45

595 120 20
                                    

Derin bir nefes alarak rüyadan uyanırcasına gözlerimi açtığımda, kendimi yeniden kafamdaki tuhaf kaskla birlikte koltukta otururken bulmuş, ve etrafa kısaca göz gezdirme fırsatını elimden kaçırmamıştım. Diğerleri henüz uyanmamışa benziyordu, doktorlar dikkatli bir şekilde ekranların başından ayrılmazken Hiro da sessizce kollarını göğsünde bağlayarak koltuklardan birine oturmuş bir şekilde beklemeye devam ediyordu.

Nakamura Hiroshi, Nakamura Shin'in küçük kardeşi ve bizim bildiğimiz adıyla oyun odasının en genç üyesi Hiro.

Ona bakarken, içinde gizli bir not bıraktığım oyuncak ayımı tutan minik çocuktan eser kalmamış gibi hissetmiştim. Ayrıca şu ciddi duruşuna bir kez daha bakınca, Shin'le aralarında hafif bir benzerlik olduğunu da fark etmemek imkansızdı.

Sessizce kafamdaki kaskı çıkararak durgun bir ifadeyle ayağa kalkarken beni fark eden Hiro, hızla ayaklanıp yanıma gelmiş ve iyi olup olmadığımı sorarcasına endişeli bir ifadeyle yüzüme bakmaya başlamıştı.

"Biraz yalnız kalıp kafamı toplamak istiyorum." diye sakince konuştuğumda ise "Ah, bekle." diyerek hızlı adımlarla odadaki dolaplardan birine yönelmiş ve siyah dümdüz bir metal küple yanıma gelerek kübü bana uzatmıştı. "Eskiden Merkezin hastane olarak kullandığı binayı incelediğimizde, babanın çalışma odasında bunu buldular. Bunu senin alman, daha doğru olur." diye konuşmaya devam ettikten sonra da kübü bana uzatmıştı.

"Teşekkür ederim." diye beklemediğim bir şeyle karşı karşıya kalarak, tek bir yüzü avcumun içi kadar geniş olan metal kübü aldıktan sonra Hiro'ya bakarak hafifçe gülümsemiş ve "Yorucu bir gündü, değil mi? Odamda biraz dinleneceğim." diye hafif bir tonda konuştuktan sonra ağır adımlarla odadan ayrılmış ve bana verilen odaya doğru ilerlemeye başlamıştım.

Beynimin içi, buraya gelmeden önceki halinin aksine uçsuz bucaksız bir sessizlik örtüsüyle kaplanmış ve kulaklarımı çınlatan bu sessizlik beynimin içini tırmalamaya başlamıştı.

Bulmacadaki her parça yerine oturmuştu, ancak ortaya çıkan resim, kapkara bir boşluktan ibaretti.

Bunca zamandır çözmeye çalıştığım bu bulmacada, yerine oturtmaya çalıştığım şeyin eksik parçaların kendisi olduğunu şimdi fark etmiştim. Bunca zaman boyunca olduğum yerde dönüp durmamın ve önüme çıkan her sorunda sürekli başladığım noktaya geri dönmemin nedeni de buydu. Kurallarını bilmediğim bir oyunu kazanma çabam, doğal olarak kayıplarla başarısızlıklarla sonuçlanacaktı.

Üçüncü raunt, şimdi başlıyordu...

Düşüncelerimle boğuşurken geçirdiğim dakikaların ardından, ne ara geldiğimi bile fark etmediğim odamın kapısıyla yüz yüze gelince bir anlığına duraksasam da, sessizce içeriye girerek kapıyı kapatıp kilitledikten sonra kendimi yatağa atarak sersemlemiş bir halde gözlerimi kapatmış ve kafamın içinde birbirine giren düşüncelerimi bir düzene sokmaya çalışmıştım.

İlk aklıma gelen şey, etrafımdaki herkesin birer yalancı olduğu gerçeğiydi. Merkez ve Rentai şirketlerinin söylediklerine güvenmemem gerektiğini biliyordum, ancak Tia ve Shin'in de bu yalancılar kategorisinde olduğundan tamamen bihaberdim. Beyin yıkama olayına kurban gidenler sadece esir düşen deneklerdi, Tia ve Shin ise bu zombi salgınından daha önce merkezden kaçmışlardı. Yani yakalanıp beyinleri yıkandıktan sonra tekrar kaçmadılarsa, muhtemelen onlar her bir haltı hala hatırlıyor olmalıydılar ve yine muhtemelen, hatırladıkları için bize yardım etmiş olmalıydılar. Ama bu durumda, kafama takılan bazı sorular vardı. Birincisi, Shin ailesini ve geçmişini hatırlamasına rağmen neden buraya gelmedi? İkincisi, her şeyi hatırlıyorlarsa neden bizimle irtibata geçtiklerinde bundan hiç bahsetmediler? Neden sadece uzaktan yardım etme çabalarına girdiler? Omzumdan kancayla merkez binasına kadar sürüklenerek götürüldüğümde, enerjimi çekememelerinin nedeni, açıkça benim yaptığım ve Tia'ya verdiğim ilaçtan kaynaklanıyordu, bir şekilde bana bu ilacı enjekte etmiş olmalıydı. Bunu Tia'dan başkası yapamazdı, ve sadece fark ettiğim yardımların yanı sıra, kim bilir ben farkına bile varmadan kaç kez yardımı dokunmuştu. Madem bana yardım etmeyi istiyordu, öyleyse neden benden bunca şeyi gizlemeye devam etmiş ve hiçbir şey bilmiyormuş gibi davranmıştı?..

Rüya Askeri 2  [Final]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin