27

1.1K 195 94
                                    

Karanlık ortamın aniden aydınlanmasıyla gözlerimi birkaç saniyeliğine kırpıştırmam gerekse de, kanımı donduran görüntüden gözlerimi bir türlü ayıramıyordum. Geniş koridorun sağı ve solu koridor boyunca uzanan parmaklıklarla doluydu ve kısım kısım ayrılmış hücrelerin içerisinde de tuhaf hırıltılı sesler çıkaran insanlar bulunuyordu. Gerçi, onlara insan demek biraz yetersizdi.. Ciltleri solmuş, kesim kesim parçalara ayrılmıştı ancak buna rağmen vücutlarında tam anlamıyla bir kanama yoktu. Saçları, sanki aylarca tutup tutup çekiştirilmiş gibi ince ve tiftik tiftikti. Gözleri ise donuk bir maviydi ve göz bebekleri sanırım yoktu. Bu görüntü, bana geçen aylarda izlediğim bir filmi çağrıştırmıştı ve yanlış hatırlamıyorsam o filmde de bu tür insanlara "Zombi" diye hitap ediliyordu. Yine de her türlü senaryoyu bu sahneye uyarlamaya çalışsam da, sonuç hiç de güzel bir yere gitmiyordu.

Bu apaçık bir gerçekti ki, bu insanlar bu deneyin başarısız olan denekleriydi...

Soğuk kanlılığımı korumaya çalışarak derin bir nefes almış ve burnumu sızlatan küf ve kan kokusunu umursamamaya çalışarak koridorda ağır adımlarla ilerlemeye çalışmıştım. Benim geldiğimi gören zombi insanların parmaklıklara yaklaşıp ellerini bana doğru uzatarak bana doğru hırlamalarını görmezden gelmeye çalışarak ilerlemeye devam etmiş ve gözlerimi koridorun sonundaki kapıya kilitlemiştim. Aradığım şey,  o odada olmalıydı.. Herkesi kurtaracak olan o bağlayıcı ilaç, burada olmalıydı.. Bu yüzden dikkatimi dağıtamazdım. Önceliklerim bu durumu araştırmak değil, ihtiyacım olan ilacı içip buradan bir an önce ayrılmaktı...

"Sana verdikleri ilaçlar bağımlılık mı yaptı?"

Zaten şaşkınlıktan kaskatı kesilen vücut kaslarımdan bu sefer tüm kanın çekildiğini hissettim. Tamamen yabancı olan bir kadının sesi sağımdaki hücreden gelirken, ben başımı o yöne dahi çevirmeye korkar olmuştum.

Bu insanımsı şeylerin düşünebilmesi ve düzgünce konuşabiliyor durumda olması, karşılaşabileceğim en iyi senaryo değildi neticede.

"Sanırım o ilaçlar sadece bağımlılık yapmıyormuş... Gerçi böyle bir manzaraya karşı böyle ifadesiz kalabilmek için ya kör ve sağır olman gerekir, ya da beyinsiz.."

Kendi halinde konuşmaya devam eden sesi duymazdan gelmek ve şaşkınlıktan gerim gerim gerilen kaslarımı yeniden harekete geçirebilmek için titrek bir nefesi ciğerlerime çekmeye çalışmıştım.

"Sanırım sende her ikisi de var.."

Titrek bir şekilde nefes vererek biraz olsun kendimi rahatlatırken yüz ifademi tamamen toparlayarak başımı sağa çevirmiş, ve görebileceğim her türlü şeye kendimi hazırlayarak konuşan kişiyi bulmaya çalışmıştım. O sırada gözlerim birkaç zombinin bulunduğu küçük hücrenin birinde, zombilerin arkasındaki duvara sırtını vererek yere oturmuş turuncu gözleri olan kız dikkatimi çekmişti. Diğerlerini göz önünde bulundurunca, onun zombi olmadığı apaçık ortadaydı ancak bu parmaklıklar olmasaydı üzerime atlayıp beni parçalarıma ayıracak gibi duran onunla aynı hücredeki zombiler, sanki o yokmuş gibi davanıyorlardı.

Sanki onu gerçekten bir insan olarak görmüyorlarmış gibi..

"Beni tanıyor musun?" diye sordum düz tutmaya çalıştığım sesimle. O ise başını hafifçe yana eğmiş ve üzerindeki siyah tişörtünün üzerindeki 03 yazısına dikkat etmemi sağlamıştı.

"Benim gibisin."

"Neden buradasın?"

"Senin gibi değilim."

"Neden bahsettiğini anlamıyorum."

"Senin neden böylesine değerli olduğunu şimdi anlayabiliyorum." diyen kız, ağır hareketlerle yerden kalkarak parmaklıklara doğru yaklaşmıştı. Onun ayağa kalkmasıyla ise tüm hücrelerdeki zombiler birden yere oturmuştu. "Böylesine zengin bir koku..." diye devam etti, gözlerini kapatarak derin bir nefes aldıktan sonra. "...o lanet canavarı bile iyileştirebilecek canlılıkta."

Rüya Askeri 2  [Final]Where stories live. Discover now