46 [Final]

759 126 76
                                    

Elimdeki kübü dikkatle inceledikten sonra ilk kapak olduğunu düşündüğüm yüzeyi sola doğru iterek hareket etmesini ve altındaki mor parlak yüzeyinin açığa çıkmasını sağladıktan sonra sırayla kalan beş yüzeyi de aynı şekilde iterek en son yüzeyin altındaki minik anahtar deliğinin ortaya çıkmasını sağlamıştım. Bir süre bunu nasıl açacağımı düşünsem de, hala boynumda asılı duran anahtar aklıma yeni gelmiş gibi irkilerek hızla ipi kopararak anahtarı elime almış ve kübün anahtar deliğine sokarak sola doğru tam bir tur çevirmemle birlikte tam üst tarafta kalan kapak fırlarcasına açılınca istemsizce bir kez daha irkilmiştim.

Oh, bir an cidden patlayacak sandım.

Gece uyuyamadığım için yanımda uyuyan Aras'ı uyandırmadan lavaboya kendimi kapatmış ve son yarım saattir bu kübün olayını çözmekle kafa patlatıyordum. Sonunda bu bitmek bilmeyen gizem, son buluyordu. Ancak beklediğim şeyden biraz farklı olarak, beyaz bir kartın üzerine yan yana yazılan rakamlardan başka bir şey bulamamıştım. Ekstra olarak kartın arkasında, satranç oyununun taşlarından olan, siyah bir şah resmi vardı.

Yine de bunun öylesine rakamlar olmak için fazla korumalı olduğunu düşünerek ve babamın bulmaca sevdasına güvenerek bana burada verilen telefonumu açarak internet sitesine rakamları girdiğimde, karşıma ilk çıkan şey belirli bir bölgenin koordinatları olmuştu. Merkez binasının yaklaşık birkaç kilometre ötesinde bulunan bir araziyi işaret ediyordu.

Bu bulmaca biraz fazla açık, baba. Ne söylemek istediğini anlamam için düşünmeme bile gerek yok...

Saatin sabah dörde yaklaştığını görsem de, sessizce odama dönerek siyah bir asker pantolonu, ve üzerime de aynı renk bol bir sweatshirt geçirerek saçlarımı bağlamış, hemen ardından da spor ayakkabılarımı giyerek yeniden banyoya yönelmiştim kübün banyoda bırakmama rağmen kartı ve telefonu yanıma almayı da unutmamıştım. Sonrasında da banyonun kapısını, ses çıkarmamaya özen göstererek kilitlemiş ve hemen ardından da haritada işaretlenen konuma bakarak bir portal açmış ve ağır adımlarla portaldan geçerek kendimi yemyeşil ve dümdüz bir alanda bulmuştum. Havanın henüz aydınlanmaya başlamasından mıdır, yoksa mevsimin bir etkisinden mi bilmiyordum ancak hava, ciğerlerimde buz kesecek kadar soğuktu ve ileride gördüğüm ormanlık alan, şu loş havada biraz ürkütücü görünüyordu.

Şimdi biraz gürültü çıkarsam sorun olmazdı, değil mi?

Martin'in çevre hissini kullanarak beş adım ötede, zeminin altında metal bir kapak olduğunu ve o kapağın da yer altı sığınağı tarzı bir yere açıldığını fark eder etmez Aras'n yeteneğini kullanarak metal kapağı yerinden sökerek havaya fırlamasını sağlamış, ve hemen ardından da ilerleyerek sığınağın içine atlamıştım. Ne olduğu umrumda bile değildi, sadece sakladıkları ne varsa artık ortaya dökmekten çekinmiyordum.

Yine de karşılaştığım şey, beklediğimden çok daha farklı bir manzaraydı. Minyatür bir evi andıran sığınakta duvarların çoğu kitap raflarıyla dolu, bir köşede minik bir mutfak tezgahı bulunurken, diğer köşesinde de kitap okuma köşesini andıran bir bölüm bulunuyordu, ve o köşenin boş duvarında ilkokul çocuğunun çizimleri gibi pastel boyalarla çizilmiş birkaç tane kağıt asılı duruyordu.

Resimlerin bir tanesinde kocaman bir güneş, kahverengi bir köpek ve bir ev resmi vardı.

Tanıdık gelen bu görüntü tüylerimi diken diken etmişti.

O sırada solumda bulunan kapılardan birinin sertçe açıldığını duyarak afallamış bir halde kapıya dönmemle birlikte, tanıdık gelen başka bir şey dikkatimi çekmişti.

Bu şey, babama benziyordu...

Biraz yaşlı görünüyor.

Ne olduğunu anlamazca uykudan yeni uyanmış gibi görünen adam, anlaşılmaz homurtularla sol tarafındaki düğmeye yönelerek ışığı açmış ve karanlığa alışan gözlerimin kısa bir an şok geçirmesine sebep olmuştu.

Rüya Askeri 2  [Final]Where stories live. Discover now