17. Bölüm

4.5K 460 98
                                    

Merhaba yorum ve oylarınızı bekliyorum iyi okumalar🥰🥰🥰🥰

Ateş telefonda takip edildiğimizi söyleyince çok korktum. "Ateş ne oluyor? Dün akşam ki adamlar mı bunlar?" Diye bağırarak sürekli arkaya bakıyordum.

"Bunlar seni öldürmeden durmayacaklar Güneş. Seni öldürmeden rahat etmeyecekler. Bir yolunu bul ve bu işten kurtar kendini" diye konuşuyordum

Arkamızda beş araba vardı. İkisi bizim korumalara aitti. Üçü de bizi takip edenler olmalıydı. Önümüzde de iki koruma arabası daha vardı. Ateş kulağındaki telefonu kapatmadan, "Güneş biraz sakin ol. Sen sadece kafanı ey ve kemerini çözme" diye komut verdi. Ben Ateş'in söylediklerinden sonra koltuğumdan aşağıya doğru kayarak kafamı korumaya çalıştım. Ateş hala telefonda talimat veriyordu.

Ben ise korku içinde gözlerim, bir Ateşe bakıyordu bir yola bakıyordu. Çok hızlı gidiyorduk. Adamlar bizi öldürmezseler bile kesin kaza yaparak ölecektik.

Bu esnada birden silah sesleri gelmeye başladı. Ben tekrar korkudan çığlık atarak, "Öldürecekler  bu sefer kesin öldürecekler. Peşimizi bırakmayacaklar Ateş" diye bağırılarak ağlıyordum. Ateş ise benim aksine sakin sesiyle, "Seni kimse öldürmeyecek. Ben olduğum sürece kimse sana bir şey yapamaz. Sakin ol ve her şeyi bana bırak." Derken ne yaptığını biliyormuş gibi güven verici konuşuyordu.

Ateş'in konuşması biter bitmez arabanın arka camına kurşun geldi. Araba kurşun geçirmez olduğu için bize bir zararı olmadı. Ancak benim sakinleşmek için uğraşlarımı tuz buz etti. Gene panik içinde çığlık atarak kafamı ellerim ile korumaya çalıştım. Hem ağlıyor hem çığlık atıyordum.

Ateş, "güzelim tamam kurtulacağız. Duyuyor musun beni? Atlatacağım onları korkma" diye konuştu.

Kafamı kaldırıp yola baktığımda, Ateş önümüzdeki iki koruma arabasını da geçip, telefonun karşısındaki kişiye konuştu. " Arabaları adamların önüne kırın. Sizi geçmelerine izin vermeyin. Arabalardan çıkmayın. Arabalar kurşun geçirmez olduğu için, size zarar veremezler. Biz izimizi kaybettirince sizde yolu açıp Riva da ki eve gelin. " dedi. Ve son hızla arabayı kullanmaya başladı.

Arkama baktığımda bizim dört koruma arabası takip eden arabaları iyiden iyiye yavaşlatmışlardı. Ayrıca birbirlerine, karşılıklı silah sıkıyorlardı. Biz ise onlardan git gide uzaklaşıyorduk.

Ölüm korkusundan mıdır yoksa, çok fazla adrenalinden mi bilmiyorum. Nefes alış verişlerim hızlanmıştı. Çok hızlı nefes alıp veriyordum. Bu halimi Ateş de fark etmiş olacak ki bana su uzatarak.

"Güneş yavrum hadi iç şu suyu. Ve yarım değil, tam nefes almaya çalış. Hadi güzelim bak bana hadi gözlerime bak" diye bana çevirmişti bakışlarını.

Ateş'in sözlerinden sonra ona döndüm ve elindeki suyu aldım. Bir yudum aldıktan sonra gözlerine baktım. Benim bakmam ile tekrar konuştu,

" Bak güzelim seni kimseye vermem. Şu an kimse bizi takip etmiyor ve güvendesin." Derken kafasını sallayıp yola döndü.

Tekrar bana bakarak, "Bana güveniyor musun." Diye sordu.

"Güvenmek ne kelime ben sana çok aşığım be adam" diye içimden geçirdikten sonra, gözlerinin içine bakarak kafamı salladım.

Ateş, "O zaman sakin ol ve araba ile gezintiye çıkmışız gibi düşün. Derin derin nefes al" derken sesi dinlendirici tonda çıkıyordu.

Daha bir sakin daha iyi hissediyordum. Bir saat kadar daha gittikten sonra iki katlı çok büyük olmasa da muhteşem bir evin önüne geldik. Etrafta hiç ev yoktu. Ateş arabayı durdurduğunda ben sadece etrafa donuk gözlerle bakıyordum. Önce kendi kemerini çözdükten sonra, bana dönerek kemerimi çözdü. Gözlerime bakarak saçlarımı kulaklarımın arkasına sıkıştırdı. İki ellerini yanaklarıma koyarak, " iyi misin" diye kısık ve dinlendiren bir ses ile sordu.

VAROLUŞ TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now