13

1.7K 260 31
                                    

"Dalga mı geçiyorsun, Rüya'yı alamaz!"

"Dostum, sakin ol."

"Rüya'nın bağlayıcı olduğunu bilmiyor mu aptal adam?!" diyerek Andrew'i umursamadan yüksek sesle bağırmaya devam ettikten sonra bir süre sessiz kalarak nefeslerini düzenleyerek öfkesini kontrol altına almaya çalışmıştı. "Nedenini biliyor musun?"

"Rüya'nın enerji çeşitliliği Emily'i uzun bir süre kontrol altında tutabilirmiş. Ayrıca Rüya bir şekilde Emily'nin yeteneğini yağmalayabilirse, kızın tamamen iyileşeceğini düşünüyorlar." diye konuşan Andrew'in açıklamasından sonra babamın yeniden öfkelenmeye başladığını, ancak bunu kontrol altına almakta ısrarcı olduğunu fark etmiştim. Buna rağmen, ağzından çıkan oldukca yaratıcı bir lanet cümlesini engelleyememiş ve Andrew'in onu sertçe uyarmasına neden olmuştu.

"Bunun ne demek olduğunu biliyor musun?" diye ağır ağır konuşan babamın sesindeki yoğun öfkeyi, gözlerim kapalı olmasına rağmen ben bile hissedebilmiştim. "Onların iyi senaryo olarak gördükleri şey, Emily'nin hastalığının Rüya'ya geçmesine neden olacak."

"Bunun ben de farkındayım ve aynı şeyleri ben de söyledim Liam, ama Zerter böyle düşünmüyor. Rüya imperinin özümsenmesinde bir zorluk çıkarmazsa, onu hayatta tutacak kadar enerjiyi onda bırakacaklarını söyledi."

"Bunun sonuçlarını bilmediğimizi söyledin mi?".

"Neyin?"

"Dalga mı geçiyorsun? Tabiki de bu kadarcık enerjinin onda nasıl bir etki bırakacağını!"

"Sadece biraz kansızlık çekiyormuş gibi hissedeceğinden eminim." dedi Andrew ılımlı bir tonda, babamı sakinleştirmek istercesine. "Ayrıca Zerter, bu özümsemeden sonra Rüya'nın deneyden ayrılmasına izin vereceğini söyledi."

"Bu kadar mı yani..." diye mırıldandı babam öfkeyle. "Kızımı kendi ellerimle ateşe atmamı istiyor ve karşılığı bu mu?"

"Karşılığında ne istiyorsun?" diyerek konuşan Andrew, ses tonunu koruyarak babamı sakinleştirme yönünde emin adımlarla ilerlemeye devam ediyordu. "Zerter anlaşmaya açık bir adam, eminim isteğini dinleyecektir."

"Tek bir şartla imper özümsemesini kabul edeceğim." diye kısık bir sesle konuştuktan sonra ciddi bir sesle konuşmaya devan eden babamın yüz ifadesinin, oldukça kararlı olduğunu hissettim. "Ve şartım, bu deneye artık bir son verilmesi olacak."

○●○

Babam ve diğer doktor bir süre daha burada kalsalar da güneş batarken işleri olduğu için gitmişler ve beni bu boş odada tek başıma bırakmışlardı. Onlar odadan ayrıldıktan sonra yarım saat kadar daha bu uyuma rolune devam etsem de, güneş dağlara doğru hareket edip odayı turuncu bir ışıkla aydınlatırken kimsenin bu odaya girmeyeceğinden emin olarak gözlerimi açmış ve odayı baştan sona güzelce incelemeye başlamıştım. Babamın çalışma odası olduğunu vurgulayan ve bir duvarı baştan aşağı camla kaplı olan odanın bir köşesinde geniş bir çalışma masası ve dosyalarla dolu büyük bir kitaplık vardı, ancak kitaplığım cam kapağı ne yazık ki kilitliydi ve muhtemelen o kapaklar da kurşun geçirmez camlardan oluşuyordu.

Derin bir nefes alarak babamın çalışma masasına ağır adımlarla yürümüş ve çalışma masasının çekmecesinden boş bir kağıt çıkararak masaya oturmuştum. O sırada metal bir kalemliğin ayna gibi olan pürüzsüz yüzeyiyle karşı karşıya gelmem beni bir süre duraksatmıştı, çünkü metal yüzeydeki yansımamda iki gözümün de maviye döndüğünü rahatça görebiliyordum. Makinenin etkilerinden biri olabileceğini düşünerek bu durumu fazla önemsemefen masanın üzerideki kalemlikten de bir kalem çıkararak bildiğim şeyleri güzelce yazmaya koyuldum, ne de olsa diğerleri benim bildiğim şeyler olmadan hastaneye karşı herhangi bir eylem gerçekleştiremezlerdi ve bu konu için yapabileceğim son iyiliği de onlardan esirgeyemezdim.

Annemin odasındaki dosyalarda, yaptıkları deneylerin raporlarını buldum ve ben de dahil olmak üzere hepimizin çoktan iyileştiğini öğrendim. Ancak hastanedeki herkes bize hasta muamelesi yaparak onların geliştirdikleri farklı ilaçları üzerimizde denedikleri de okuduğum raporlar arasından rahatça çıkardığım bir sonuçtu.

Bir makine üzerinde çalışıyorlar, tam olarak tamamlanmış değil ancak gördüğüme göre şu anda çalışabilir durumda. Bu deneyler yüzünden oluşan vücudumuzdaki tuhaf bir enerjiyi çıkarmak ve onu kullanmak için geliştirilen bir araç, yani bizi bir nevi pil gibi kullanıp atacaklar ve bu enerjiyi bizden aldıkları an öleceğiz.

Ben şimdilik iyiyim, sadece yakalandığım için Merkez adını verdikleri başka bir binaya, enerjimi çıkarmaları için sevkedileceğim. Beni düşünmenize gerek yok, çünkü hayatımı sizin için adamak benim 15 senelik hayatım boyunca yaptığımdan gurur duyacağım ilk ve son şey olacak. Bunun için gerçekten mutlu olduğumu ve sizi çok sevdiğimi bilin.. Sizden kendim için isteyeceğim son şey, benim yerime de uzun ve mutlu bir hayat yaşamanızdır.

Bunları yazdıktan sonra başka bir kağıda geçerek yazmaya devan etmiştim.

Sizin için hazırladığım plana geçecek olursam, bundan sonrasını dikkatle okumanızı istiyorum. Şimdi derin bir nefes alıp ağlamayı kesin, çünkü biraz ciddileşeceğim.

Bundan sonrasını da onların kaçış planlarını tüm detaylarıyla anlatarak geçirmiş ve iki kağıdı üst üste koyarak dikkatlice katladıktan sonra eşofmanımın cebine dikkatle yerleştirmiştim. Ardından da kalemi kolumla silerek yerine koyduktan sonra oturduğum koltuğu da eski haline getirmiş ve hiçbir şeye dokunmamışım gibi göründüğünden emin olduktan sonra yatağa uzanarak yatmaya devam etmiştim. Güneş batıp odayı karanlığa boğana kadar yazdığım planda bir sorun olur mu diye düşünsem de, hiçbir sorun olmayacağı konusunda kendimi telkin ederek uyuyakalmıştım.

●○●

Rüya Askeri 2  [Final]Where stories live. Discover now