23

1.6K 268 88
                                    

"Martin! Martin beni duyuyor musun? Bu kaç?" diyerek iki parmağını kaldırdığı elini Martin'in yüzüne doğru sallayan Melany'le birlikte yavaş yavaş kendine gelen Martin'i umursamadan, Rachael ve Melany'nin pencereden uzaklaşmasını fırsat bilerek hızlı adımlarla onlarla arama mesafe koyarak ikisinin de bağına dokunarak yeniden yatağın ayak ucundaki boş kısıma geçerek onlardan uzaklaşmıştım.

"Sorun yok." diye konuştum istemsizce Martin'in yarı açık gözlerine bakarken, diğerlerini sakinleştirmek amacıyla. "Sanırım biraz şaşırdı, ama maksimum  on beş dakika sonra tamamen kendine gelir." diyerek gülümsediğimde, odadaki telaşlı gürültünün bıçak gibi kesildiğini fark ederek gözlerimi Rachael ve Melany'e çevirmiştim. Yüzlerindeki şok ifadesiyle bana bakarlarken Rachael poposunun üzerine düşmüş, Melany ise olduğu yerde kaskatı kesilmişti. "Ah." dedim, onların şaşkınlığı yüzünden ne diyeceğimi bir süre bilemeden duraksarken. Ardından da sevimlice gülümseyerek "Görüşmeyeli uzun zaman oldu, değil mi? Sizi özledim." diye devam etmiştim. Bundan sonraki tepki ise oldukça beklenmedikti. Melany bir süre kendisini de halüsinasyon gördüğünü düşünürken Rachael ağlamaya başlamış ve koşarak bana sarılmaya çalışmıştı, ancak Aras önüme geçerek onun bana dokunmasına izin vermemiş ve neden bana dokunmaması gerektiğini basitçe anlatmıştı. Melany ise uzun süren sessizliğinin ardından biraz sessizce gözyaşı dökmüş ve benim gerçek olduğumdan emin olmak için sorular sorup durmuştu, ki bu sorular da genel olarak bedenime ne olduğu, veya beni nasıl görebildikleriyle ilgili doğal sorulardı. Ortamın biraz daha sakinleşmeye yakın olduğu bir zamanda da Martin kendine gelmiş ve yeniden şoka uğramasına fırsat vermeden Aras bildiği her şeyi onlara açıklamaya başlamıştı, ki bunları kavramaya çalışan Martin'in bayılmasına fırsat da kalmamıştı. Hala benim gerçek olup olmadığımdan emin olamasa da, ortama ayak uydurmayı başarmıştı.

"Peki neredeydin? Bunca zamandır polisler, deneyin devam edebileceği şüphesiyle pek çok yeri araştırmaya devam etti ama senden ufacık bir iz bile bulamadılar. S-sonra da ölüm haberin.." derken yeniden ağlamaya başlayan Melany'e bakarak hafif tebessümümün dudaklarımdan kaybolmasına izin vermemiştim. Hepsi yere yarım çember oluşturacak şekilde oturmuştu ve ben de hepsinin karşısında, arama onlarla mesafe koyarak oturmak zorunda kalmıştım. Onlara sarılamamak, istemsizce canımı sıkan etkenlerden sadece biriydi.

"Merkez adındaki bir binadayım; şehirden biraz uzakta, ormanlık bir alanda bir yer. Deneylerin son aşaması orada gerçekleşiyor. Binada benim gibi birkaç çocuk daha var ama..." dedikten sonra cümlemi tamamlayıp tamamlamama konusunda tereddütte kalsam da, omuz silkerek cümlemi devam ettirmiştim. "Bilirsin. Ölmek üzereler.."

"Peki sen? Sen nasılsın? İyi besleniyor musun? Günlerin nasıl geçiyor? Çok sıkılıyor musun? D-deneyler... Onlara devam ediyorlar mı?" diye ardı arkası kesilmek bilmeyen sorularını teker teker sıralayan kişi ise, şaşırtıcı sessizliğinin arkasında durmayı kesen Rachael olmuştu ve sanki hepsinin aklındaki soruları dile getirmiş gibi, dikkatleri benim üzerimdeydi. Varlığımı kabullenmeleri ve benim için endişelenmeleri içten içe mutlu olmamı sağlamıştı.

"Doğruyu söylemek gerekirse, bana sizin kadar iyi bakamıyorlar." diye şakaya vurarak güldüğümde, diğerlerinin yüzü iyice ciddileşmişti. "Ama elimde birkaç koz var, arada onları tehdit edip istediklerimi yaptırıyorum." diye eklediğimde ise, Rachael'in yüzünde oluşan minik tebessüm beni rahatlatmaya yetmişti. Ardından da sıkıntıyla derin bir nefes alarak konuşmaya ve Rachael'ın sorularını cevaplamaya devam etmiştim. "Ve deneyler orada da devam ediyor, ama hastanede olduğu kadar ilaç almıyorum. Sadece günlük aldığım vitamin takviyeleri ve haftalık iğne saatlerim var. Onun dışında, deneyin meyvelerini topluyorlar diyebilirim. Haftada bir gün imper özümsemesi dediğimiz bir olay var. Emily denen kızın yaşaması için enerjimi çıkarıyorlar."

Rüya Askeri 2  [Final]Donde viven las historias. Descúbrelo ahora