43. Bölüm

2.5K 199 258
                                    

Merhaba canlarım. Pamuk parmaklar yorum ve oylara diyorum. Lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin ki kitabımız ilerlesin. SİZİ ÇOK SEVİYORUM 🥰😘🥰😘🥰

...

Aşk benim için, hiç bilmediğim duygularımın keşfiydi. Keşfettiğim duygular ise bu zamana kadar hiç yaşamadığım hislerdi. O yanımda olduğu halde özlemekti mesela. Ayrıldığında bir daha göremezsem diye kaygılanmaktı. Hiç yanımdan ayrılmasın diye dua etmekti içten içe.  Onu sürekli mutlu görme arzusuydu. Mutsuzluğunda içine düşen huzursuzluğun beni yiyip bitirmesiydi. Küstüğünde kaybetme korkusuydu. Kızdığında terkedilme endişesiydi. Onun olduğunda senin o olduğundu. Senin yok olup tüm benliğinle ona ait olduğunu hissetme haliydi. Hayatta olmadığında senin de yok olacağını hissettiğin duygudur. Yani aşk bu duyguları keşfetmeme neden olan his budununun ismiydi. Üç harften oluşsa da çok fazla duyguyu kapsayan bir başlıktı. Kısacası Ateşe olan aşkım bu hislerin tümüydü. Aslında daha sayamadıklarımdı.

....

Onlar gittiğinde odamda tüm gün yaşanılanlara inanmayarak yüzümde aptal bir gülümseme ile yatağımda oturuyordum. Parmağımda ki tektaşa  bakarak Ateş’le nişanlandığımın gerçekliğine kendimi inandırmak için bakıp okşuyordum. Aylar önce gözlerinin içine bakmaya çekinen ben onun kadını ve nişanlısı olmuştum.  

Nişan işini hızlandırma sebebini anlamasam da bildiği bir şeylerin olduğuna inancım tamdı. Tahminim ise birlikte olmuş olmamızdan dolayı yanımda olduğunu ve her zaman olacağını kanıtlamaya çalışır olduğunu göstermekti.

Her şeyi düşünüyordu da düşünemediği tek bir şey vardı aslında. Oda zaten ona güvencim tam olduğuydu. O söz verdiyse beni bırakmayacağını biliyordum. Balkonda da söylediği gibi ayrılmamıza asla izin vermeyeceğini tekrar tekrar söz vererek mühürlemişti.

Dalmış olduğum düşüncelerimden sıyrılıp üzerimi değiştirdim. Makyajımı temizledikten sonra Nazlı’nın odasına yatmak için gittim. Odaya girdiğimde Nazlı uykuya dalmıştı. Onu kucaklayarak uyumak için gözlerimi kapattım. Ne kadar da uğraşsam bir türlü uyku tutmadı.

İçimde birden bire oluşan kötü his ile boğulacak gibi hissediyordum. Sanki bir şey olacakmış gibi içim daralıyordu. Yataktan kalkarak balkona çıktım. Balkonda caddeleri, sokakları ve evleri seyrederken aslında boş bakıyordum. Tek düşündüğüm, içimdeki sıkıntının sebebiydi. Her şey yolunda ve güzel giderken kendi kendimi mi üzüyordum.

Balkonda temiz havayı içime tekrar tekrar çektim. Her seferinde yetmiyor yarım kalıyormuş gibi tekrar nefes alma ihtiyacı hissettim. Elimdeki telefonun kilidini açarak resimlere girip gizlice çektiğim Ateş’in resimlerini açtım. Onun varlığı her zaman rahatlatmıştı. Yine rahatlatmasını umut ederek baktım. Sonrasında numarasına girerek arama tuşunda parmağım gezdirdim.  Arayıp aramamak konusunda kararsızdım. Onu da endişelendirmek istemiyordum. Kendime kızarak tekrar telefonun ekranını kapatıp yatağa döndüm. Gözüm sürekli telefonda olsa da aramayacaktım. Ortada endişe edilecek bir şey yokken bunu yapıyor olmam kendimce şımarıklık diye değerlendirdim. Ve gözlerimi kapatarak güzel şeyler düşünmeye başladım. Uzun uğraşlarımın sonucu olarak sabaha karşı uykuya dalabildim.

Sabah telefondan gelen ses ile gözlerimi yorgun şekilde açtım. Gece uyuyamamış olmanın yorgunluğu gözlerimin zor açılmasına neden olmuştu. Telefona cevap verdiğimde, “Günaydın sevgilim” diyen Ateş’in sesi kulaklarıma ulaştı.

Uykulu çıkan ses tonum ile, “Günaydın! Günümü aydınlatan adam” dedim içimden geldiği gibi.

Ateş’ten gelen derin nefes sesinden sonra, “güzel gözlü kadınım. Uçağa bineceğim. İstanbul’a indiğimde ararım seni. Haber vermek istedim.” Dedi.

VAROLUŞ TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now