22. Bölüm

4.2K 413 104
                                    

Merhaba hepinize keyifli okumalar diliyorum. Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Sizi çok seviyorum😘🥰😘🥰😘🥰😘

Telefonun ekranına baktığımda. Şaşırmamın sebebi, resmin bana ait olması, idi. Resme dikkatli baktığımda üniversite üçüncü sınıfta olduğumu tahmin ediyorum.

Büyük ihtimal, okuldan çıkmış karşıya geçmek için araç geliyor mu diye bakıyorum. Çünkü, her zaman aynı yerden karşıya geçerim. Benim böyle saçma sapan alışkanlıklarım vardır. Bu alışkanlıklarım, bazen beni yönetebiliyor. Mesela okuldan çıktığımda ne kadar dalgın olursam olayım. Gene de adımlarım aynı yere gider. Bu aynı on parmak klavye kullanmak gibi. Parmakların o tuşlara o kadar alışmıştır ki sen hiç bakmadan tuşları bulur o parmaklar. İşte benim alışkanlıklarım beni bunun gibi yönete biliyor. Bu fotoğrafı da büyük ihtimal o zaman çekmiş olmalı.

Resmi kaydırdığımda bu seferde okul kantininde Adayla otururken çekmiş. Yüzümde kocaman gülümseme ile iğrenç gözüküyordum. Otuz iki dişim de gözükürken, inanılmaz derecede çirkin çıkmışım "Bu resme bakarken benden iğrenmesi gerekirdi aslında. Bana aşık olması değil. Demek ki Demir çirkin seviyor. Daha güzel resimlerimi çekseydin ya Demir. Bir de şu iğrenç halimi Ateş de gördü. Bu resme baktıkça benden soğumayıp içip içip dertleniyor muymuş. Şu Demir'i merak etmeye başladım vallahi. Acaba Ateşe, Demir'in onda resmi var mı diye sorsam mı? Dur kızım canına mı susadın. Ateş'in elinde kalırsın vallahi." Diye kendimle yaptığım ağız dalaşından sonra, tekrar ekranı kaydırdım.

Bu sefer ki resmimi ise sınıfta ders dinlerken çekmişti. Resmen uyukluyordum resimde. Aklıma gelen ayrıntı ile, ağzım bir karış açık kaldı. "Nasıl okul kantinine girebilmişti acaba. Okul kantiniyle kalmamış sınıfıma bile gelmiş. Bu da yetmemiş resmimi çekmiş. Çekmişte hiç güzel poz yakalayamamış. İnsan biraz dikkat eder. Daha güzel poz yakalamaya çalışır" diye kendi kendimle soru cevap şeklinde tartışırken, tekrar ekranı kaydırdım.

Bu sefer de kızlar ile deniz kenarında güneşlenirken çemiş. Allahtan üzerimde pareom var da çok fazla yerlerim gözükmüyor. Sırf bikinili halimi çekmemiş. Belki de çekmiş ama arkadaşlarına bu kapalı olanı yollamış olabilirdi. Birden aklıma resmi Ateş'in de gördüğü gelince utanmaya başladım. Bu utanç ile kafamı kaldırıp Ateşe baktığımda. Benim utanan bakışlarım Ateş'in dikkatli bakışlarıyla çakıştı.

Göz göze geldiğimiz de benim konuşmama fırsat vermeden, "onun belasını sikeceğim. O siktiğim beynini dağıtacağım" diye konuştuktan sonra ayağa kalktı. Nereye gittiğini bilmiyordum ama birden kendimi Ateş'in önüne geçmiş olarak buldum.

Ellerimi göğüs kaslarına koyarak durmasını sağladım. Ateş durup gözlerime baktı. Ne söyleyeceğimi gerçekten bilmiyordum. Bir kaç gün önce kıskandığım kızın, şu an tam da kendisi olduğumu öğrendim. Buna sevinsem mi üzülsem mi bilemiyordum. Aslında sevinmeliydim. Çünkü Ateş beni sahipleniyordu. En yakın arkadaşından kıskanıyordu. Bu benim için muhteşem ötesi bir durumdu.

Hızlı bir beyin fırtınası yaşadıktan sonra, hafif öksürerek, "Bak Ateş," diye konuşmaya başladım. "Bu Demir dediğin kişi senin arkadaşın..." demem üzerine lafımı keserek "Şu şerefsizin adını ağzına alma Güneş" diye bağırmasından sonra, sesimin yatıştırıcı gibi çıkarmasına özen göstererek "Tamam senin dediğin gibi olsun. İsmini söylemeyeceğim." Diye onu onaylamam üzerine beni dinlemeye ikna oldu.

Bu fırsatı kaçırmamak için konuşmaya başladım. "Bu adam senin arkadaşın Ateş. Belki de arkadaşlığınız çok eski. Bu durum bizim birbirimizi tanımadan önce olan bir şey. Resimler ben üçüncü sınıftayken çekilmiş." Dedikten sonra yüzümü asarak daha kısık ses ile "iğren çekmişler zaten. Ben resimlerde daha fotojenik çıkıyorum aslında" demen üzerine Ateş çok kızgın olmayan hatta gülecek gibi bir surat ile, "Güneş" diye uyardı.

VAROLUŞ TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now