İçimde bir kuyu var.. Kapkaranlık, nefes alamayacak kadar dar, sonu görünmeyen dipsiz bir kuyu.
Bu kuyudan mutsuzluk taşıyor bazen. Her yer mutsuzluk altında kalıyor.
"Seni kaybettiğim gün, o kuyuya düştüm."
🖤🌊
🌪
"Perestiş" hikayemdeki baş kahra...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
İnsanların arasında oturuyorum. Önümden erkekler geçiyor, kadınlar, çocuklar... her birinin bir hikayesi var buna pek inanasım gelmiyor işte.
Gidenler geliyor, herkes konuşuyor, dünya dönüyor; ben duruyorum. Öylece durup hayatı seyrediyorum.
🌊
korktuğumuz o gözlerin karşısında direnmeyi de bitmesin hikayemiz
--
Vücudumda ağrılar hissediyorum. Göz kapaklarımdaki ağırlık benden güçlüydü. Ağır ağır da olsa açabildim. Beyaz tavanın altın sarısı kenarlarında gezdirdim gözlerimi. Ağır ağır soluk seslerimi dinlerken odada başka bir ses daha vardı. Kaşlarım boynumu hareket ettiremediğimden çatılırken
"Egehan, günaydın." diyen sesi tanıdım.
"Merhaba.." dedim sesimi bulmaya çalışırken. Gözlerimi inceleyen bir çift kahveye bakarken, yarı uyukluyken benimle olan konuşmalarını hatırlıyordum. Sakin olmamı söyleyip duruyordu.
"Nasılsın?" diyen doktordan gözlerimi çekip
"İyiyim." dedim. Etrafa bakarken
"Kaza anını hatırlıyor musun, nasıl oldu?" demesiyle yutkunmaya çalıştım.
"Biraz hızlı gidiyordum." dediğimde
"Biraz mı?" dedi. "O arabadan sağ çıktığın için şanslısın." dedikten sonra dün gece hastaneye kaldırıldığımı, bana uyguladıkları tedaviyi, şimdi n'apacaklarını anlattıktan sonra gitti. Gözlerimi kapatıp uyumaya çalışırken odaya birinin girdiğini anladım. Muhtemelen annemdir diye düşünerek hafifçe araladığım gözlerimle annemin koltuğa oturup yeri izlediğini görünce gözlerim tekrar kapandı. Hastane havası her zaman insanı uyuşturuyordu.
-
Birkaç gün sonra Bolu'ya gitmeden son kez dışarıya adım attım. Bolu'dan döndüğümde aynı ben olmayacağım, biliyorum. Siyah lakrosum ve koyu gri jeanle dağınık dağınık adımlıyorum parkta. Bir daha gelmeyeceğim liseye yakın, hastaneden sonra hiç gidemediğim daireme yakın parkın girişini geçeli birkaç dakika oldu.
Başımı yerden kaldırıp ileriye baktım. Uraz'ın, Güneş'in; Gökdeniz'le beni beklediği o banka.. orta yaşlı bir çift oturuyor şu an. Gökdeniz'in bana dönüp kalabalık gruptan kaçmamız gerektiğini söylemesini, ters yönlere dağılmamızı.. başımı sola çevirip çimenlerin üzerinde gezinen gözlerimle görmek istediğim sahneyi izleyemiyorum. Birce'nin yanına oturup Aşk ve Gurur hakkında konuşamıyorum.