilgisayarın başına geçerken, kastettiği şeyi anlamamla birlikte nefesim kesilmişti.

Nasıl bir enerjiden bahsettiğiyle ilgili en ufak bir fikrim yoktu ancak bu makinanın içimdeki enerjiyi çıkarırken pek de kibar davranacağını sanmıyordum. Üstelik annemin yüzüne bakarak sadece benden ne kadar nefret etmesini geçtim, beni öldürmek için ne kadar arzulu olduğunu deli gibi dönen gözlerinden bile anlamam mümkündü. Kesinlikle iyi bir psikolojinin içinde olduğunu söyleyemezdim ve şu an, normalde yapmak istemeyeceği şeyleri bile hiç pişmanlık duymadan yapabilecekmiş gibi görünmesi de beni iyice tedirgin etmişti.

Oturduğüm için neredeyse boynuma ulaşan sıvı yüzünden dizlerimin üzerinde yükselerek kendimi biraz daha güvence altına kaldıktan sonra, ayağa bile kalkamayacağım kadar küçük olan bu kapsülün içinde gözlerim oksijen maskesiyle kesişse de bunu reddederek annemi incelemeye devam etmiştim. Oksijen maskesinin içerisinde narkoz olup olmadığını bilmiyordum ve bu durumda bilincimi kaybedersem, annemin istediğini ona vermiş sayılacaktım. Ayrıca bahsettiği enerji çıkarma olayını ben bilinçsizken yapmak istiyorsa, muhtemelen bunun sebebi benim direnmemi engellemek olmalıydı ancak kötü senaryoyu düşünürsek ve bu oksijen maskesi gerçekten de sadece benim nefes almamı sağlayacaksa, bu fırsatı elimle iterek kendimi ölüme sürüklemiş olacaktım.

Sıkıntıyla derin bir nefes alarak göğsümden boynuma doğru yükselmeye devam eden sıvıya bakarak iç çekmiştim. Mantıklı düşünecek olursak bu maskenin olayı, bu sıvıya rağmen beni hayatta tutmaksa, bu enerji çıkarma olayının 3 dakikadan daha fazla süreceği anlamına ve ben ölürsem de bu enerji çıkarmanın mümkün olmayacağı anlamına geliyordu. Ne de olsa bu işlem ölülerin üzerinde de işe yarasaydı ilk başta bizi iyileştirmek gibi bir çabaları olmaz, direk olarak kadavralarla da deneye devam edebilirdi.

İstemsizce gülümsedim burukça... Sanırım elindeki iki seçenek vardı ve ikisi de aynı sona, yani ölüme çıkıyordu. Ya annemin söyledikleri doğrultusunda maskeyi takarak bilinçsizce enerjiyi çıkarmasını bekleyecek ve beni önemli kılan tek kozumu da almasını bekledikten sonra ölecektim, ya da ona direnerek boğularak ölmeyi göze alacaktım. Yine de, annemden güzel bir intikam alma fırsatını elimden kaçırmak istemiyordum.

Su boğazıma kadar yükselmişken bir anda kahkaha atarak gülmeye başlamamla annem direk olarak bana dönmüş ve bir süre dik dik oksijen maskesi olmayan yüzüme baktıktan sonra kaşlarını kaldırarak "Yaşamak isteyeceğini sanıyordum." diye konuşmuş ve maskenin benim tek yaşam şansım olduğunu ima ederken içten içe keyiflenmiştim.

Ne de olsa son dakikalarımdı ve hayatım boyunca ilk defa istediğim gibi davranmakta özgürdüm.

"Son iki yıldır hep bunu yapmak istemiştim!" diye kahkahalarımın arasından konuşunca annemin yüzündeki ifadenin biraz kasıldığını fark etmiştim. "Son iki yıldır senden bir şekilde intikam almak istemiştim. Şimdi bana bu fırsatı kendi ellerinle veriyorsun." diye konuşurken öne yaklaşarak küre şeklindeki cama elimi yaslamıştım. "İyi izle." dedim yüzümdeki aşağılamayla karışık  büyük bir alay ifadesiyle yüzüne sırıtarak baktıktan sonra keyifle bağırdım. "On yılını harcadığın deneyin nasıl elinde kaldığını iyi izle!"

Ardından da kapsülün içi tamamen sıvıyla dolmuş ve beni nefessiz bırakmıştı. Ben ise hayatım boyunca ilk kez annemin benim için telaşlandığını görüyordum.

Hayır, benim için değil... Deneği için telaşlıydı.

Koşarak arkadaki metal kapağı açmak için çabaladığını, ancak makina çalıştıktan sonra kapağın kilitlendiğini fark ederek ön cama elleriyle vurarak "Maskeyi tak!" diyerek bağırmaya başladığını fark etmiştim. Onun bu telaşı beni güldürürken inatla yüzüne bakmış ve gözlerinin önünde ciğerlerimdeki tüm havayı boşaltırcasına derin bir nefes vererek annemin korkuyla ağzımdan çıkan baloncuklara bakmasına ve lanet cümleleri savurarak bilgisayarına koşmaya başlamasına sebep olmuştum.

Pekala, hep istediğim gibi düzgün bir ölüm olmayacaktı ancak sonunda annemin benim yüzümden böyle bir ifade yaptığını görmek de beni oldukça tatmin etmişti. Bu yüzden mutluydum, ne de olsa artık hiçbir şeyi düşünmek zorunda kalmayacaktım. Artık aldığım nefesin bile hesabını yapmama gerek kalmayacaktı.

Mutluydum, çünkü artık biraz dinlenebilirdim...

○●○

Rüya Askeri 2  [Final]Where stories live. Discover now