18. Bölüm

4.1K 435 86
                                    

Merhaba bu bölümü yazarken çok eğlendik sizi de aynı duyuları paylaşmanızı diliyorum. Lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Teşekkürler🥰🥰🥰🥰

Mutfakta ne kadar süre oturdum bilmiyordum. Çok fazla mutsuz ve üzgündüm. Bu duygularımı açıklayacak hiç bir sözün ve kelimenin olduğunu sanmıyordum. Nefes almakta güçlük çekiyormuş gibi kalbim sıkışıyordu. Ellerim titriyor gözlerim doluyordu. Boğazımda sanki bir şey varmış gibi yutkunamıyordum. Gözlerimden istemsiz olarak damlalar yanaklarımdan akıyordu.

Ağlamak istemiyordum. Evet ağlamayacaktım da. Değmeyen birisi için ağlamayacaktım. Onun karşısında daha fazla küçük düşmeyecektim. Göz yaşlarımı ellerimle sildikten sonra kafamı ellerimin arasına alıp sakinleşmeye çalıştım.

Ancak, gazetedeki görüntüler aklıma geldikçe Ateşe olan sinirim ve nefretim artıyordu. Gördüklerim bana çok ağır gelmişti. Tamam Ateş benim gerçekte sevgilim değildi. Ama böyle adice bir şey yapması çok ağırdı. Geceyi başka kadının koynunda geçiriyor. Bu da yetmezmiş gibi sabaha karşı gelip benim yattığım yatakta yatmasından sonra, bide utanmadan bana sarılıp uyuması, midemi bulandırıyordu.

Ben onun kokusunda bir ömür yaşayıp o kokuyla ölmek isterken, o gidip başka kadınların kokusunu içine çekerek benim yanıma geliyordu. Ateş kesinlikle benim aşkımı ve sevgimi hak etmiyordu. Hak etmeyen birisinde hakkettiği gibi davranmak gerekiyordu. Ben de öyle davranacağıma söz verdim.

Kafam iki elimin arasında. Gözlerim masada bir noktaya sabitlenmiş, baktığım şeyi görmeden düşüncelerimin içerisinde Ateş'in sesini duydum. "Sen başlasaydın. Bak sucuklar taş gibi olmuş." Derken sandalyesini çekip oturdu. Kafamı yavaştan kaldırıp Ateş'in yüzüne nefret ve tiksinti dolu bakarak ayağa kalktım.

Aynı bakışlar ile hiçbir şey söylemeden, mutfaktan çıkmak için Ateş'in yanından geçiyordum ki Ateş kolumdan tutup durdurdu. "Nereye gidiyorsun? Ne bu surat?" diye yüzsüz yüzsüz sordu.

Yüzümü buruşturup Ateşi baştan aşağı iğrenir gibi süzerek "Ben sana ne olduğunu gösterirdim de dua et değmezsin" diye içimden söylenerek. Ateş'in ellerinden kolumu çekip, dişlerimin arasından sesimi yükletmeden "sakın bir daha bana dokunma! ". Diye konuştuktan sonra mutfaktan çıktım.

Ateş peşimden gelerek "Güneş ne yapmaya çalışıyorsun? Ne demek oluyor bu hareketlerin? " diye beni azarlayarak konuştu . Ben daha ne kadar sinirlenirim diye düşünürken Ateş'in yüzsüzce hala konuşup beni azarlaması, sabrımın sonunu getirdi.

Daha fazla sabredemediğim için Ateşe hızla dönüm. Ve sesimi yükselterek "Sen gazetede boy boy verdiğin resimlerine bakarsan anlarsın" diye parmağım ile mutfaktaki gazeteyi işaret ettim.

Benim bu sözlerim üzerine Ateş tek eli ile saçlarını karıştırarak bana baktı. Söylediklerime hiç şaşırmamıştı. Anladığım kadarıyla kameralara yakalandığından haberi vardı. Ve bu durum onu hiç rahatsız etmiyordu.

Sinirim bir kat daha artarak kanepeden aldığım kumandayı duvara fırlattım. "Sen ne kadar iğrenç bir adamsın. Akşam gidip başka kadınla yatıp da nasıl gelip benim yattığım yatağa girip bana sarılırsın. Allah kahretsin seni. Ben seni farklı sanmıştım. Sende diğer erkekler gibi şerefsizin tekiymişsin" derken parmağımla Ateşi işaret ettim.

Ateş'in gözleri neredeyse siyaha döndü. Ellerini yumruk yapıp, hızla yanıma gelip kollarımdan sıkarak beni kendi ile geri geri yürüterek duvara sıkıştırdı. Çok sinirlenmişti. Şu an gözlerinden neredeyse ateş çıkaracak gibi bakıyordu.

VAROLUŞ TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now