45. Bölüm

2.4K 185 279
                                    

Merhaba aşklarım ve canlarım. Yeni bölüm yeni olaylar sizleri bekliyor. Keyifle okuyun. Ve takipçilerinize kitabımı önermeyi unutmayın. Ayrıca oy ve yorumlar ellerinizden öper. SİZİ SEVİYORUM

 

....

 Her şey güzel giderken nasıl mahvolabilirdi ki? Hiç mi güzel başlayan güzel  bitmezdi? Neden böyle oluyordu? İlla ki bozulacak, yıkılacak ve mahvolacak mıydı? Ne zaman çok mutlu olsak korkarak bozulacağı anı bekler olduk. Hayat niye mutluluğumuzun sonsuz olmasına izin vermiyordu ki?

 Olur ya çok mutlusundur ancak mutlu olmaktan korkarsın. Mutlu olursam bozulursa diye korkarak temkinli davranırsın. Doya doya yaşayamazsın o mutlu anlarını. İçinden geldiği gibi kahkaha atamazsın mesela. İçinden geldiği gibi sevgini gösteremezsin karşındaki kişiye.

Tüm bu duyguları yaşayanları şu an çok iyi anlıyorum. Çok mutluydum ve bu mutluluğum mahvolmak üzereydi. Ne yapmam gerektiğini bilmiyor ve beynim durmuş gibiydi. Karnımda can bulan Ateş’in istemediği bir bebek vardı. Artık ben bir anneydim. Sevdiği adamı kaybetmek istemeyen bir anne. İstemeden hamile kalmış çaresiz ne yapacağını bilmeyen bir anneydim.

Beynimde sürekli Ada’nın sözleri dönüp duruyordu. “Güneş test sonuçlarını şimdi aldım. Sonuçlara göre HAMİLESİN, HAMİLESİN, HAMİLESİN”

Boşta kalan elim istemsizce karnıma gitti. Bu nasıl olurdu. Sürekli ilaçları alıyordum. Aksattığım gün sadece bir kez Ankara’da olmuştu. Ve biz Ateş’le birbirimizden uzaktık. Olmaması gerekiyordu ve hatta imkansız bir şeydi. “Kesin yanlışlık olmuştur. Ada tahlilleri karıştırmıştır. Filmlerde nasıl oluyorsa gerçekte de olur. Olmalı da.” Diye içimden kendimi ikna etmeye çalıştım. Bunu yaparken donmuş kalmıştım. Artık Ada’nın konuşmalarını duymuyordum. Hatta baktığım şeyleri görmüyor ve tüm duyularımın işlevleri yok olmuş gibiydi.

Her zamanki gibi kendime getiren Ateş’in sesi oldu. sesi kendime getiren ilaç gibiydi.

Ateş, “Güneş iyi misin?” diye sordu. “Hayır aşkım iyi değildim. Hatta çok kötüydüm. Büyük ihtimal de seni kaybedeceğim. Hamile olduğumu duyduğunda bilerek kaldığımı düşüneceksin. Eminim benden nefret edeceksin. Yeni aşkını ilan etmişken bundan pişmanlık duyup nefretin katlanacak.”

Ateş’in sesiyle elimi karnımdan hızlıca çekerek içimde yaşadığım üzüntümü bir kenara bıraktım ve kendimi toparlamaya çalıştım. Toparlamak zorundaydım. Elimde bulunan telefonu göstererek, “Ada aradı da. Hastanede yaralı biri hakkında birtakım şeyler anlattı. Çok üzülmüş. Duyunca biraz etkilendim” diye açıklama yaptım. O esnada telefonu Ada’nın suratına kapatmıştım. Ada’nın ne düşündüğü ve ne durumda olduğunu umursamadan Ateşe odaklandım. Sözlerime inanmasını istiyordum. İnanmalıydı da. Onu kaybedemezdim.

Ancak o inanmadı. Sorgulayıcı bakışlarla çayları masaya koydu. Elimden tutup koltuğa yan yana oturmamızı sağladı. Ellerini yanaklarıma koyarak, gözlerimin içine dikkatli bir şekilde baktı. Sanki cevabı gözlerimden alacak gibiydi. Gözlerimi gözlerinden kaçırmamak için olan üstü bir çaba harcadım.

Gözlerini çekmeden, “benden bir şey gizleme. Her ne olursa olsun birlikte çözeriz o sorunu. Belki kızarım. Belki de daha büyük tepki veririm. Yine de o sorunu çözerim.” Dedi. “Sadece kızmazsın aşkım. Beni terk edersin” diye içimden geçirirken gözleri gözlerimde cevap bekledi.

Ne söylememi bekliyordu ki? Söyleyemezdim “sen benden tek bir şey için söz istedin. Ben sözümde duramadım ve hamile kaldım mı diyecektim. Diyemem ve diyemedim de.

VAROLUŞ TAMAMLANDIDonde viven las historias. Descúbrelo ahora