Bölüm 5 - ters yön
Yazmayı bitirdiğim tarih: 26.01.2021
Ertesi gün babam erken saatte eve gelmişti ama kahvaltıdan önce konuşma şansımız olmamıştı. Kahvaltıdan sonra da Uluhan ile bir kenara çekilmişti. Siyah pantolonumun üzerine kırmızı V yaka bluz geçirip saçlarımı ellemeden kahverengi gözlerimin rengine uygun makyajımı yaptım. Kırmızı ruj sürüp odadan çıktım. Babamın yanına gitmek için yukarı çıkıp çalışma odasının önüne geçtim. Babamın sesini duyduğumda elit olmasa da benlik olan şeyi yaptım, kapıyı dinledim yani.
"Poyraz açıkcası telefonda konuşulacak bir konu değil ama ben üstesinden gelemedim. Adamlar laftan anlamıyor." dediğinde telefonla konuştuğunu anlamıştım.
"..."
"Biliyorum evet. Gülşe'yi bulmuş, rahatsız etmiş o it." o pisliğin kim olduğunu biliyor muydu babam?
"..."
"Biliyorum tabii. Beni yana yakıla arayan o şu an. Uluhan'a bir şey yapamaz, Lily de evden çıkmıyor zaten ama Gülşe'ye ne bu durumu anlatabilirim ne de evde durmasını sağlayabilirim." kaşlarımı çattım. Ne oluyordu böyle, iş için mi bu sorun gerçekten, açıkçası pek sanmıyorum.
"..."
"Bir dakika dosyaya bakmam lazım." dedikten sonra telefondaki sesi duydum. Galiba hoparlöre almıştı.
"Gülşe'yi Türkiye'ye getir, burada bizimle kalır bir süre." diyen ses tanıdık geliyordu.
"Yok Türkiye olmaz bakacakları ilk yer orası zaten."
"Benim himayemdeki birini bulsalar ne olur, hiçbir şey yapamaz." diye hiddetlendi.
"Olmaz Poyraz. Seninde kızların, oğulların, eşin var. Size sıçrayacak bu pislik." dedi babam. Derin bir nefes alıp verdim. "Sadece senin gözün kulağın bir elin Gülşe'nin üstünde olsun istiyorum. Benim elim o kadar uzun değil." dediğinde telefondan sıkıntılı bir soluk sesi geldi.
"Amerika'ya götür o zaman. New York, Mannahtan'a-"
"Gülşe ne yapıyorsun burada?" arkamdan gelen sesle iç çektim. Arkama baktığımda Uluhanla göz göze geldim. Mavi gözleri sinirli bir şekilde gözlerime bakıyordu. "Kapı mı dinliyorsun?" dedi çalışma odasının kapısını işaret ederken.
"Hayır ben sadece babamla konuşacaktım telefonla konuştuğunu duyunca beklemek istedim, bölmemek için." dediğimde kaşlarını havaya kaldırdı. Bakışları merak dolu olunca sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnızlığın Şehri
Teen Fictionİçimde bir kuyu var.. Kapkaranlık, nefes alamayacak kadar dar, sonu görünmeyen dipsiz bir kuyu. Bu kuyudan mutsuzluk taşıyor bazen. Her yer mutsuzluk altında kalıyor. "Seni kaybettiğim gün, o kuyuya düştüm." 🖤🌊 🌪 "Perestiş" hikayemdeki baş kahra...