32

874 178 85
                                    

Uzandığım yerden kalkmadan öfkeden kudurmuş olan Zerter'a ilgisiz gözlerle bakarken bir yandan da düşünmeye devam ediyordum.

Cidden ne yaptığımı soruyor musun?

Hangi birini anlatayım?

"Ne yapmışım ben?" diye bilmezden gelerek konuşurken yattığım yerde doğrularak yatağıma oturmuş ve dimdik ona bakmaya devam etmiştim.

Ah, cidden onu ilk defa bu kadar sinirli görüyordum. Onun bu kadar sinirlenmesine neden olacak hangi icraatımı öğrenmiş olabilirdi ki? Acaba gizlice binadaki ilaçları başka kuruluşlara ücretsiz dağıttığımı mı öğrenmişti?

Hayır, mümkün değil. Yaptığım işlemler tamamen Zerter'ın telefonundan hallolmuştu ve arkamda bir iz bırakmadığıma emindim.

Oh, o zaman hastane içindeki gizli aşkını ortaya çıkarmakta tehdit ettiğim Zerter'ın sekreterini de alıp birlikte Zerter'ın arabasını kaçırarak sanayide parçalattığım ve ucuz fiyatla sağa sola sattığım olayı mı öğrenmişti? Belki de oradan kazandığım parayla buradaki çalışanlara rüşvet verdiğimi öğrenmiştir..

Ama nasıl öğrendi ki? Her şeyi oldukça gizli hallettiğimi düşünüyordum.

Ah, kesin o lanet sekreter her şeyi ötmüştür.

Ölümlerden ölüm beğen bay sekreter. Üstün dedikoducu teyze modum, tüm dünyaya gizli aşkını duyurmak için elinden geleni yapacak!

Tabi ölmezsem.

Her neyse..

"Cidden çok iyi masum ayağına yatıyorsun." diye dişlerini sıkarak konuşan Zerter, arkasında gergince bekleyen sektere dönmeden "Arthur, imper makinasını çalıştırmaya başla. Bugün bu iş bitecek." diye bana bakarak konuşmuş ve arkasını dönüp kapıyı sertçe çarparak odamdan çıkmıştı.

Ah, sanırım sekreterin gizli aşkını keyfimce dünyaya yayamadan ölecektim... Yazık oldu..

"Yeeey, sonunda bugün ölüyorum." diye eğlenmeye çalışan ama kesinlikle ruhsuz olduğunu düşündüğüm bir şekilde yumruklarını havaya kaldırdıktan sonra bu sevinç(?) bana ağır gelmiş gibi yatağıma geri devrilmiştim. Bir süre tavanıma bakmaya devam ederken de istemsizce ağzımdan "Sonunda." diye anlamsız bir mırıltı çıkmıştı, gerçi anlamsız olan şeyler de sadece bu mırıltıdan ibaret değildi. Önce düşüncelerim birer birer anlamsızlaşmaya başlamıştı, ardından da tüm dünya..

Boşuna savaşmışım gibi hissediyorum...

Düşüncelerimin bedenimi daha fazla ele geçirmesine firsat kalmadan kapım yeniden açılmış ve hiç beklemediğim bir davetsiz misafir olan Emily içeriye girerek arkasından kapıyı yavaşça kapatmıştı. Göz ucuyla ilk kez benim odama gelen Emily'nin tuhaf hareketlerine baktıktan sonra umursamadan kolumu gözlerimin üzerine kapatmış ve "Seninle uğraşack havamda değilim." diye mırıldanmıştım. "Ayrıca odamdan defolup gider misin? Ölmeden önce gördüğüm son şeyin senin yüzün olmasını istemiyorum."

"Ah, arkadaşların geldiği için mutlu olacağını sanıyordum. Sanırım sen, onlara da bana davrandığın gibi davranıyorsun. Ayrı bir muamele görmediğim için sevindim." diye mutlu bir sesle konuşan Emily'nin söylediği şeyi duymamla birlikte kanım donmuştu. Ağır hareketlerle kolumu yüzümden çekerek yatakta oturur pozisyona gelirken, sanki dediğini anlamamış gibi kaşlarımı çatarak "Kim?" diye sordum. "Kim gelmiş?"

"Ah, söylediklerimi anlayamıyor musun? Arkadaşların geliyor, ve kameralardan gördüğüme göre pek dost canlısı görünmüyorlar."

Ah.. Hayır.

Rüya Askeri 2  [Final]Where stories live. Discover now