40. Bölüm

3.2K 192 588
                                    

Merhaba, 🥰🥰🥰🥰

Evet peş peşe yayınlayacağım dediğim bölümleri bu 40. Bölüm ile yapmış oluyorum. Bundan sonraki bölümler bir kaç gün uzaya bilir.

Hepinize keyifli okumalar diliyorum. Ve oy ve yorumlarınızı bekliyorum 🥰🥰🥰🥰🥰

Nazlı’nın söylediği son söz beynimde yankılanıyordu. ‘Birini öldürdüm. Birini öldürdüm.’ Konuşamadım. Konuşmak için ağzımı açtım ancak sadece açıp kapatabildim. Donup kalmıştım. “İçimden yanlış duydum. Evet kesinlikle yanlış duydum. Yok öyle bir şey. Şaka! Evet şaka! Nazlı şaka yapıyor” diye tekrarlıyordum.

Ateş elini yanağıma koyarak “Güneş ne oldu?” Diye sorduğunda kendime geldim. Telefonun karşısından hala ağlama sesi geliyordu. Kendimi toparlayarak, “Nazlı sen ne dediğinin farkında mısın?” Diye sordum. İçimden şaka yapıyorum demesini umut ederek

Abla şu an yerde yatıyor. Kafasından çok kan geliyor. O öldü. Biliyorum öldü. Ben öldürdüm. Ben yaptım.” Diye benzer cümleler söylüyordu. Belli ki şoka girmişti.

Allah’ım benim kardeşim nasıl böyle bir şey yapabilirdi. O daha küçük bir kız çocuğuydu. birinin canına kıyacak kadar ne yaşamıştı. İçimden sürekli Allah’ım yardım et diye tekrarlayarak Nazlı’yı dinledim.

Sakin olmalıydım. Sakin olmazsam mantıklı düşünemez ve kardeşime yardım edemezdim. Sesimi sakin tutmaya özen göstererek“ Tamam canım sen nerede olduğunu söyle bana. Ben halledeceğim.” Dedim

Korhan’ın evindeyim. Onu öldürdüm. Bana tecavüz etmeye çalıştı. Bende kafasına metal heykelle vurdum. Şu an çok fazla kan var. Abla ne yapacağım ben? Hapse mi gireceğim?” Diye sayıklamaya başladı. Duyduklarımla daha çok korku ve endişe doldu içimi. Kardeşim neler yaşamıştı. Aşşalık herif kardeşime tecavüz etmeye çalışmıştı. Bu birbirinden büyük felaketi nasıl kaldıracaktı. Hem izni olmadan ona dokunulmaya çalışılmış hem de dokunmaya çalışan kişiyi öldürmüştü. Hangisi daha kötü artık ayıramıyordum. Ayırmamın bir anlamı yoktu ikisi de kardeşimin başındaydı ve bu sorunlardan onu ne pahasına olursa olsun kurtarmak zorundaydım. Kimsenin onu benden almasına izin veremezdim.

“Nazlı sakin ol. Hapse falan girmeyeceksin. Sana bir şey yaptı mı?” diye korku içinde sordum.

Yok yapamadı.” Dediğinde içim bir nebze rahatladı. Sesimi sakin tutarak, “Bir dakika düşünmeme müsaade et canım. Sakın telefonu kapatma. Sadece bir dakika bekle” dedikten sonra sesi kapattım ve merak içinde bana bakan Ateşe çevirdim gözlerimi.

Kardeşim kendisine saldıran Korhan adında birisini öldürmüş. Şu an onun evindeymiş. Lütfen bir şey yap. Kardeşime yardım et.” Diye ağlayarak yalvardım.

Ateş kollarının arasına alarak “sakin ol. Halledeceğim. ” dedi ve telefonunu alıp arama yaptı.

Çok kısa bekleyişin ardından telefon açıldı. Ateş Rüzgar’ın konuşmasına fırsat vermeden, “Rüzgar hemen Ankara’ya gidiyorsun. Yanına Orhan’ı ve Cihan’ı da al. Size adresi mesaj olarak atacağım. Gittiğiniz adreste Güneş’in kız kardeşi olacak. Birde tahminen ölmüş bir adam. Orhan ne yapması gerektiğini bilir. Siz işi ona bırakın. Ve Nazlı'yı sağ salim ailesine teslim edin. Biz de geliyoruz.” Dedikten sonra telefonu kapattı.

Yanaklarımı ellerinin içine alarak, “ sen kardeşin ile konuş. Rüzgar’ın  oraya geleceği ve başka bir odada onları beklemesini söyle.” Dedi gözleri ile telefonu işaret ederek.

VAROLUŞ TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now