İçimde bir kuyu var.. Kapkaranlık, nefes alamayacak kadar dar, sonu görünmeyen dipsiz bir kuyu.
Bu kuyudan mutsuzluk taşıyor bazen. Her yer mutsuzluk altında kalıyor.
"Seni kaybettiğim gün, o kuyuya düştüm."
🖤🌊
🌪
"Perestiş" hikayemdeki baş kahra...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
çözemezsin yok, bu düğüm kördür bak şu gönül tutuşuyor yine son birkaç gündür çürüyoruz bak, nefretimi gömdüm bil ki bugün yanıyor, soluyor ömrüm
--
Beyazların içinde daralmıştım. Aklıma Körlük kitabı gelirken kitabın sonunu getiremediğimi düşündüm. Maalesef kitabı okurken sonunu merak edip son sayfasını açınca ben de okuma hevesi falan kalmamıştı, çünkü artık hikayenin sonunu biliyordum.
İnsanoğlu belirsizlikten şikayet edip sürekli hayal kurar. Önüne bir hedef koyup amacına ulaşana kadar çabalar. Bu kadar çabanın sonunu bilmek insanı bezdirmiyor mu? Sonuçta n'olacağını biliyorum. Tıpkı sonunu bildiğim ve yarıda bıraktığım kitap gibi. Aslında hayatta karşına rastgele çıkanlar kıymetlidir. Hiç bilmediğin bir şarkı bir yerde bir anda çaldığında hoşuna gider, bir kitabı sana kimse önermeden, hiçbir beklentin olmadan okursan sana nefes olur. Hiç aşık olacak durumda değilken bir çift göze vurulursun, en güzel aşk da odur.
Deneme odasının koridorundan çıkan kızıl güzelliğe bakmak için gözlerimi beyaz gelinliklerden çekip başımı sola çevirdim. Kare yakalı, uzun kollu dar ve mini elbisenin eteklerinin kenarı kabarık ve dökümlüydü. Kendi etrafında döndüğünde sırtının da kare şeklinde açık olduğunu ve eteğinin full kabarık olduğunu gördüm. "Ben beğendim." dediğinde hafif simli gelinliğin öncekiler gibi çok sade olduğunu anlarken yanımızdaki çalışan hanımefendiye baktım.
"Ben sizi yalnız bırakayım." deyip yanımızdan ayrıldığında yerimden kalkıp Birce'ye doğru adımladım.
"Beğenmedin galiba?" dediğinde tam karşısındaydım.
"Beğendim, çok güzel gerçekten."
"Bu olur o zaman." derken elleri bacaklarında, elbisenin eteklerindeydi.
"Alalım. Sen elbiseleri çok seversin, canın istediğinde de giyersin. Bunu kıza ver biz birde gelinlik bakalım." dediğimde derin bir nefes aldı.
"Egehan neden anlamıyorsun ben sade bir gelinlik istiyorum."
"Ben de gelinlik giymeni istiyorum."
"Neden, ne gerek var, bu gerçek mi evlilik değil ki?" derken yüzü bezgin duruyordu.
"Gerçek olsun olmasın evlilik bu. Hem fotoğraf da çekileceğiz unutma. Evimize gelen misafirler Karahan gelininin akşam yemeğine gider gibi giyindiğini mi sansın." arkamı dönüp az önce bizden uzaklaşan çalışana bakındım.
"O zaman izin ver ben de bir şeyler yapıyım. Her şeyi sen karşılarsan ben kendimi kötü hissederim Egehan." muhtemelen bir şeyler daha söyleyecekti ama yanımıza çağırdım hanımefendinin gelmesiyle sustu.