24. Bölüm

3.9K 396 111
                                    

Merhaba hepinize kayifli okumalar diliyorum. Oy ve yorumları unutmayın. 🥰😘🥰😘🥰😘🥰😘

Korkuyorum. O kadar çok korkuyorum ki. Hayatım boyunca hiç korkmadığım kadar. Bilmiyorum buradan çıkabilecek miyim? Yoksa burada bu adamın ellerinde can mı vereceğim. Tek bildiğim şu an başıma büyük dert açtığım. Bir kaç ay öncesine kadar sıradan giden hayatım. Bir anda tehlikeli bir hayat döndü. Buna sebep olan kader mi yoksa ben miyim bilmiyorum. Şu anki durumuma ne sebep oldu ise bir an önce son bulmasını istiyorum.

👹

Benim maskesini çıkartmasını istemem üzerine, maskeli adam, "tamam önce sen belgelerin sende olduğuna dair kanıt göster" diye belgeleri görmek istediğini belirtti. Bende kafamı tamam anlamında sallayarak çantamdan belgeleri çıkardım. Ellerim titreyerek ön tarafından bir sayfayı açıp gösterdim.

Adamla, aramızda on metre kadar bir uzaklık vardı. Gösterdiğim sayfayı görebildi mi bilmiyorum. Ama benim bu hareketim ile oda kafasındaki maskeye elini götürüp açarken, "aferin benim prensesime. biliyordum senin bana ihanet etmeyeceğini." Diyerek maskesini çıkardı.

Maskesini çıkarması ile kendisine neden sarı diye hitap etmemi istediğini anlamıştım. Adamın saçları nerdeyse altın sarısı gibiydi. Biz kadınlar bu renkte boyatmaya çalışsak tutturamayacağımız kesindi. Belli ki saç rengi orijinaldi. Gözleri mavi ve ten rengi de sarıydı. Yüzünde yoğunca çilleri vardı.

Konuşmalarından anladığım gibi bu adam kesinlikle Türk değildi. Benim adamı incelemelerim bitmeden. O konuşmasına devam etti. O sırada da, Ateş'in de kesik kesik sesi gelmeye başladı. Gün...or... çık.. be...bı... ka.. Gibi sesler geliyordu. Bir süre sonra tamamen kesilmişti. Ateş'in tam olarak ne dediğini anlamadım. Sadece çık kelimesini anlayabilmiştim. Ateş'in bana çık kelimesini kullanmadan önce başımın zaten dertte olduğunu anlamıştım. Çık kelimesi korkumu katlamıştı.

Kulağımdaki sesler tamamen kesilince adama odaklandım. Sarı saçlı adam, düz bir ses tonu ile, "Tabii ki başta bana güvenmediğin için ve tedbir almış olduğun için çok üzüldüm. Sonra dedim ki. Benim prensesim akıllı bir kadın. Tabii ki böyle bir önlem almış olması çok doğal. Diye düşündüm." diye konuşmasını sürdürürken bana doğru geliyordu.

"Ama prensesim bir şeyi atlamışsın. Benim senden daha zeki olduğumu." Diye konuşmasının üzerine beni bir panik aldı. Bu panik ile, "ne demek istiyorsun" diye telaş ve korku içinde sordum. Bunu sorarken, onun her adımına karşılık bir adım geri gidiyordum.

Benim sorum üzerine kahkaha atarak, " Ah prensesim ah. Şu teknoloji olayını çok abartıp bana şov yaptın. Ancak şunu unuttun. Güvendiğin teknolojik cihazların, çalışamaz hale getirecek bir cihazın da olabileceğini unutuverdin." Demesi üzerine şaşkınlık ile dudaklarım aralandı. Ama hiç bir şey söyleyemedim.

Şimdi anlıyordum Ateş ile irtibatımızın kesilme nedenini. Benim konuşamamam üzerine, o benim yerine konuştu. "Evet ya jammer. Ve bu jammer sayesinde bütün iletişimin kesilecek." Demesi üzerine birden arkama bakıp taksiye işaret amaçlı saçımı geriye attım. Fakat bir faydası yoktu. Aracın etrafında üç tane eli silahlı adam bekliyordu. Kulağımda ise sürekli cızırtı sesleri vardı. Bu demek oluyordu ki. Ateş ile hiç bir şekilde irtibat kuramayacaktım . Geri dönüp kaçsam. Dışardaki adama doğrultulan silah bana doğrultulacaktı. Bu nedenle uzlaşmak ve zaman kazanmak en iyisi diye düşündüm.

Sarışın adama dönerek "neden böyle bir şey yaptınız?" diye sorduktan sonra, "Ayrıca isminizi öğrenmemde bir sakınca var mı" diye ikinci sorumu yönelttim.

VAROLUŞ TAMAMLANDIDove le storie prendono vita. Scoprilo ora